Sünni kartı, başarısızlığa mahkûm


Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun dış politikada artık Sünni kartını açık bir araç olarak kullanacağını yazmıştık dün...

Peki, “komşularla sıfır sorun”da sıfır başarı elde eden Davutoğlu’nun, Sünni kartla bir başarı elde etmesi mümkün mü?

AKP için başarının ölçütü, daha doğrusu Sünni kartla hedeflenen; Şii karşıtlığı temelinde Sünni kuvvetlere liderlik yapmaktır.

Mümkün müdür? Saptamadan önce olguları sıralayalım:

Sünni kartın asıl sahibi ABD

1.) İran’a karşı mevzilenmenin aracı olan Sünni kartı bölgenin ya da Türkiye’nin değil, ABD’nin kartıdır. Bölgede ABD adına “Ilımlı İslamcılık” yapmakla suçlanan AKP’nin, Sünni liderlik oluşturması gerçekçi değildir.

2.) Her kart, kartı destekleyen kuvvetin büyüklüğüne göre değerlenir. Irak’ta 160 bin Amerikan süngüsü varken gerçekleştirilemeyen hedefler, süngüsüz hiç gerçekleştirilemez!

Sünni kartın uygulanacağı Irak’ta, Başbakan Nuri El Maliki, Sünni grupları da kapsayan çok geniş bir ittifak oluşturmuş ve bunu, Irak’ın milli birliği temelinde değerlendirmeye başlamıştır.

3.) Türkiye ile İran nesnel olarak müttefiktir.

4.) İran’a karşı mevzilenmenin aracı olan Sünni kartı, geçerli bir araç değildir. Zira İran Şiilik temelinde değil, ulusal ve bölgesel çıkarları temelinde politika geliştiriyor ve bu doğrultuda Sünni Hamas’a da destek veriyor!

5.) Türkiye, Sünni kartını destekleyecek siyasal bir merciye sahip değildir. Mekke ve Medine, Selefi Suudi Arabistan için siyasal bir mercidir. El Ezher Üniversitesi, Mısır için siyasal bir mercidir. Kum, Şii İran için bir siyasal mercidir. Laik Türkiye’de böylesi bir siyasal merci yoktur.

İnisiyatif İran’da

6.) Bölgede inisiyatif İran’dadır. İran, eline geçirdiği siyasal üstünlüğü iyi kullanmaktadır. Tahran’ın son 15 günde ABD’ye Hürmüz Boğazı resti çekmesi, Basra’da büyük bir askeri tatbikat yapması, uzun menzilli füze denemesi ve Basra’dan geçen hafta çıkan ABD uçak gemisinin bir daha gelmemesini istemesi anlamlıdır, önemlidir.

Nükleer çubuğun üretilmesi ise başlı başına bir gelişmedir. Zira ABD-İsrail yıllardır, nükleer çubuğu üretemeden İran’a saldırabilmenin peşindeydi...

Afganistan’da Taliban’la müzakere yolları arayan Washington’un, Tahran’la da diplomatik ilişki peşinde olduğu artık sır değildir.

7.) AKP, içeride güç kaybı eğilimine girdi.

AKP’de Erdoğan sonrasının kavgaları başladı. Erdoğan’ın Cemaatle arası açılıyor. Üstelik parti önüne koyduğu en önemli hedef olan “Yeni Anayasa” konusunda ciddi bir ilerleme sağlayamadı.

Ekonomik gidişat, enflasyonun çift hanelere dönmesi, AKP ekonomisinin panzehiri olan sıcak para ve döviz sıkışıklığı gibi faktörler de Erdoğan-Davutoğlu ikilisini zorluyor.

Bölünme değil, birleşme eğilimi var

8.) Bölgede artık en geniş ve diri ittifaklar, Amerikan karşıtlığı temelinde olacaktır.

9.) “AKP için başarının ölçütü; Şii karşıtlığı temelinde Sünni kuvvetlere liderlik yapmaktır” demiştik. Ancak bu hedefin, sonuç olarak, bölge için bölücü bir hedef olduğu ortadadır. Oysa bölgede, hâkim gidişat bölünme değil, birleşme yönündedir.

Sonuç

Tüm bu olgular bizi tek bir saptamaya götürüyor: AKP hükümetinin Sünni bir kartla bölgede ABD adına başarılı olması mümkün değildir.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)