Nevruz: Türkiye’de Bir Gün


Nevruz bir bayramdır:
Tüm insanlığa mal olmuş, doğa ile bütünleşmiş…
İnsanlık tarihinin en eski bayramlarından biri…
Belki de bu bayramların birincisidir:
Çünkü evrenin, güneşin, dünyanın, doğanın, o muhteşem ritminden kaynaklanır!
***
Mezopotamya, Anadolu, Akdeniz ve Ege, insanlık tarihi açısından neredeyse hiçbir coğrafyaya nasip olmayan bir zenginliğe sahiptir:
Çoktanrılı mitolojiler buradan kaynaklanmış, bütün tek tanrılı dinler buradan çıkmıştır.
Klasik deyimiyle “Uygarlıkların Beşiğidir” Mezopotamya, Anadolu, Akdeniz ve Ege dörtgeni!
***
Bu coğrafya, yerleşik kültürün oluştuğu, geliştiği, serpildiği bir maddi zenginliği, denizin verdikleriyle de zenginleşen bir toprak doğurganlığını temsil eder.
İnsanlar bu zenginlik için savaşmış…
Birbirini öldürmüş…
Ama yine de aynı topraklar üzerinde, bir yandan paylaşım kavgası yaparken öte yandan birlikteki ortak yaşamı da sürdürmüştür.
***
Bu coğrafya, insanlığın inanç kimliklerini üretmiştir:
Bu kimlikler üzerinde insanları ayrıştırmış…
Bu kimlikler üzerinden savaşlara konu olmuş…
Bu kimlikler üzerinde birlikte yaşama kültürü de oluşturmuştur!
***
İşte Nevruz, insanoğlunun bu serüveninin en önemli nirengi noktalarından biri olan “gündönümü” bayramıdır…
Doğanın yeşerdiği, doğurganlığının arttığı…
İnsanların neşe ve mutluluklarının, umutlarının çiçeklendiği…
Yepyeni oluşumları haber veren bir “gündönümü!”
***
Nevruz’u en iyi yaşayacak, yaşatacak insanlar, onu üretmiş de olan, bu coğrafyanın, bu kültürün insanlarıdır…
Ama bu insanlar aynı zamanda tarihin karanlık dönemlerinden gelen ağırlıkları, yükleri de sırtlamışlardır!
Şimdi sorun ve soru şudur:
Nevruz, insanlık tarihinin karanlık dönemlerinin, ayrışmanın, bölünmenin, çatışmanın, kavganın, savaşların, kan dökmenin bir simgesi olarak mı kutlanacaktır…
Yoksa barışın, paylaşımın, birlikteliğin getirdiği sinerjinin, ortak üretimin, refahın, mutluluğun bir simgesi olarak mı?
***
Anadolu, Mezopotamya, Akdeniz ve Ege dörtgeni tarih boyunca aslında bu sorunun da beşiği olmuştur:
Paylaşım savaşları, toprak savaşları, din savaşları bu coğrafyanın yazgısını oluşturmuştur…
Ne yazık ki, insanlığın karanlık yüzü, bölgenin sınırlarını Kuzey Afrika’ya da ulaştıran GOP bağlamında, bugün de bu coğrafyanın barışını tehdit etmektedir.
Türkiye, bu coğrafyanın merkezinde yer alan bir ülke olarak bundan mutlaka çok etkilenecektir, etkilenmektedir.
Nitekim son Nevruz kutlamalarının sevinç ve mutluluk yerine çatışma ve kan getirmesi bu gerçeğin bir sonucudur.
***
İnanıyorum ki, doğadaki yeniden doğuşun simgesi olan Nevruz, Türkiye’de de bir gün:
Savaşın değil, barışın…
Çatışmanın değil, uzlaşmanın…
Terörün ve baskının değil, demokrasinin ve insan haklarının…
Ayrışmanın değil, ortak yaşamın…
Bölünmenin değil, bütünleşmenin…
Umutsuzluğun değil, umudun…
Hüznün değil, sevincin…
Simgesi olarak kutlanacaktır.
Ve o gün uzak değildir!

Emre Kongar
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)