Tayyip'in Suriye Oyunu!


SEVGİLİ okuyucularım, özellikle CHP milletvekilleri tarafından hükümetin yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına verilen çok sayıda soru önergesi var. Hükümet bunların çoğuna ya hiç yanıt vermiyor, ya da işine geldiği gibi, eksik veriyor.
Şimdi size yeni bir önergeden söz edeceğim. CHP Gaziantep milletvekili Mehmet Şeker tarafından önceki gün verilen bu soru önergesine geçmeden önce, durumu kısaca özetlemek istiyorum.
Tayyip hükümeti Suriye’yi düşman belledi ve Esad’ı devirmek için elinden geleni ardına koymuyor. O kadar ki, yabancı ajansların iddiasına göre, Hatay’da bizim hükümet tarafından kurulan sığınmacı kampından bazı Suriye vatandaşları o ülkeye gönderiliyor, orada silahlı eylem yapıp geri dönüyor.
Şimdi Tayyip’in yanıtlaması istemiyle verilen önergeyi özetliyorum:
“Kilis Öncüpınar sınır kapısında 315 bin metrekarelik bir alanda konteynerlerden oluşan 10 bin kişilik mülteci kampı için altyapı çalışmaları tamamlanmıştır.
Suriye’den gelen 7.500 mülteci halen Hatay kampındadır. Öncüpınar’da kurulacak kamp soru işaretlerine neden olmuş, halkta tedirginlik yaratmıştır. Kampın Esad rejimine karşı askeri eğitim ve lojistik destek sağlamak amacıyla ABD’nin talebiyle kurulduğu söylenmektedir.
Diğer taraftan, kışı Van’da çok daha ağır koşullarda ve çadırlarda geçiren ve şimdi bile konteyner bekleyen depremzedeler nedeniyle hükümete tepkiler yağmaktadır.
1- Konuya ilişkin olarak Öncüpınar’da 10 bin kişilik mülteci kampı kurulmasının amacı nedir? Niçin Hatay’da değil de Kilis’de kurulmaktadır?
2- Bu kampın kurulması için ABD’den herhangi bir talep gelmiş midir? Kamp gerçekten de Esad rejimine karşı olanlara destek vermek için mi kurulmaktadır?
3- Van’da depremzedeler geceyi ortalama eksi 10 derece soğukta çadırda geçirir ve konteyner beklerken, böyle bir kampın kurulmasını doğru buluyor musunuz?”

X X X
Olanlardan anlaşıldığı kadarıyla, Hatay’da ılıman iklimde ve rahat koşullarda yaşayan Suriyeli muhalifleri soğuk iklimli Öncüpınar’a getirecekler. Hatay’da ise başka bir örgütlenme oluşacak.
Öncüpınar çok kritik bir yer.
Kampın kurulduğu yer hemen sınır kapısı ve Suriye sınırına sıfır durumda.
20 kilometre ötede Halep var.
Önergeyi veren milletvekili Mehmet Şeker’le dün konuştum. Sözleri çok ilginçti:
“Bu işin içinde çok ciddi işler seziliyor. Suriye’de bizim akrabalarımız var. Bütün sınır bölgesi aynı durumda. Hükümet buralarda düşmanlık tohumları ekiyor. Şimdi Öncüpınar kampını kuruyorlar, mültecileri daha sonra getirecekler. Hatay’da da aynı şey olmuştu. Önce kampı kurdular, 15 gün sonra mültecileri çağırdılar.”
Mehmet Şeker sözlerini şöyle sürdürdü.
“Ben bu kamptan Suriye’ye karşı eylemler yapılacağı kuşkusu duyuyorum. Getirdikleri mültecileri Suriye’nin içine salıp silahlı eylem yaptırabilirler.”
X X X
Sevgili okuyucularım, bu hükümetin Suriye politikasını anlamak mümkün değil. Daha birkaç ay öncesine kadar Esad’la Tayyip, yanlarında eşleriyle birlikte sarmaş dolaş olan kimselerdi. Birbirlerine iltifatlar yağdırıp dostluktan dem vururlardı!
Gün geldi, ABD ve İngiltere bizim Tayyip’in kulağını çektiler:
“Bak Tayyip, biz bu Esad’ı devirmeye karar verdik. Bundan sonra sen de durumunu ona göre ayarla!”

