PKK’daki Esirlerimiz Ne Oldu?


SEVGİLİ okuyucularım, hükümet özellikle PKK ve KCK konusunda her gün ahkam kesiyor, terörün bitirileceğini, bitme aşamasına geldiğini iddia ediyor. Her gün bir yerlere polis baskınları düzenleniyor. Başarılı olmalarını dilerim.

Ancak, kış aylarında terör olmaz.

Terör yaz mevsiminde hortlar. O nedenle, gerçekleri yaz gelmeden önce görmemiz mümkün olmayacak.
2009 yılı ekim ayında Habur’da Kürt açılımı başlatan bu hükümetti. Teröristler Türkiye’ye kafile halinde getirildi. Her birinin üzerinde PKK üniformaları vardı.
Onları göstermelik yargılayıp serbest bırakmak için ayaklarına seyyar mahkeme gönderildi. Böylesine bir rezalete

Türkiye ilk kez tanık oluyordu.

Kurulan çadır mahkemesi hepsini serbest bıraktı.

Ancak tepkiler yoğunlaşınca, AKP hükümeti ne yaptığının farkına varabildi!

***

Ben sık sık burada bazı sorular sorarım. Ne ilginçtir, hiçbirine yanıt gelmez…Çünkü söyleyecek bir şeyleri yoktur.
Örneğin “Şeyini şey ettiğimin şeyi” olarak bilinen Bülent Arınç’a düzenlendiği iddia edilen düzmece suikast sonrasında neler oldu?..Lütfen bir kez daha anımsayın, bu olay sonrasında, doğrudan Genelkurmay’a bağlı olan Özel Harp Dairesi için mahkemeden arama kararı çıkarıldı. Devletin en gizli belgelerinin saklandığı bu özel kuruluş günlerce arandı, tüm belgeler çıkarılıp götürüldü.

O belgelerin şimdi nerede olduğunu bilen yok.

Belki Genelkurmay Başkanı Necdet Bey biliyordur!

Bu düzmece suikast konusunda soruşturma başlatıldı. Gözaltına alınan iki subay savcılık tarafından aynı gün serbest bırakıldı ama dosya halen kapatılmıyor!

Kapatılmadığı gibi, kamuoyuna da en ufak bir açıklama yapılmıyor. Bu konuda sorduğumuz sorulara ısrarla yanıt verilmiyor.

Niçin?..Çünkü gerçekler ortaya çıktığı anda, Bülent’e karşı düzenlendiği iddia edilen suikast masalının tamamen palavra olduğu ortaya çıkacak. O günlerde ortalığı ayağa kaldıranlar, Özel Harp Dairesini basan ve bastıranlar, fena halde mahçup olacaklar.

İşte, biz Türkiye’de böyle bir ortamda yaşıyoruz!

***

Şimdi başka bir konuya geçiyorum ve bu konuda da sorular soracağım. Ancak emin olun ki, bunlara da asla yanıt verilmeyecek…Çünkü vermek işlerine gelmez.

PKK, 9 temmuz 2011 günü Diyarbakır-Bingöl karayolunu kesip araçları durdurdu. Araçlarda bulunan Lice’de görevli astsubay Abdullah Söpçeler, uzman çavuş Zihni Koç ve Bingöl’ün Genç ilçesinde görevli sağlık teknisyeni Aytekin Turhan Uz kaçırıldı.

12 ağustos 2011 günü bir başka yol kesme olayı daha gerçekleşti. Şenyayla-Kulp karayolunu kesen PKK, bu kez Muş valiliğinde staj yapmakta olan kaymakam adayı Kenan Erenoğlu’nu kaçırdı.

10 eylül günü ise PKK, Van’ın Çatak ilçesinde polis memuru Nadir Özgen’i kaçırdı.

Bildiğimiz son kaçırma olayı 1 ekimde gerçekleşti. Bu kez Şırnak’ta görevli uzman çavuş Kemal Ekinci kaçırıldı.
Bunlardan sağlık görevlisi Uz, olaydan70günsonra serbest bırakıldı.

***

Şimdi PKK’nın elinde ister rehin deyin isteresir, devletin beş görevlisi var.

Bir kaymakam adayı, iki uzman çavuş, bir astsubay ve bir polis.

Şimdi soruyorum:

Bu insanlarımızın nerede olduğunu bilen var mı?

Yok!
Hepsi unutuldu gitti.

Yandaş medya bu gibi konulara zaten değinemez, yasaktır!

