Şu devletin işleri fukaranın gidişleri


Pazartesi sabahı bir telefon: “Televizyonu izledin mi? Adam neler söylüyor?”
“Kim yahu, kim ne diyor?”
“CNN Türk’te Medya Mahallesi programında Gani Müjde konuşuyor. O kadar bezgin, bıkkın ki ‘eğer bu memleketi iyi idare edecekse Arjantin’den, hatta Rusya’dan bir adam gelsin!’ diyor.”
Güldük:
“Gani Müjde mizahçıdır, sabah geyiği yapıyor olmalı...”
“Hayır, hiç geyik yapmaya benzer bir hali yoktu. Zaten programın yöneticisi Ayşenur Aslan da böyle geyiklerden hoşlanmaz!”
* * *
Aklımıza Keşan Müftüsü geldi, adamcağız mizah yapmış, Noel Baba doğru dürüst adam olsaydı, bacadan değil kapıdan girerdi deyince kıyamet koptu, biz de mizaha hoşgörü ile bakın demiştik.
* * *
Arkadaş ısrarlı:
“Öyle bir konuşuyor ki, din ve milli kavramlar insanların başına bela olmuştur, demeye getiriyor.”
Sanmıyoruz, ama o ısrarlı!
Anlatmaya çalıştık ki mizah yapmak güç iştir, ciddi iştir, ayarını tutturamazsan ipin ucunu kaçırırsın, abuk sabuk laflar edersin...
Gel de anlat!
* * *
Haftaya böyle başladık, oysa “Uludere” katliamıyla başlayacaktır.
Devletin uçağı kendi vatandaşını bombalıyor, 35 ölü...
“Yanlışlık oldu, hata ettik!”
Bu nasıl hata?
Arkadan yarı resmi bir açıklama...
Onlar da kaçakçıydı!
Demek devlet vatandaşının kaçakçılık yaptığını biliyor...
Ölenlerin çoğu öğrenci.
50 lira gündelikle sınırı geçiyorlar, Irak’tan katırlarla mazot, sigara kaçırıyorlar. Kimi çocuk bilgisayarının taksidini ödemek için kimi de dershane parası için bu işi yapıyormuş...
* * *
Hemen herkes her şeyi soruyor da, bu çocukların hangi koşullarda kaçakçılık yaptığını kurcalamıyor.
İş vermemişsin, güç vermemişsin, kaçakçılık yap ekmeğini çıkar demişsin.
***
Devlet, şehirdeki adamı kendi eliyle zengin eder, sınırdaki çocuğu da kaçakçılığa teşvik eder.
Kim kime neyi yutturacak?
* * *
Türkiye’nin birçok zenginliği var, lakin adamdan yana zengin değildir.
Bunca yılın yetişmiş, bilgili, deneyimli adamını bir çırpıda kenara koyarlar.
Ama onlar, devlete küsmezler, sanki görevdeymiş gibi bilgi zenginliklerini paylaşırlar.
İşte Şükrü Elekdağ, bunca yılın diplomatı, hariciyeci, bir kenarda, CHP bir milletvekilliğini bile ondan esirgedi.
* * *
Şimdi ne mi yapıyor?
Okuyun:
“Fransız Ulusal Meclisi’nden geçen sözde Ermeni soykırımını inkâr yasası medyamız tarafından enine boyuna tartışıldı.
Ancak, sorunun kamuoyumuz tarafından bilinmeyen bir başka çok önemli boyutu var.
Bunu da, Avrupa Birliği Çerçeve Kararı’nın (bir tür tüm üye devletlerin uygulamak mecburiyetinde oldukları direktif) soykırım suçunu saptama ve cezalandırma yetkisini uluslararası hukuka aykırı olarak AB ulusal mahkemelerine vermesi oluşturuyor.
Ve esas tehlike işte buradan kaynaklanıyor.
* * *
Çerçeve Karar tam anlamıyla uygulanmaya başlanınca, Ermeni, Pontus, Rum, Süryani soykırım iddialarının AB mahkemeleri tarafından ele alınıp karara bağlanması süreci başlayacak.
Takdir edersiniz ki, böyle bir gelişme Türkiye’nin sadece AB’den değil, Avrupa’dan kopmasına zemin hazırlayacak bir nitelik taşıyor.
Fransa’nın halen yaptığı melanet, AB Çerçeve Kararı’ndan doğan yükümlülüğünün bir uygulaması niteliğinde... Gerçekte Fransa’nın tutumu buz dağının suyun üstünde kalan kısmı mesabesinde...”
* * *
Şükrü Elekdağ’ın ne yaptığını anladınız mı?
Ömür boyu devlet hizmetinde...
“Devlet ebed müddet!” derler.

Hasan Pulur
Milliyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)