1 Mayıs 1977 olayları skandallarını duruşma savcısı açıklıyor


Tarihe “kanlı 1 mayıs 1977 olayları” olarak geçti. 35 vatandaşımız hayatını kaybetti. Yaralıların sayısı ise tam olarak bilinmese bile 170’in üzerinde olduğu belirtiliyor. 1 Mayıs 1977 olaylarını bugün, olayın duruşma Savcısından dinleyeceğiz.

1 Mayıs 1977 olaylarını o dönemde Başsavcılık bünyesindeki Toplum Suçları Bürosu soruşturuyordu. Bu büronun başında C.Savcısı Muhittin Cenkdağ bulunuyordu. O dönemde Anayasa Mahkemesi tarafından Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) Yasası iptal edilmişti. Bu mahkemeler yerine, her il’de ağır cezalık suçlarda 2 numaralı ağır ceza, daha az cezayı gerektiren suçlarda ise 2 numaralı asliye ceza mahkemesi bu tür suçlara bakmakla görevlendirmişti. DGM’lerde bulunan dosyalar ile DGM’nin görev alanına giren dosyalar C.Savcısı Çetin Yetkin’in duruşma savcısı olarak görevli olduğu İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geldi.

Sadece 1 Mayıs dosyasına bakıyordu
İstanbul C. Başsavcısı Osman Ateşoğlu, mahkemenin iş yükü nedeniyle görülmekte olan diğer davalara geçici olarak bir başka C.Savcısını görevlendirdi, Çetin Yetkin’i de başka işe sadece 1 Mayıs dosyası üzerinde çalışmakla görevlendirdi.

Prof. Dr. Çetin Yetkin, “O dosyada can alıcı ve göz ardı edilen çok önemli noktalar vardı. İfadelerin her biri ayrı yerlerdeydi. Yetkin, “İşte onlardan bazıları” dedi ve SÖZCÜ’ye şöyle şunları anlattı:

İddianame 29 günde hazırlanmıştı
“ Ele geçirilen 10 civarında tabanca vardı. Öldürülen kişilerin bu tabancadan çıkan mermilerle öldürülüp öldürülmediğini ortaya koyacak balistik kontrolleri bile yapılmamıştı. Ekspertiz raporu alınmamış, yaralıların raporu yazılmamış, ölenlerin ölüm raporları da dosyada yoktu.

Tüm suç kanıtlarının değerlendirilmesi, iddianamenin yazılması 29 günde tamamlanmış. Açıkçası,. Toplum Suçları Bürosu olayı tam olarak soruşturmadan iddianameyi hazırlamıştı. 170’in üzerinde yaralı vardı. Bunlardan ölen var mı, sakat kalan var mı bunları da bilmiyorduk. Dosyada bununla ilgili hiçbir bilgi yoktu.

Amir, ‘panzeri halkın üstüne sür’
İddianamede inanılması güç ifadeler vardı. Örneği, ‘Mahkemeye sevk edilen sanıklar, olayın esas failleri değil, ikinci derecede failleridir. Bu insanlık düşmanı caniler, yüce adalete er geç hesap verecektir” deniliyor. Açıkçası iddianamede gerçek sanıkların olmadığı belirtiliyor ve olay tarihe havale ediliyordu.
İddianamede ‘Emniyet müdürünün, valinin görevlerinde ağır kusuru vardır’ deniliyor. Ancak bunlar için de ne dava açılmış, ne de takipsizlik kararı verilmişti… Örneğin panzer şoförü ile ile ‘amirim’ dediği kişi arasındaki telsiz konuşmaları dosyada. Amiri, ‘panzeri halkın üzerine sür’ diyor. Şoför, ‘halkın üzerine sürersem vatandaş ölür’ karşılığını veriyor. Amir, emrini tekrarlıyor, ‘sür’ diyor. Bunlar, dosyada olduğu halde o kişiler hakkında hiçbir işlem yapılmamış. Orada panzerin altında kalıp ölenler var, yaralananlar var…

Tam bir tertipti ben de alındım
1 Mayıs olayı tam bir tertiptir. Kimin ne delili topladığını, tertibi düzenleyenlerin kontrol etme imkanları yoktu. Çünkü deliller farklı karakollar tarafından toplanmıştı. Ben bunları tek tek fişledim.
Duruşmada sanıkların sorgusu yapılırken mahkeme başkanı duruşma savcısı olarak benim görüşümü sordu. Ben de onun üzerine ‘yapılmamış olan soruşturmayı yaptırabilmek’ için taleplerimi ilettim. Fotoğraflardaki bazı kişilerin kimliklerinin belirlenmesi, mermilerin balistik muayeneleri, vali ve emniyet müdürü hakkında işlem yapılmasını istedim. Taleplerim mahkeme kararı olarak zapta geçti.

Sonraki celseden iki gün önce mübaşir bana bir zarf verdi. Açtığımda ‘duruşmadan alındınız’ yazıyordu. Yani, bana ikinci celseye çıkma şansı verilmedi. O dönem, mahkemenin hiçbir yazısına Emniyet cevap vermedi.

Bombalar, adli emanetten çalındı
Kazancı yokuşunun başında bir torba içinde patlayıcı madde bulunmuştu. Bunlar adli emanete kaydolmuştu. Emanet makbuzu da dosyadaydı. Burada yorumum şu: O bombaları taşıyan kişi ya panik sırasında öldü ya da yaralandı ve yapmak istediğini bu yüzden beceremedi.

Komando j. Üsteğmen, yanındaki astsubay ve onbaşının alınmış ifadeleri ifadeleri var. Sular İdaresi üzerinden ateş edildiğini görünce, oraya hareket ettiklerini, ancak yukarıdan patlayıcı madde atıldığı için çarpışarak girdiklerini, o kişileri ellerindeki silahlarla yakaladıklarını ve Emniyet Siyasi Şubeye teslim ettiklerini belirtiyorlar. Ancak, bunlar hiç ortaya çıkmadı.

Halkın içinde sağa- sola ateş ettiği görüntüleri olan bir kişi var. Bunun üzerinde hniç durulmadı ve soruşturulmadan kapatıldı. Otele müşteri alınmayacak denilmiş. Ancak o gün Amerikalılar ateş edildiği belirtilen kata yerleştirilmiş ve olaylardan sonra ülkemizden ayrılmış.
Sonra mı ne oldu? Dosya Sıkıyönetime geçti. Kapandı gitti…

Saygı Öztürk
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)