Rauf Denktaş


Gerçek bir vatanseveri ve yürekli bir savaşçıyı kaybettik...
Zaman zaman “Keşke onun gibi bir cumhurbaşkanımız olsaydı” denildiğini hatırlarız...
Bir toplantıda kendilerini Eskimolarla karşılaştırmıştı:
- Onlar buzun üzerinde biz ateşin üzerinde yaşıyoruz, demişti.
Sonra da ekledi:
- Neden ateşin üzerinde yaşıyoruz biliyor musunuz? Neden Ada’yı bırakıp İngiltere’de veya Türkiye’de keyfimize bakmıyoruz? Çünkü Ada’daki varlığımız Türkiye’nin ve Türk ulusunun savunması için hayati önemdedir. Biz mücadelemizi Türk olarak görev sayıyoruz...
Ermeni soykırımı iddialarına karşı kurulan Talatpaşa Komitesi’nin başkanıydı Denktaş...
Ecevit’in deyimiyle yalnızca Kıbrıs’ın değil, Türkiye’nin de lideriydi.
Son 60 yılda gördüğümüz kendini davasına ve halkına adayan tek lider ...
Kıbrıs davasını dirençle savunduğu için cumhurbaşkanlığından düşürüldü.
Sözde çözümsüzlüğü savunuyordu.
Yerine gelenler de taviz vermekle kaldılar, bir milim ilerleyemediler...
Her zaman neşeli, şakacıydı...
Bir hastane ziyaretindeki esprisini bu sütunlarda yazmıştık. Onun da hoşuna gitmişti.
Doktor hastaneyi gezdirirken hastalar hakkında izahat vermektedir. Hastalardan birinin sürekli ereksiyondan muzdarip olduğunu anlatır. Denktaş gidip adama sarılır, yanaklarından öper. Neden böyle yaptığı sorulunca şöyle der:
- Belki bulaşıcıdır bana da geçer...
Son nefesinde Hristofyas diye bağırıp başucundaki kızına: “Söyle kendilerine, burası bağımsız bir cumhuriyettir” demesinde şaşılacak bir şey yoktur... Sahip olduğu unvanlardan daha büyük adamdı Denktaş... Tarihin soylu sayfalarında yerini şimdiden almıştır... Saygıyla...

Talep olmayınca Taraf gazetesinin halka satışı geri çekilmiş.
Öyleyse ya millette para yok ya da kimse Cumhuriyet’in yıkılmasına ortak olmak istemiyor...
Haldun Ertem


Denizli’de bir kişi 350 gram kaşar çaldığı için tutuklanmış.
Eee, hırsızlığı ayağa düşürürse tutuklanır tabii...
Fahrettin Fidan


Tevfik Rüştü
Tevfik Rüştü Aras’ın 40’ıncı ölüm yıldönümü olduğunu Aydınlık’tan öğreniyoruz... 1925 yılında Dışişleri Bakanlığı’na getirilen Tevfik Rüştü bu görevi 13 yıl aralıksız yapmıştı. Dışişleri Bakanlığı’nın adeta kurucusu sayılır.
Tevfik Rüştü deyince hem onunla hem basın tarihimizle ilgili bir anekdotu buraya iliştirelim...
Altan Öymen’den dinlemiştik...
Geçmişte gazete başlıkları elle dizilirdi malum...
Bu yüzden harfler sık sık karışırdı...
O dönemde İstanbul gazetelerinden biri:
‘Tevfik Rüştü Avrupa’dan döndü’ diye başlık atacakken... Başlık:
“Tevfik Puştu Avrupa’dan döndü” şeklinde atılmış.
Ortalık karışmış. Tabii dizgici hemen işten atılmış.

19 Mayıs sıkıntısı
Milli Eğitim Bakanlığının 19 Mayıs törenleriyle ilgili kararı samimi olsaydı en azından İstanbul’daki gösteriler yasaklanmazdı. Her yıl İstanbul’da en güzel gösterileri Deniz Lisesi ve Harp Okulu öğrencileri yapar... Bayram hem Asya yakası hem Avrupa yakasında kutlanır.
Orta dereceli okulları 19 Mayıs gösterilerinden çektiniz diyelim... Askeri liseler ile Deniz ve Hava Harp okulu öğrencileri pekala İnönü ve Şükrü Saracoğlu statlarında gençlik gösterisi yapabilirdi.
Diğer illere gelince... Her ilde 19 Mayıs Gençlik Bayramı’nın ruhuna uygun şekilde sportif yarışmalar düzenlenebilir. Atletizmden futbola pek çok dalda gençler yarışabilir... Bayram günü bir spor şölenine dönüştürülebilirdi...
Neresinden baksanız anlaşılıyor ki... Mesele çocukların üşümesi ya da gösterilerin faşist İtalya’dan alınmış olması değildir...
Amaç 19 Mayıs Gençlik Bayramı’nı toptan ortadan kaldırmaktır.
Gösterilerin faşist İtalya’dan alındığı da Mümtaz’er Türköne adlı Atatürkçülük fobisinden muzdarip kişinin uydurmasıdır. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de aynen Türköne gibi konuşuyor. Oysa 19 Mayıs’ın kökeni 1916’dan itibaren “İdman Bayramı” adı altında kutlanan şenliklere uzanır. 1938’de resmi bayram haline getirilmiştir.
Cumhuriyet Bayramı’ndaki yasağı da anımsayalım. Deprem bahanesiyle yalnızca törenler değil okullardaki kültürel etkinlikler de yasaklanmıştı. Yasaklanan Cumhuriyet’in kutlanmasıydı.
Bu arada “Törenlere hazırlık dönemi soğuk mevsime rastlıyor” gerekçesine de dikkat... Nisan ayı mayısa göre daha serin geçtiği için... 23 Nisan törenlerinin yasaklanması da yakında gündeme gelecektir. Suudi Arabistan gençliğini örnek alan bir iktidarla yönetiliyoruz.

Dögol Caddesi
Ankara’ya iş için giden bir okurumuz Beşevler’den Tandoğan Meydanı’na kadar uzanan caddenin tabelasında “Dögol Caddesi” ibaresini görünce irkilmiş...
Fransızların eski devlet başkanının soyadı malum “De Gaulle” diye yazılır... Türkçede Dögol diye okunur. Bir Fransız ya da başka yabancı bunun De Gaulle anlamına geldiğini çıkaramaz. Bir Anadolu kasabasında olsa hadi neyse... Ama ülkenin baş kentinde dünyaca ünlü bir şahsiyetin adının bu şekilde yazılarak cehalet örneği verilmesi hiç yakışık almıyor...

Melih Aşık
Milliyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)