Muhalefet partileri bu konuları gündeme getirip hükümeti sorgulayamaz çünkü daha önemli işleri vardır!

Hükümet ise bu konularla asla ilgilenmez çünkü işin içinde acı gerçekler vardır.

Ben sorayım desem bana yanıt veremezler çünkü işlerine gelmez!

Yetkililer bunların ailelerine ne dedi, bilir misiniz?

“Sakın bu konuda ağzınızı açıp konuşmayın, soranlara bilgi vermeyin. Yoksa siz zararlı çıkarsınız.”

Sadece teröre karşı değil, her konuda afra tafra yapan bir hükümet düşünün, bu ülkenin bir kaymakamı, üç askeri ve bir polisi kaçırılmış durumda…Ve hükümetten tık yok!

Esirlerimize, rehinlerimize ve onların ses veremeyen gariban ailelerine Allah sabır versin, başka ne diyeyim!

VE OKUNMASI GEREKEN KİTAPLAR

Sevgili okuyucularım, bugünkü yazımı çok ilginç, mutlaka okunması gereken birkaç kitapla sürdürüyorum.
Kaan Turhan’ın kitabı “Haçlı İrticanın Çocukları. AK Faşizm.” (Togan Yayıncılık).
Kitapta AKP dönemi anlatılıyor. Vurgunlar, yolsuzluklar, AKP’li belediyelerin marifetleri, medya operasyonları, Fethullahçı istihbarat, Cumhuriyet’in tasfiyesi, halkın ordusundan taşeron orduya…

Gazeteci arkadaşımız Yavuz Selim Demirağ’ın kitabı “TSK’ya İndirilen Balyoz.” (Togan Yayıncılık).

Özellikle Balyoz ve Ergenekon davasından yargılanan tutuklu sanıklar, savcılıkça mahkemeye sunulan dijital belgelerin düzmece olduğunu ısrarla savunuyor ve kanıtlıyor ama sözlerini dinleyen olmuyor. Demirağ kitabında bu belgelerin düzmece olduğunu, sonradan hazırlandığını belgelerle kanıtlıyor.

Büyükelçi Bilal Şimşir’in kitabı “İngiliz Belgelerinde Osmanlı Ermenileri. (Bilgi Yayınevi.)
Osmanlı’nın en sadık uyruğu iken sonra başına bela olan Ermenileri, İngiltere nasıl görüyor ve çıkan olayları kendi iç yazışmalarında nasıl değerlendiriyordu.

Bekir Öztürk’ün kitabı “F Tipi Rehberi.” (Togan Yayıncılık).

Öztürk epeyce bir süre Ergenekon tutuklusu olarak cezaevlerinde yatırılmış. Kitabında, cezaevine düşenlere öğütler veriyor. Tutuklu ve hükümlü hakları, yönetmelikler, yeme içme vaziyetleri, hastalık olayları, verilmeyen yasal hakları ve içeride yaşadıkları…Cezaevine düşen ve ne yapacağını bilemeyenler için her açıdan bir kılavuz, el kitabı.

Bu dönemde kızağa alınan Emniyet Müdürü Mutlu Çelik’in şiir kitabı “Anlatırsam Aklın Şaşar.” (Kariyer Yayınları).

Çelik bu kitabına Atatürk’le ilgili yazdığı ve bazıları tarafından başkasına ait olduğu zannedilen şiirini de koymuş:
“…İşgaldeki hali sakın unutma/ Atatürk’e dil uzatma sebepsiz / Sen anandan yine çıkardın ama/ Baban kimdi, bilemezdin şerefsiz…”

Nuri Kayış veSerhat Hürkan’ın birlikte hazırladıkları ilginç ve belgesel inceleme kitabı “Sansürsüz Sansür Tarihi. 1795-2011.” (Sinemis Yayınları).

Basına sansür rezaleti Osmanlı döneminden başlıyor, günümüzde de aynen devam ediyor. İki araştırmacı bu konuda nice belgeler bulmuşlar, kitapta onları yayınlamışlar. Her dönemde patronlara baskı, kovulan gazeteciler, iktidara yamanan tipler…

Daha önce yazmıştım, mutlaka okunması gereken kitaplardan biri de, Balyoz’dan yargılanan Çetin Doğan Paşa’nın eşi Nilgül Doğan’ın kitabı “Adını Siz Koyun.” (Bilgi Yayınevi). Nilgül Doğan’ın bugün Eskişehir’de imza günü var.

Her biri çok güzel, okunması mutlaka gereken kitaplar .

Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)