Kürt-İslamcılığın yarattığı tip: Nihat Doğan


Nihat Doğan'ın konuşmalarını Ahmet Kekeç mi yazıyor?

Her dönem kendi tipini yaratır. AKP'nin Kürt-İslam faşizmi dönemi de kendine has, ucube bir tip yarattı.

Bu tipin temel özelliği; Atatürk'e, Cumhuriyet'e, sola ve milliyetçiliğe derin bir düşmanlık duyması; bunun yanı sıra Kürtçülüğü ve Şeriatçılığı da alabildiğine pervasız bir şekilde savunmasıdır.

Bu tip, her diktatörlük ortamında olduğu gibi diktatörün sadık bir savunucusu ve militanıdır. Hatta kraldan daha kralcı denilen tarzda bir militandır, tetikçidir.

Ama bu militanlık kararlılık ve mücadelecilik anlamında olumlu bir şey değildir asla. Ne de olsa bir diktatörü savunmak için bu değerlere hiç mi hiç gereksinim yoktur.

Bu tipin yeterince saldırgan, ağzı bozuk ve düzeysiz olması yeterlidir hatta daha da makbuldür. İticidir hatta mide bulandırıcıdır ama aynı zamanda da gülünçtür.

Son zamanlarda bu Kürt-İslamcı tipin en "üst düzey" örneğini oluşturan birisi sık sık gündeme geliyor: Nihat Doğan.

Yıllarca önce kimsenin tanımadığı bir gençken şimdi bir şekilde tanınmayı başarmış ama kimse tarafından ciddiye alınmayan, her söylediğine gülünen hatta "bu düzeysizlikleri neden gündeme taşıyorsunuz" diye onu konu yapan gazete ve televizyonlara eleştiriler gelmesine neden olan bir AKP savunucusu…

Nihat, son olarak Atatürkçü ve ulusalcı kimlikleriyle, AKP'ye karşı muhalif tavırlarıyla tanınan sanatçılar Müjdat Gezen ve Levent Kırca ile ilgili söyledikleriyle yeniden gündeme geldi. Bilenler vardır, daha önce de Fazıl Say'a bizim burada tekrarlamak istemediğimiz ağır hakaretlerle saldırmıştı.

Bu seferse Nihat; Gezen ve Kırca'yı hedef alarak şunları söylemiş:

"Altı okların sanatçısı ayı oynatıcıyla sarhoş taklidi yapanlar iyi sanatçı olarak anılıyorlar. Bunlar aynı ideolojinin savunucuları oldukları için bravo alırlar".

Doğan bu "ideolojik" eleştirisini yaptıktan sonra sözlerine Mahsun Kırmızıgül'ü överek devam etmiş. Son olarak da fikirsel derinliğini sergilemek için olsa gerek yorumlarına şunları da eklemiş:

"Bu elitist tayfa halka öcünü Nihat Doğan'dan alıyor. Tayyip Erdoğan'ın hıncını bizden alıyorlar. O zihniyet kinini bizden çıkarıyor".

Nihat Doğan'ın hedefi olan Müjdat Gezen ise gazetecilerin konuyla ilgili sorularına herhalde verilebilecek olan tek karşılığı vermiş:

"Hiç!"

Bu düzeysiz ve gülünç çıkışların karşılığının ancak koca bir "hiç" olabileceği konusunda biz de hemfikiriz Gezen'le…

Fakat olayın bir boyutu daha var. Nihat Doğan'ın incilerini okurken bunları daha önce de birilerinden duyduğumuz hissi uyanıyor bizde hep…

Acaba bu hissimizin kökeni nedir diye düşünürken, hem "fikir" içeriği olarak hem de bu "fikirlerin" ifade ediliş "düzeyi" olarak Nihat Doğan'la yarışacak hatta onu bile geride bırakacak bazı isimler geldi hemen aklımıza…

Sanırız ki siz de aynı isimleri tahmin etmişsinizdir…

Nihat'ın "entelktüel" benzerleri: Kekeç, Ardıç ve Aköz

Hadi Nihat'ı anladık diyelim. İktidara iyi görünmeye çalışan, topluma duyduğu hıncı bu şekilde dışarı vurma fırsatı bulan, kültürsüz, bilgisiz ve bir o kadar da saldırgan ve arabesk bir adamdır bu…

AKP'ye yakışan "sanatçı" da ancak böyle olabilir, bu tip bir adamdan başka bir şey de beklenemez deyip geçmek de kolaydır.

