İzmir’in ilk mürüvveti


İyi ki dooğdun İzmiir
İyi ki dooğdun İzmiir
İyi ki dooğdun
İyi ki dooğdun
İyi ki dooğdun İzmiir
*
Türkiye’den sıkıldım.
Hadi gelin…
İzmir’e götüreyim sizi.
*
Yaş günü var bugün.
*
Türkiye Cumhuriyeti’nin özbeöz Türk vatandaşı olan ilk fili, İzmir…
Bir yaşını doldurdu.
*
(Yeni başlayanlar için özetlersek… Bahadır’dı ilk gözağrımız. Hindistan’dan Pak Bahadur adıyla gelmişti. Ailesinden koparıldığı için, bakışlarında hüzün bulutları gezinen, duygusal delikanlı. Fil değildi bizim için. “Bahadır” dedik ona. Affedilmez hata yaptık, 50 sene yalnız bıraktık. Sonra kazmalığımızı fark ettik. Hindistan’dan rica ettik, Hintçe prenses manasına gelen Begüm’ü gönderdiler. İki yaşındaydı. Gelin olamayacağına göre, can yoldaşı olur dedik, adını “Begümcan” koyduk. 2007’de, 59 yaşındayken, Bahadır’ı kaybettik. Toprağa basması gereken ayakları, ömrü boyunca betona bastığı için iltihaplanmıştı, ameliyata alındı, masada kaldı. Son bi damla kederli yaş süzüldü gözlerinden, kapandı, açılmadı. Sözde yuva diye yapılan, paslı çivilerle, üç metrelik çukurla çevrili cezaevindeki tutsak hayatı sona ermişti. Bitmişti işkence… Oofff, off! Bahadır’ın çektiği çile, hepimize ders oldu. Fuar’daki Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk hayvanat bahçesini, Sasalı’ya taşıdık. Doğal Yaşam Parkı, 425 bin metrekare, ferah ferah, alabildiğine, dokuz bin metrekarelik gölü bile var. Bahadır’ı oraya defnettik, anıt diktik. Bahadır’a yaptığımızı Begümcan’a yapmadık. Aradık, taradık, İsrail’de bulduk damadımızı. Adı “Winner”dı. 11 yaşına gelen Begümcan’ın yaşıtıydı. Bu sefer denk getirmiştik. İlk görüşte aşk derler ya, öyle oldu. Gerdek detaylarını atlayayım… Türkiye’nin Türkiye’de dünyaya gelen ilk fili doğdu. Nur topu gibi, kız… İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, adını ne koyalım diye, internet üzerinden referandum yaptırdı. Oyumu Hürriyet’teki köşemden kullanırken, bir öneride bulundum, “Hitit Prensesi’dir Smyrna, özbeöz Anadolu’dur, annesinin adı prenses, doğduğu şehir prenses, Türkiye’nin prensesidir o, bebişimizin adı İzmir olsun” diye yazdım. Referandumdan “İzmir” çıktı.)
*
22 ay gebelik ve 48 saat süren doğum sancılarının ardından, pembeye çalan kısacık hortumuyla dünyaya gelen bebiş, 110 kiloydu! Doğal ortamından kopuk büyüyen anne Begümcan’ın tecrübesizliği herkesi endişelendiriyordu. Ancak, doğa her yerde doğa’ydı, annelik içgüdüsünün eğitime ihtiyacı yoktu. Sadece altı saat sonra kendiliğinden emzirdi.
*
İlk hafta, günde 15 litre anne sütüyle beslendi. Sonra, süte ilaveten, her gün altı öğünde ikişer litrelik mamaya başladı. Bi ara panik yaşandı… Bebiş acıkınca annesine yanaşıyor, anne iteliyor, kaçıyor, emzirmeyi reddediyordu. Meğer, memesi tahriş olmuştu. Anne özel kremlerle tedavi edilirken, bebişin maması takviye edildi. Anne iyileşti, hayat normale döndü.
*
350 kilo oldu…
Süte ihtiyaç hissetmiyor. Çünkü dişleri çıktı. Dişleri çıkarken, hepimiz gibi, ne bulduysa kemirdi, damağını kaşıdı. Şimdi, hem mama yiyor, hem de günde 45 kilo meyve-sebze.
*
Anne babasıyla, 15 bin metrekarelik alanda yaşıyor. İlk günden beri babasını her gün görüyor ama, uzaktan, yanına gitmesi yasak… Erkek filler, annenin ilgisini kıskandığı için, yavruya zarar verebiliyor. Karı-koca buluşuyorlar, bebiş bakıcılarıyla kalıyor. Alıştıra alıştıra… Az daha büyüsün, cüsselensin, iki yaşına doğru, babasının yanına gitmeye başlayacak.
*
Yemeğini kapalı barınakta yiyor, kapalı barınakta uyuyor. İki bakıcısı var. Her sabah yıkanıyor, paklanıyor, manikür-pedikür yapılıyor. 24 saat nöbet tutan veteriner hekimleri var.
*
Plates yapıyor!
Yanlış okumadınız…
Minik hortumuyla plates topu yuvarlamaya bayılıyor.
*
Gününü, açık alanda, temiz hava, bol güneşte geçiriyor. Geçenlerde İzmir’e kar yağdı, İzmirliler gibi, bebiş İzmir de şaştı kaldı. Sabah uyanınca barınağından kafasını uzattı, “gel bi tanem, korkma” diye seslenen bakıcısına doğru yürümek istedi, kapıda durdu, tedirgindi, ilk kez gördüğü bembeyaz zemine basmaya çekiniyordu, sonra doğanın kanunu devreye girdi, çıktı, koştu koştu, karlarda yuvarlandı, seneler sonra kar gören İzmirliler gibi şendi.
*
Fotoğraf…
İşte o an’ın fotoğrafı.
*
Ve, bugün, birinci yaş günü partisi var İzmir’imizin… Aslına bakarsanız, 5 Şubat 2011’de dünyaya gelmişti. Ancak, geçen hafta sömestr tatiliydi, değerli öğretmenlerimiz bu hafta ders başı yapan öğrencilerine haber versin diye, bugüne ertelendi.
*
Bugün, saat 13’te, İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda, Türkiye’nin ilk bebiş fili İzmir’in, yaş günü pastası kesilecek. Konser var. Tiyatro var. Palyaço var. Yüz boyama var. Kurabiye var. Sevgili çocuklarımız, sevgili bebişimiz İzmir’le birlikte unutulmaz bir gün geçirecek.
*
Değerli Egeliler…
Uzaktakiler şanssız.
Size yakın.
Tarihimiz boyunca, ana-babasıyla yaşayan ilk bebiş filimiz o…
Alın evladınızı, gidin ona… Hem onu mutlu edin, hem de torunlarına bile anlatacağı bi hatıra hediye edin evladınıza.

Yılmaz Özdil
Hürriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)