Aynen Kaddafi olayında olanlar oldu ve Tayyip yönünü 180 derece değiştirip Suriye’ye posta koymaya başladı.
Türkiye’ye gelen muhalifler şimdi Hatay kamplarında bizim tarafımızdan ağırlanıyor. Van’daki depremzedelerden esirgenen sevgi, ilgi ve şefkat onlara veriliyor. Yeme içme yatma, tam pansiyon onlar için beleş, 7.500 kişinin tüm harcamaları bizden!
Şimdi bakınız, bütün bunların sonunda ne oldu ve kim kazandı, kim kaybetti:
1- Suriye ile bütün ticaretimiz, özellikle ihracatımız durdu.
2- Yöre için çok önemli olan sınır ticareti sıfırlandı.
3- Yöre halkı büyük gelir kaybetti.
4- Suriye, iki gün önce Gaziantep Başkonsolosluğunu resmen kapadı.
Peki biz ne kazandık? Hiçbir şey.
Üstelik 7.500 kişiyi besliyoruz, bir de Öncüpınar’a, 315 bin metrekarelik araziye trilyonlar harcayıp yeni bir kamp kuruyoruz.

Bu haberler medyada yer bulmuyor çünkü medya korkak. Medya hükümetten korkuyor ve bu gerçekleri gündeme getiremiyor.

X X X
Belki şimdi aklınıza bir soru gelmiştir:
“ABD ve İngiltere, Esad’ı devirmeye hangi gerekçeyle karar verdiler?”

Bu sorunun yanıtı gayet basit. Kuzey Irak Kürt yönetimi onların kucağında. Burası dünyanın en önemli petrol bölgelerinden biri. Petrolün çoğunu ABD ve İngiliz firmaları çıkarıyor. Elde edilen petrolün hemen ve en kolay yoldan satılması gerek. Bu iş boru hatlarıyla olmuyor. O halde ne yapmalı?
Petrol denizden sevkedilmeli. Kuzey Irak denize uzak. Irak hükümetiyle sorunları var. Ayrıca Basra’dan Hürmüz boğazına açılmak, İran yüzünden tehlikeli. Üstelik yol çok uzuyor, maliyetler artıyor.
Bu durumda ne yapacaksın? Demokrasi memokrasi deyip Esad’ı alaşağı edecek ve kendine yakın bir yönetim kuracaksın!
Onu devirince Akdeniz’e açılacaksın.
Esad diktatörmüş! Doğrudur, Suriye rejimi diktatörlük.
Peki ama ABD ve İngiltere’nin Ortadoğu’daki dostlarından hangisi diktatörlük değil?
Suudi Arabistan, Ürdün, Katar, Bahreyn, Arap Emirlikleri, hangisi değil?
Hikaye, Esad’ı devirip petrolü deniz yoluyla ve zahmetsiz satmak. Bunun için en kestirme yol Akdeniz. Suriye rejimi devrilince iş bitmiş olacak, petrol şirketleri kazanacak…
Çünkü Kuzey Irak petrolünü denize açmanın tek yolu, ABD ve İngiltere’ye baş eğmeyen, Rusya’ya yakın duran Suriye’den geçiyor.
Tayyip iktidarının izlediği siyaset işte bu!

Onun siyaseti ülke çıkarları değil, petrol üreticisi yabancı firmaların çıkarları ve ABD’nin emirleri doğrultusunda belirleniyor.
Mehmet Şeker’in soru önergesi bu konularda önümüzü biraz olsun açıyor.
Yöre halkı bu olanların acaba farkında mı!


Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)