Fakat bir de aynı tarzı tutturmuş, gazete köşelerini işgal eden AKP'nin "aydınları", "entelektüelleri" var.

İlk aklımıza gelenler Ahmet Kekeç, Engin Ardıç ve Emre Aköz gibi Kürt-İslam faşizmi kalemşorları.

Sorsak bu isimlerin tümü de bize sol dersi verecek kadar özgürlüklerden yanadır. Darbe karşıtıdırlar. Kimseyi demokrat bulmayacaklardır. Bizim solculuğumuzu sorgulamaya kalkar ama kendisi gençliğinden beri Şeriatçı dergi ve gazetelerde yazmış bir şeriatçıdır. Kimsenin de aklına madem bu kadar solu savunuyordun neden solcu değil de Şeriatçı oldun demek gelmez nedense…

Kekeç, Atatürkçülükle ilgili fikrini "Benim derdim Kemalizmle" diyerek ifade edecek, "BDP Kemalist bir partidir" diyebilecek kadar pervasızlaşacak kadar Cumhuriyet ve Kemalizm düşmanıdır. Üslubu ise her zaman saldırgandır, hakaret etmekten ibarettir.

Engin Ardıç, yandaş düzeysizliğinin şampiyonudur. Nihat'ı da bir boy farkla geride bırakacaktır yarışsalar.

ABD seçimlerinde Obama'nın seçilmesiyle ilgili olarak "Adı Hüseyin olan birisi ABD'de başkan olursa çıkar Taksim meydanında anırırım" gibi cümleleri üslup olarak benimseyen ama söyledikleri çıkmayınca verdiği sözü tutmaktan kaçan da odur.

CHP milletvekili Şafak Pavey için "hem özürlü, hem CHP'li" ifadesini kullanarak her kesimden insanın tepkisini çekmeyi başarmıştır.

Atatürkçülük konusundaysa Kekeç'i bile geride bırakacak kadar kinlidir.

Atatürk için; "Atatürk 1930 yılında bir muhalefet partisine Serbest Fırka'ya (günümüz diliyle liberal parti diyebilirsiniz) bütün dünyadan kendisine yöneltilen 'diktatör' suçlamasından rahatsız olduğu için izin vermişti. Bayıldığından değil" gibi saygısız ifadeleri kullanmayı alışkanlık haline getirmiştir.

Emre Aköz ise "Türkiye Atatürk ve Anıtkabir vesayetinden kurtarılmalı", "Atatürk'ü koruma kanunu kaldırılmalı" ifadelerinin sahibidir.

O da Ardıç ve Kekeç kadar demokrattır, özgürlükçüdür!

Dikkat edilirse bu üç kalemşor ve onlar gibilerin fikir düzeyi olarak da üslup olarak da herkesin eğlencesi olan Nihat Doğan'dan bir farkları yoktur.

"Taksim meydanında anırma" sözü veren adamla 28 Şubat döneminde tavır değiştiren bazı gazeteciler için "Sizin için havlayan köpeğin konjonktür değiştiğinde size karşı havlaması onun köpekliğinden zerre bir şey götürmez. Köpek köpektir" diyen Nihat'dan nasıl bir farkı vardır?

Ya da Kekeç'in yazılarıyla, "Allah'ı faşistçe uygulamalarla bu milletin kalbinden söküp atmayı başaramayanlar…" gibi cümleleri her fırsatta sarf eden Nihat'ın üslubu arasında ne gibi bir düzey farkı vardır?

Nihat'ın şarkı sözlerini Kekeç mi yazıyor Ardıç mı?

"Yıl 1071, Selçuklu Sultanı Alparslan, Romen Diyojen'e karşı cihat ilan etmiştir. Bu cihat çağrısına, kendileri gibi müslüman olan Kürt devleti Mervaniler 10 bin atlıyla destek vermişlerdir. Bugün Kürt ve Türklerin kardeşliğini sorgulayanlara duyrulur. Kürt ve Türkler Allah'ın davası için bir araya gelmiş, Kürt ve Türklerin nikâhını Allah kıymıştır. Allah'ın yazdığını kullar silemez, Allah'ın yazdığını kullar silemez, Allah'ın yazdığını kullar silemez...

Önce Allah sonra bayrak, ırkçılığa tövbe, tövbe...

