Terörist Zannederek...


Şırnak’ın Uludere ilçesinin Irak sınırı bölgesinde 35 yurttaşımızın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan olay, her
yönüyle Türkiye’nin geldiği noktanın fotoğrafıdır.
Fotoğrafın ana hatlarıyla flu yanı yoktur.
Tabii görmek isteyene!
Daha 8-10 gün önce bir operasyon sırasında sığınakta kıstırdığı bir militanı sağ yakalamak için her şeyi yapan askerin, Uludere’de devletin izniyle kaçakçılık yapanları bilerek öldürmesi, eşyanın tabiatına ters. Resmi açıklamalar da bu zeminden hareketle şu temele oturtuluyor:
“Terörist zannıyla öldürüldüler…”
İşte ana fotoğraf da bu zaten:
Terörist zannı…
Türkiye’de bir kişiyi ya da bir meslek grubunu terörist ilan etmek, en “hukuka uygun” anlatımla “terör zanlısı” yapmak o kadar kolay ki… Şehirlerin göbeğinde, mesleki faaliyetlerin ortasında isimsiz, sahte bir ihbarla yapılabilen bu iş, Türkiye-Irak sınırında insansız hava aracının istihbaratıyla niye yapılmasın!
Bu karşılaştırma bir kara mizah anlatımı değil; geldiğimiz noktanın, insansızlığın özeti.
***
AKP hükümetinin terörle mücadele çizgisi grafiğe dökülse, borsa dalgalanmalarını, döviz iniş çıkışlarını beşe katlar. Gündemde açılım varsa; bakıyorsunuz ucu bucağı belirsiz. Bütün haklar masanın üzerinde, gelen istediğini kapıp gidiyor. Öyle ki, yürürlükteki yasalara göre “suç” olan faaliyetler bile adeta özel koruma altında, herkese serbest…
Gündemde “terörle mücadele” varsa; bakıyorsunuz, her taraf duvar. Her şey suç. Kitaptan resme, hak aramaktan muhalefet etmeye kadar hükümetin “uygun bulmadığı” her şey, terör faaliyetinin bir parçası.
Bu ortam ne yazık ki “Uludere”leri üretmeye gebe.
Kamuoyuna yansıyan haberlerden, Oslo görüşmeleriyle ilgili yalanlanmayan sızıntılardan anlaşılıyor ki, geçen haziran ayına kadar Güneydoğu’da operasyonel bir ortamın oluşmaması için her şey yapılmış. Yine bu haberlere göre, bölgeye atanacak güvenlik yetkilileri bile bu doğrultuda seçilmiş. Bunun bir parçası olarak medya birlikleri aracılığıyla “barışın çok yakın olduğu”, “her konuda anlaşmaya varıldığı” duyurulmuş.
Aradan birkaç ay geçmiş… Politika 180 derece değişmiş, yukarıda sıraladıklarımızın yerini, operasyon haberleri almış. Aynı medya birlikleri, “teröre darbe üstüne darbe”, “PKK bu kış bitiyor” manşetlerine yumulmuş.
Aralık ayındaki operasyon haberlerinin ana teması buydu.
“Uludere hatasının” bir başka boyutu “bu kış bitiriyoruz” dalgalanmasıdır.
***
Bu aşamadan sonra ne olacak?
Hükümetin açıklamalarından anlaşılan o ki; dalgalı gidiş devam edecek.
Yani, demokrasinin bir parçası olmanızla terörün bir parçası olmanız, hükümetin o sırada izlemek istediği politikaya bağlı.
Buradan iç barış çıkmaz.
Buradan istikrar çıkmaz.
Medya gücünüzü, iktidar olmanın bütün olanaklarını kullanıp bütün zikzaklarınızı “değişen duruma göre izlenen kararlı politikalar” diye sunsanız, hatta böyle kabul ettirseniz bile gerçeği örtemezsiniz.
Düne kadar iktidar çevresinin askere bakışı şuydu: Şehit verdiğinde dahi “niçin öldün” diye suçluyordu.
Bugün Uludere’de asker de soruşturulması gereken bir durum olduğunu kabul ediyor. Ama aynı çevreler, bambaşka bir tutum içinde.
Neden?
Çünkü Uludere’deki “hata” hükümet politikalarının sonucu.
Türkiye “terörist zannıyla” her şeyin yapılabildiği bir ülke haline geldi.
Yerine göre domdom kurşunu…
Yerine göre yasa maddesi…

Mustafa Balbay
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)