Şu cemaatin yaptıklarına bakın hele!..


“Cümbür Cemaat”…

SEVGİLİ okuyucularım, iki gün Önce elime çok ilginç bir kitap ulaştı ve bir solukta, hiç ara vermeden okuyup bitirdim. Adına “Cemaat” denilen ve devleti ele geçiren birilerinin neler yaptığını, kimleri nasıl izlemeye aldığını, çok büyük paralar harcayarak nasıl kasetleme ve şantaj yaptığını anlatan bir kitap.

Karşıtlarını içeriden ve dışarıdan izliyorlar, evlere ve işyerlerine gizlice girip kasetliyorlar ve sizi susturmak için bunları size karşı kullanıyorlar!

Bu kitap bir roman, ya da hikâye değil. Bunu yazan, o olayların içinde bulunan ve yaşadıklarını birebir anlatan İlhamı Yangın.

“Cümbür CEMAAT” (Bilgi Yayınevi)

Kitap, cemaatin yurtdışından büyük paralar karşılığı getirdiği iki uzman kişinin öyküsü ile başlıyor. Fikret ve Hüseyin, İlhami Yangın bu iki kişinin gerçek isimlerini açıklamıyor ama kitapta kendi ismini ve yaşadıklarını, aralarında geçen konuşmaları, sonrasında duyduğu pişmanlığı açıkça anlatıyor.

Bu iki kişiye büyük paralar veriliyor. Çankaya’da iki ayrı daire kiralanıyor. Ayrıca, durumlar belli olmasın diye düzmece bir firma kurduruluyor.

Amaç cemaat karşıtlarını yıpratacak faaliyetlerde bulunmak. Bunun çeşitli yolları var.

Birincisi, kasetleme yapmak ve elde edilecek çekimleri daha sonra şantaj malzemesi olarak kullanmak.

İkincisi, banka hesaplarına girip bunları kamuoyuna açıklamak…

İzlenen kişiler arasında Koç ailesi, Tuncay Özkan, Uğur Dündar, Aydın Doğan, Emin Çölaşan ve başkaları var.


* * *

İzleme ve kasetleme için öncelikle iyi bir ekip kurmak gerekiyor. Çoğu istihbarat elemanlarından oluşan ekip kuruluyor. Ancak bunlara eğitim verilmesi gerek. Bu amaçla Ankara yakınlarında dört evden oluşan, gözlerden uzak bir çiftlik kiralanıyor. Kasetleme eğitimi burada veriliyor. Bu amaçla yurtdışından en son teknoloji ürünü olan araç gereçler gizlice getirtiliyor.

Böylece bazı karşıt görüşlü siyasetçiler, gazeteciler, bürokratlar, işadamları izlemeye alınıyor.

İzleme ve kasetleme ekibinden bazıları kamu görevlisi! Onların eğitim süresince rapor veya izin almaları konusu gündeme geliyor. İlhami Yangın anlatıyor:

“Ekipteki elemanların tamamı istihbaratçılardan seçildiği için, teorik anlatımlar uzun sürmedi… Ev boş olduğunda cihazlar kuruluyor. Sonra öteki ekip devreye girip cihazlara kayıt yansıyıp yansımadığını kontrol ediyor.” Bir gün ekibe cemaatten emir geliyor: “Bizim evlere ve işyerlerine de dalacaksınız. Bizimkileri de kasete alacaksınız.”

İlhami Yangın şaşırıyor ve bunun nedeni şöyle açıklanıyor:


“Düşünsene, yarın cemaatten biri sesini yükseltmeye kalkarsa, önüne kaseti konulacak. Erkekse hizaya gelmesin. İş devam edince, bu herkes için geçerli olacak…”

***

Cemaat in kasetçi ekibi bir sürü yanlış ve karanlık işe bulaşıyor. Bunlardan biri de bugün bir muhalefet partisinden milletvekili olan değerli bir insan. Onun bir hanımla olan ilişkisini haber ediyorlar… Ve izlemeye başlıyorlar.

Kitapta açıklanmadığı için, bildiğim bu ismi burada ben de vermiyorum

Bir başkası, benim 2005 yılındaki banka hesaplarım. Cemaat benim ve başkalarının banka hesaplarına dalıyor. Ellerinde bulunan -şimdi kapatılmış olan- bir dergide “Çölaşan’ın banka hesaplarını açıklıyoruz” diye yayın başlıyor. (Sonra bu haberi yazanı mahkemeye verdim, haberin yalan ve düzmece olduğu belgelendi ve Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan muhabir 10 ay hapis ve ayrıca para cezası aldı.)


Bu sırada İlhami Yangın o derginin sorumlu müdürü Derginin iki ortağından biri Fethullah’ın Zaman, öteki ise Türkiye gazetesinde muhabir. Bu tür şantaj haberleri cemaat tarafından o iki görevliye veriliyor, onlar da tetikçi dergide yayınlanmasını sağlıyor. O muhabirlerin isimlerini de burada vermiyorum.

