Cumhuriyet döneminde yaşamadığımız sorunlar


Polis, yargı ve MİT…
Bunlar devletin en önemli kurumları…
Aralarında ciddi bir çekişme var.
Polis ve yargı, birlikte hareket ederek MİT’e savaş açmış bir görüntü içinde.
Özel Yetkili Yargı MİT Başkanı Hakan Fidan, Eski Başkan Emre Taner, Yardımcısı Afet Güneş’i ve iki MİT görevlisini şüpheli olarak ifadeye çağırdı.
Ertesi gün MİT Hukuk Müşavirliği İstanbul Başsavcılığı’na görev ve yetki itirazında bulundu.
Savcılık itirazı incelerken bir karar aldı ve Hakan Fidan’ın Ankara’da ifadesinin alınmasına, öteki 4 MİT’çinin ise yakalanmasına karar verdi.
4 MİT’çi görüldüğü yerde yakalanıp İstanbul’a getirilecek ve şüpheli olarak ifade verecek.
Sonra ne olacak?
Bilinmiyor ama tutuklanabilirler ve cezaevine konabilirler.
***
Karmaşık bir durum.
Devlet kurumları arasında ciddi bir uyumsuzluk sözkonusu.
Şimdi bu noktada Cumhurbaşkanı’nın bireysel görüşmeler yerine soruna ciddi olarak el koyması gerekiyor.
Çünkü devlet kurumları arasında uyum sağlanması Cumhurbaşkanı’nın en önemli görevlerinden biri.
Ama Cumhurbaşkanı bu noktaya gelinmesine rağmen hala soruna müdahil olmadı.
Başbakan ise susuyor.
Her zaman her fırsatta konuşan Başbakan nedense iki gündür bu konuda tek bir kelime bile etmedi.
Halk arasında binbir söylenti dolaşıyor.
“Hükümetle cemaat arasında savaş başladı” diyenlerden tutun da “Cemaat MİT’i de ele geçirmeye çalışıyor”a kadar söylentiler hızla yayılıyor.
İşi “Hedef, başbakan” demeye kadar götürenler bile var.
Bütün bunlar doğaldır.
Bu kadar önemli olaylar yaşanırken ülkeyi yönetenler halkı aydınlatmazlarsa dedikodular alıp yürür.
Türkiye’de hukuk devleti açısında büyük sıkıntılar var.
AKP iktidarı Anayasa değişikliği yaparak kendine özgü bir yargı kurdu.
Bunu yaparken kafalarında bir plan vardı.
Özel Yetkili Mahkemeler eliyle bu planı büyük oranda uyguladılar.
Bunu da ileri demokrasiyi getirmeyi gerekçe göstererek yaptılar.
AKP’ye karşı olan muhalif aydınlar, gazeteciler, yazarlar, bilimadamları ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları darbe yapmaya kalkışmak, terör örgütü kurmak, yönetmek, çete kurmak gibi suçlarla suçlanarak önce gözaltına alındılar, sonra tutuklanarak cezaevine kapatıldılar.
Yapılan itirazlar bütün mahkemelerde reddedildi.
Somut delillerden yoksun binlerce sayfadan oluşan iddianameler hazırlanarak insanlar hakkında yüzlerce yıl hapis cezaları talep edildi.
Tutuklananlar arasında hükümetin atadığı, ve iki yıl birlikte çalıştığı emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da var.
Batı önce bu operasyonları sivil otoriteye karşı vesayet içinde olan kurumların tasfiyesi olarak yorumladı.
***
Ama zamanla görüldü ki bu planın tek amacı muhalefeti susturmak.
Basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmak.
Yani demokrasiyi otokrasiye dönüştürmek…
Geç de olsa iktidarın bu niyeti Batı’da anlaşıldı ve eleştiriler başladı. Ancak iktidar bütün bu karşı koyuşları dikkate almadı, aynı yoda yürümeye devam etti.
Ancak bir gün geldi işler karıştı.
Özel Yetkili Mahkemeler bu kez iktidara dönük bir takım kararlar almaya başladılar.
İktidar ve yandaş medya şaşkınlık içinde kaldı.
Şimdi bu süreci yaşıyoruz.
Bu kaosun içinden nasıl çıkılacağını iktidar kadroları da bilmiyor.
Cumhurbaşkanı devlet kurumlarının birbirleriyle savaşmasından uzüntü duyduğunu açıklıyor ama yapması gerekenler için harekete geçmiyor.
Oysa burada yapılması gerekler açık:
Polisin içinde oluşan yapılanma acilen temizlenmeli…
Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılmalı, bütün davalar normal mahkemelere devredilmeli…
Yargı kesinlikle bağımsız hale getirilmeli…
MİT yönetimine yapılan atamalar kurumun hiyerarşik yapısına ters düşmemeli…
Demokrasi eksiksiz işletilmeli…
Bunlar yapılmazsa içine yuvarlandığımız girdaptan kurtulamayız.
Unutmayalım, cumhuriyet döneminde görmediğimiz, tanık olmadığımız sorunlar yaşıyoruz.

Tufan Türenç

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)