Uğur Mumcu bugünleri anlattı -4-


Mumcu ‘Herkes silahsız ve saldırısız örgütlenme hakkına sahiptir,ama herkes’ diyor

Demokrasi varsa siyasi suç olmaz

Geliyoruz barış ve demokrasiye. Arkadaşlar, demokrasinin olduğu yerde siyasi suçlara ceza davası olmaz. Herkes silahsız ve saldırısız örgütlenme hakkına sahiptir, ama herkes. Dinci partilerden Marksist partilere kadar. Türkiye'de böyle bir düzen kurulmadıkça arabesktir demokrasimiz, eksiktir Demokrasi değildir, sahtesidir demokrasinin. Türkiye'de demokrasiyi savunan insanın amentüsü,düşünce suçlarına karşı çıkacak. Efendim bizden yana olanların düşünce suçlarına karşı çıkmayacak sadece, bütün düşünce suçlarına karşı çıkacak. Erbakan gayri ciddi bir adam olarak görülebilir, bence sululuktan mahkûm edilmesi gerekirken laiklik nedeniyle mahkum oldu. Hep düşünürüm Erbakan Hocayı, ceza yasasında sululuk diye bir madde bulacaksın, ondan mahkûm edeceksin. Laiklik... Erbakan Hocanın da yargılanmasına karşı çıkacaksın. Ona karşısın buna yandaş, bu olmaz. Ben işkencenin olmadığı, düşünce sucunun olmadığı, herkesin silahsız saldırısız, eşitçe özgürce tartıştığı, dinci partiyle Marksist partinin kurulduğu bir düzen istiyorum. Ancak o zaman ki, televizyonda bütün düşünceler açıklar o zaman Atatürkçü maskesi takmış Abdülhamitlerle de daha iyi mücadele edebiliriz. O zaman Rabıta örgütünden devlete maaş bağlatan insanların maskelerini televizyondan halkın önünde yırtma olanağı bulabiliriz. Ama bugün ne oluyor? Bugün CIA milliyetçiliğine birtakım ideolojik kılıflar büründürerek. muhafazakârlık, milliyetçilik, Atatürk inkılapçılığı diye ortaya sürüyorlar. Atatürkçüyüm diyen insan, madde 1, emperyalizme ve kapitalizme karşı koyar. Madde 2, uşak olmaz uşak! Ne Amerika'ya ne Sovyetler'e ne Çin'e ne Avrupa'ya uşak olmaz. Madde 3, Kuvayı Milliye ruhuna sahip olur, emperyalizme ve kapitalizme karşı halkı örgütler. Başı dimdik olur. Tam bağımsızlık ilkesinden söz eder, onu suç saymaz. Atatürk devrimleri için inkılap demez, devrim der devrim! Arkadaşlar bakın, 2-3 yıl önce yasaklar vardı. 10 kişi bir araya gelemiyordu Bugün Dikili'de bir aradayız.Yarın bir başka alanda, öbür gün bir başka alanda. Daha başka gün Ankara'da Tnndoğan alanında, İstanbul'da Taksim alanında 1 Mayıs'ı da kutlayacağız, 23 Nisanı da, 19 Mayısı da, 29 Ekım'ide.

Bu düzen korkuya, yılgınlığa ve sömürüye dayanıyor. Cezaevine giren, bekleme salonu gibi hemen öbür tarafa geçiyor veya döneklik başlıyor. Paramızı da Paris'teki
bankalardan alalım, olmaz bu. İnsan ahlakı bakımından, basın ahlakı bakımından eleştiriyorum bütün bunları.