İlhami Yangın’ın kitapta anlattığına göre bu iki yandaş ve cemaatçi muhabir daha sonra Ulaştırma Bakanlığına alınıyor. Ayrıca TRT ödüllendirmek için onlara programlar yaptırıyor ve çok büyük paralar ödüyor.

Yangın. “Cümbür Cemaat” isimli kitabında daha sonra şöyle diyor:

“Gerçekten de şaşırmıştım. Cemaat denilen yapı bize bunu da yaptırmış, Çölaşan’ın banka hesaplarıyla ilgili tahrif edilmiş belgeler yayınlatmıştı!”

Şu olanları, cemaatin şu marifetlerini görüyor musunuz?



Kasetleme ekibi acaba daha sonra neler yaptı, hangi işlere imza attı?! izledikleri öteki kişiler için neler yaptılar?


***


İlhamı Yangın, tanık olduğu bu iğrenç olaylar sonrasında karar verir ve arkadaşlarına şöyle der:

“Başım belaya bile girecek olsa, ben bu olayları günün birinde yazacağım. Bu olayları kapatmayacağım. Her ne pahasına olursa olsun yazacağım.”

İşin başındaki arkadaşı Fikret, kendisine itiraf eder.

“Çölaşan hadisesi de dâhil, hepsi cemaatin İşi”

İşin en önemli elemanlarından Fikret ve Hüseyin de artık canlarından bezmiştir. Bu işin çıkar yol olmadığını anlamışlar, korkmuşlar ve yurtdışına gitmeye karar vermişlerdir.

O aşamada Fikret, bu olayları bir gün yazmaya karar vermiş olan İlhami Yangın a söz verir:

“Benim dönüşümü bekle. Sana söz veriyorum, her şeyi anlatacağım…”

Ve dört yıl sonra geri dönüp bütün bildiklerini anlatır:

“Cemaat her yere çökmüş durumda. Tamamıyla her yeri ele geçirmişler. Cemaatten olmayan birinin herhangi bir yerde durması mümkün değil. Hemen ayağını kaydırıyorlar. Müdürüne düşman olan cemaatten oluyor, yükselmek isteyen cemaatten oluyor… Adamı izliyorlar. Bakıyorlar ki otele gidiyor. Bu kez kasetleme ekibini devreye sokuyorlar. Cihazı yerleştirmeyi beceremeyince, bu defa polise haber verip adamı otelde bastırıyorlar. Rezalet çıkmasını sağlıyorlar, bunu da haber yaptırıyorlar…”


***


Cümbür Cemaat, son yıllarda okuduğum en ilginç, en çarpıcı kitaplardan biri. Arkasına AKP iktidarının gücünü almayı başaran ve adına “Cemaat” denilen bu yapı Türkiye’de inanılmaz işler başarıyor.

Şimdi çok merak ediyorum, acaba Baykal kasetini kim tezgahladı?!

Yangın, Baykal kasetinin “Cemaat işi olduğunu” söylüyor.

Acaba son seçimden hemen önce bazı MHP milletvekili ve adaylarına kurulan kaset tezgahı kimin, kimlerin elinden çıktı?

Bugün Meclis’te bir muhalefet partisi milletvekili olan o değerli insanı. Ankara Bahçelievler’de kim izleyip kasetlemişti?

Bir hilkat garibesi yapı düşünün ki lideri Türkiye’de değildir!

Bir yapı düşünün ki, Türkiye’de kasetleme ekipleri kurmuş, onların eğitilmesi için Ankara yakınlarında çiftlik evleri kiralamış, sonra adamlarını herkesin üzerine salmıştır.

Aydın Doğan, Uğur Dündar, Koç ailesi, Tuncay Özkan, Emin Çölaşan ve daha niceleri!..



***

İlhami Yangın bu kitabı yazmakla olağanüstü bir iş yapmış. Sanırım o gizlilik ve hücre sistemi içerisinde Yangın, dönen dümenlerin ve sergilenen çirkefin belki binde birini ancak bilmektedir

O kadarı bile yetmiş. Bakınız, olayları birebir yaşayan Yangın kitabında ne diyor:

“İslamiyet’le uzaktan yakından ilgisi olmadığı halde ‘Cemaat’ adını kullanan bir canavar ülkemizin kalbine, beynine çöreklenmiş. En yetişmiş insanlarımızı bile bir değirmen gibi ezerek un haline getiriyor, bütün kadroları ele geçiriyor. Önemli mevkilerde görev yapanlar, herkes (hâkimler, savcılar dâhil) dinleniyor, izleniyor ve kasetleniyor. Tüm bunlar da vatandaşın vergileriyle yapılıyor.”

İlhami Yangın’a “Ellerine sağlık” diyorum

Bu kitabı mutlaka okumalısınız. Cemaat’e gönül verenler de okuyup rezilliği, dönen dümenleri, yapılan bu insanlık ve Müslümanlık dışı isleri artık görmeli, dilinden Allah sözcüğünü düşürmeyen bu çıkarcıların sahtekârlığını biraz olsun anlamaya çalışmalı.

Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

1Yorumlar
  1. Yuhhh artık,Deniz Baykal uçkuruna bile Cemaati karıştırdınya helal olsun

    YanıtlaSil
Yorum Gönder