ırkçılık en büyük günahtır günah

bunu yasakladı ya Resulallah

ne onun milliyetçisi ne bunun milliyetçisi,

Allah katında makbul Muhammed ümmetçisi…

Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir

Allah'ın yazdığını bozmaya kalkışmayın

kıyamete kadardır bizim kardeşliğimiz

bizi bize bağlayan, çimentomuz dinimiz.

açılım açılım istiyoruz açılım, kapatalım karaları ak günlere açılım

ak ak ak ak ak ak ak günlere açılım…

haydi hep beraber halaya, come on everybody halaya,

halaya, halaya, halaya..."

Bu uzunca alıntı acaba nereden yapılmıştır? Kardeşlik söylemini kullanarak Kürtçülük yapan, Kürtlere olmayan bir tarih yazarak onları devlet sahibi ve Büyük Türk Alparslan'ın "müttefiki" yapan, Türk milliyetçiliği düşmanı, Şeriatçı ve ümmetçi sözler kime ait olabilir?

Kekeç'in, Ardıç'ın ya da Aköz'ün Kürt açılımını savunan yazılarından biri olabilecek bu alıntı Nihat'ın "1071" adlı parçasının sözlerinin bir kısmı.

Üç kalemşorlarla, Nihat arasında gerçekten çok güzel bir uyum var.

Fikirler aynı, üslup aynı, düzey aynı…

Şüphelenmekte haklıyız. Bu olsa olsa Kürt-İslamcı entellerimizden birinin köşe yazısından esinlenilerek yazılmış olabilir…

Aşağıdakiler de Nihat'ın referandum içerikli şarkısı "Evet!"in sözlerinin bir kısmı:

"Zulmü bırakalım millete sarılalım, mührü 'evet'e basıp, özgürlüğe koşalım

Darbeci yapılanma, kardeşi statüko, inan Allah katında bu işler fasa fiso

Söz sırası milletin, tüm dünyaya iletin özledik doğsun artık demokrasi güneşin

Düdüğü çalanlara, halkını kıranlara gelin hesap soralım darbeler yapanlara

Demokratik demokratik anayasa diyelim, cunta anayasasını gelin değiştirelim…

Referandumda 'Evet evet evet'

Menderes'in ruhu için, Özal'ımın hatrı için, demokrasi aşkı için

'Evet evet evet' Özgürlüklere 'evet', demokrasiye 'evet', milli birliğe 'evet', referandumda 'evet'…"

Bu kadar siyaset ve zekâ örneği bir eseri bizce Nihat yalnız başına vermiş olamaz. Bu şaheseri yazarken Nihat'a acaba hangi yandaş entelektüel köşe yazarı yardım etti?

Kekeç mi, Ardıç mı yoksa Aköz mü?

Biz daha çok Kekeç'ten kuşkulandık doğrusu ama takdir okurlarımızın tabii ki…

İnşallah bu şaheserlerin şairi en kısa zamanda ortaya çıkar da bizleri kendisini ismen tebrik etme şerefinden daha fazla mahrum etmez…

Gülme Ahmet… Bu sensin!

Nihat Doğan gülünç mü?

Bizce hem öyle hem değil. Sonuçta ölçütü sadece gülmek olarak koyarsak gözlerimizden yaşlar gelene kadar katıla katıla gülmemizi sağlayacak derecede işler çıkarttığını teslim etmek gerek. Fakat Türkiye'de "aydın" olarak hesaba katılan Ahmet Kekeç, Engin Ardıç, Emre Aköz ve muadillerinin de Nihat'la aynı düzeyde olduğunu bilmek bu gülme hissinin yoğunluğunu biraz azaltıyor. Onlara değil tabii ki Türkiye'ye üzülüyoruz. Ama yine de gülmeyi tercih ediyoruz. Nasreddin Hoca'dan Aziz Nesin'e kadar geleneğimiz sömürücülüğün, zorbalığın ve faşizmin böyle müstesna meyvelerine gülmek olmuştur.

Peki ya Ahmet ne yapıyor acaba?

Ahmet, sen nasıl buluyorsun Nihat'ı?

Eğleniyor musun?

Gülüyor musun sen de?

Gülme Ahmet… Bu sensin!

Sen, senin gibiler ve sizi yaratan bu Atatürk, Türklük ve Cumhuriyet düşmanı Kürt-İslam faşizmi…

Bu sizsiniz…


Kaya Ataberk
TürkSolu

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)