Şakşakçı kervanı

Yasaklar, niçin bütün bunlar? Bunlar aslında ana vatandaşların iktidarı sürsün diyedir. Sabancının, Koç'un, İstanbul Burjuvazisinin, taşra burjuvazisinin kârları sürsün diyedir. Dönek yazar Çetin Altan daha iyi yazı yazsın diye, Mehmet Barlas daha iyi yazı yazsın diye. Biz eskiden mebus transferlerine kızardık, şimdi de gazeteci transferleri başladı. Bastır 70 milyon, geç o tarafa, aylığı 3 milyon bir kotra. Bu nedir? Ve paralarını yurtdışında bankalardan alan eski solcu yazarlar, Çetin Altan... Ben her yerde söylüyorum, Çetin Altan hepimizin dostuydu. Çok da yakın arkadaştık. Birtakım yazılar yazıyor, okuyorum. Dün okudum, liberalleri yazıyor, Türkiye'de liberal varmış sanki. ANAP liberalmiş. Çetin Altan hiç kuşkuşuz çok iyi bir konuşmacıdır. Ben her yerde kendisine meydan okuyorum, diyorum ki ey Çetin Altan sesimi duyuyor musun? Sen hünerli bir gazetecisin, çok iyi bir konuşmacısın. Eğer dürüstlüğünden bir parça kalmışsa, eğer o zekândan bir parça kalmışsa gel halk önünde tartışalım. Çetin Altan dönekli' ğine en güzel gerekçeleri bulan hünerli bir yazardır. Ama bugün eleştirdiği düzenin acı meyvelerinden biri haline gelmiştir. Niçin, çünkü bu düzen korkuya, yılgınlığa ve sömürüye dayanıyor. Cezaevine giren, bekleme salonu gibi hemen öbür tarafa geçiyor veya döneklik başlıyor. İşte Tercüman gazetesinin eski genel yayın müdürü Hakkı Öcal, eski Marksistlerdendir. TRT Genel Müdürü, eski Marksisttir. Benini için basında 'terör uzmanı' gibi laflar çıkıyor. Ben hiçbir şeyin uzmanı değilim, sadece bir şeyin uzmanıyım, eski Marksistlerin. Nerede ne yapıyor onu bileçeksiniz. Çünkü bizler, binlerce, yüz binlerce kişi tarafından okunan yazarlarız. Ola ki bizim yazılarımızı okuyup eyleme geçen veya geçmiş olan insanlar vardır. Düşüncelerinde bizim yazılarımızın etkisi olan insanlar vardır. Onlara karşı bir sorumluluğumuz yokmudur? Onlar hapsolsun, onlar mahkûm olsun, onlar idam edilsin ve biz girelim ANAP'ın şakşakçılığı kervanına. Olmaz. Paramızı da Paris'teki bankalardan alalım, olmaz bu. İnsan ahlakı bakımından, basın ahlakı bakımından eleştiriyorum bütün bunları. Türkiye'de bu yılgınlığın, bu dönekliğin sonuçlarından biridir bu.

Telefon sansürleri vardı

Türkiye'de biz 12 Eylül döneminde neyin yasak olduğunu sizlere duyuramadık bile, çünkü telefon sansürleri vardı. Diyor ki, şu konudan söz etmek yasaktır. O zaman okuyucu "Niçin yazmadı" diye soruyor, "Oktay Akbal, ilhan Selçuk niçin yazmadı" diye soruyor.
Ali Sirmen zaten yazamazdı, ancak eşine mektup yazabilirdi, cezaevindeydi. Yazı yeteneğini öyle geliştirdi. "Uğur Mumcu niye yazmadı?" Çünkü yazamıyorduk, sokağa çıkma yasağı nasıl somut bir gerekçeyse o da öyleydi, gazeteyi kapatıyorlardı. Telefon sansürü vardı, "Ecevit'ten bahsetmek yasak!" O kadar komik yasaklar vardı. Bir gün magazin basını bizim arka sayfamızda Tİme'dan mı Newsweek'ten bir resim, boşlukta bir Sovyet çocuğu, bebeği, Moskova sokaklarında güzel bir çocuk. O resmi koymuş bizim magazin sayfası sorumlusu. Sıkıyönetimden aradılar "Bu nedir.?", diye, biz de "nedir, çocuk" dedik: "Ama Moskova sokaklarında dolaşan çocuk?" "Olabilir, Moskova sokaklarında komünistler de dolaşıyor, çocuklar da dolaşıyor." Yetkili bana dedi ki, şimdi bunu mizah diye dinliyorsunuz ama bunlar oldu, bir besili çocuğu göstermek şirin bir çocuğu göstermek dolaylı yolla komünist propagandası. İki üç gün sonra bir rastlantı, Çin Halk Cumhuriyeti Komünist Partisi yöneticileri Pekin sokaklarını süpürürken bir resim. O da komünizm propogandası sayılıyordu, az kalsın gazete kapatılıyordu.

Işık Kansu
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)