TİC!


İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği, yeni anayasaya ilişkin hazırladıkları raporu, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e sunmuş...

Raporda, “Türkiye’de çoğulcu demokratik toplumun oluşmasını engelledikleri için” milliyetçilik ve laiklik ilkelerinin, Cumhuriyet’in nitelikleri arasından çıkarılması istenmiş.

İmam hatipli arkadaşlar, Anayasa’daki bütün maddelerin de “değiştirilebilir” olmasını talep etmiş...

Onlara göre, “Vatandaşlık tanımı, objektif kriterlere bağlanmalı ve etnik kimlik vurgusu yapılmamalı”ymış...

Anayasanın başlangıcında inançlara saygı vurgulanmalıymış..

Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri, eğitimin her kademesinde, zorunlu dersler arasında yer almalıymış...

Din ve inanca dayalı kılık kıyafet her bakımdan bir hak olarak tanınmalı ve serbest olmalıymış.. Kamusal alanda türban serbest bırakılmalıymış.

Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri için isteklerine bağlı olarak dini yemin tanınmalıymış... Zorunlu ilk ve orta öğretim kesintili olmalıymış..

***


Yukarıda sıralanan taleplerin hepsi, bundan 89 yıl önce bir ülkede aynen uygulanıyordu...

“Hangi ülkede” diyorsanız, söyleyeyim:

Osmanlı‘da...

Cumhuriyet, bunları kaldırmak için ilan edildi zaten!

Şimdi Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarına göre faaliyet gösteren bir dernek, hepsinin tekrar getirilmesini istiyor. Ben de kendilerine uzun süredir hayatımdan çıkardığım “açılımcı serçe”nin bir şarkısının sözleriyle yanıt vermek istiyorum:

“Dibe vuruyor her şey ta dibe...

Analizi, sentezi var bir de

Dibe vuruyor her şey ta dibe...

Analizi, sentezi var bir de

Doğudan, batıdan kop da gel...

Do it, do it, just do it hade

Oh oh, suyundan da

Oh oh, şuyundan da

Oh oh, buyundan da

Koy koy!”

***


Neymiş?

Milliyetçilik ve laiklik Cumhuriyet’in niteliklerinin arasından çıkarılmalıymış...

“Cumhuriyet” kavramı ile dünyayı ilk tanıştıran ülke hangisi?

Fransa!

Açın bakın Fransız Anayasası’na; laiklik, ilk sırada ve “asla değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez maddeler” arasında!

Peki; hangi “cumhuriyet”te yok laiklik?

İran İslam Cumhuriyeti‘nde...

Çünkü İran Anayasası’nın, “asla değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez” hükümleri şöyle:

- Nizamın İslâmi oluşu,

- Bütün kanun ve kararların İslâmi gerçekler ve iman temellerine oturtulması...

- İran’ın resmi dini ve mezhebi...

***


İmam hatipli arkadaşlar kıvırtmıyor; açık açık talep ediyor...

Bu taleplerini de “Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti”nin yasama organı olan Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunuyor:

“Atatürk milliyetçiliği ve laiklik, Cumhuriyet’in niteliklerinin arasından çıkarılsın...”

Peki; yerine ne konsun?

Osmanlı!

Ya da TİC...

“Bu ‘TİC’ de neyin nesi mi” diyorsunuz...

Merak etmeyin; üç vakte kadar öğrenirsiniz!

*****


TERÖR!

ABD’nin Adana Konsolosu Daria Darnell hanımefendi Batman, Van, Şanlıurfa ve Diyarbakır başta olmak üzere 22 ilin belediye başkanı, vali ve kaymakamlarını, eğitim kurumlarını, barolarını ve odalarını ziyaret etmiş...

Helal olsun kadına...

ABD’nin Adana Konsolosu değil, eyalet valisi mübarek!

Bölgeyi bizim politikacılardan, bürokratlardan daha fazla dolaşıyor, daha fazla insanla bire bir ilişki kuruyor...

“Peki; amacı ne” mi diyorsunuz?

İşte; orasını da siz tahmin edin!

*****


Günün Sorusu

CHP Genel Başkanı’na Van’dan Uludere‘ye geçmesi için tahsis edilen helikopter, “hükümet”ten gelen talimatla son dakikada iptal edilmiş. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere tüm CHP’liler hükümete ateş püskürüyormuş... Sorum, Sayın Kılıçdaroğlu’na:

Asıl sorun Hükümet’in tahsis ettiği helikopteri geri çekmesi mi; yoksa sizin o helikoptere binmeyi kabul etmeniz mi?

*****


Meclis, hapishane mi yoksa Mevlevi tekkesi mi?

Meydancı nedir bilir misiniz?

Orhan Kemal’in 72. Koğuş adlı eserini izlediyseniz; anımsarsınız:

Hapishane koğuşlarında ayak işlerini gören kişilere verilir bu isim...

Bir de Mevlevi tekkelerinde konukları karşılayan, meydanı açan, Mevlevi raksını düzenleyen tarikat adamına...

Osmanlı’da ise avlu, bahçe gibi yerleri süpürüp, temizleyen hizmetliye...

***


Ayşe Sayın kardeşimizin dün Cumhuriyet’teki haberini okuyunca, karşıma çıktı “meydancı...”

Fransa’nın Türkiye’yi aşağıladığı gece, vekillere kıyak maaş ve emeklilik düzenlemesini baskın bir yasayla kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisi; 2002‘den bu yana 2 bin 100 kişiyi işe almış... Üstelik bunların sadece 147’si, sınavla gelmiş... Böylece, AKP’nin işbaşına geldiği günlerde 4 bin 491 olan Meclis personelinin sayısı 6 bin 591’e yükselmiş...

Meclis Başkanvekili Mehmet Sağlam’ın verdiği bilgiye göre, Meclis‘e son 9 yıl içinde 1 dekoratör, 16 mimar, 23 rehber, 9 usta, 3 yönetmen, 2 döşemeci, 2 düz taşçı, 1 iskeleci, 3 kuaför, 3 meydancı, 5 pastacı, 1 saatçi, 1 soba onarım ustası, 2 perdeci alınmış...

***


Sayın Meclis Başkanı’na soruyorum:

Kadronuzdaki meydancılar ne iş yapıyor?

Meclis, hapishane mi ki; bunlar ayak işlerine baksın?

Mevlevi tekkesi mi ki; Mevlevi raksını düzenlesin?

Osmanlı mı ki; avlu, bahçe gibi yerleri süpürüp, temizlesin?

Yanıtlayın Sayın Çiçek?

Siz hangisisiniz, neden meydancı çalıştırıyorsunuz?

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)