Başkanlık Zaten Var


Geçen hafta yoktum.. Sadece dükkânı değil, antenleri de kapadım..
Saat farkı da yardım etti, Türkiye’de ne olup bittiğiyle ilgilenmedim..
Ne telefon açtım..
Ne haberlere baktım..
Neler olup bittiğini merak etmedim değil.. Kendi kendime bir oyun oynadım.. Nasıl bir gündemle karşılaşacağımı tahmin etmeye çalıştım..
Futbolun, Fenerbahçe- Galatasaray finalinin başat konu olacağını biliyordum da yanına ne takılacaktı onu merak ettim..
Bu 70 yıl önce kapatılan cami meselesi de olabilirdi..
Herhangi bir soruşturmanın 15. dalgası da..
Faciayla noktalanan iş kazası da..
Bilmek zordu.. Zaten bizde gündem öyle hızlı değişiyor ki; bugün tartıştığımızı yarın unutuyoruz..
Ne yarını, bazen beş altı saat içinde bile gündem değişiyor..
En iyisi eve dönene kadar beklemekti.. Öyle de yaptım, eve girdim, gazetelere şöyle bir göz attım.. Malum mesele sonunda konuşulmaya, tartışılmaya başlanmış..
Ne mi o?
Başkanlık sistemi..
* * *
Tartışmanın başlaması iyi de olmuş..
İktidarın adamları bu meseleyi konuşmaktan ısrarla kaçıyordu.. Ajandalarında böyle bir madde yokmuş gibi davranıyorlardı..
Ama hepimiz biliyorduk ki; yeni anayasa yapılmasının en önemli nedeni bu..
Parlamenter sistemi tukaka ilan edip..
Başkanlık olmasa bile, yarı başkanlığa geçmek..
Cumhurbaşkanının seçimle, başbakanın atamayla gelmesini sağlamak..
Veya başbakanlık makamını tamamen kaldırmak..
Zaten Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, uzun süredir niyetlerinin bu olduğunu söylüyor..
* * *
Bu meselenin eninde sonunda gündemin ilk sırasına fırlayacağı, iktidarda olanların, iktidara yakın duranların dilinden düşmeyeceği belliydi..
Belliydi de startı kimin vereceği belli değildi..
Danıştay Başkanı vermiş!..
Devlet erkânı karşısındayken fırsatı kaçırmamış.. Metin dışına çıkarak Başbakan’ın gözlerinin içine baka baka başkanlık sisteminin faziletlerinden söz etmiş..
Bize de lazım demiş!..
* * *
İşin gerçeğini konuşursak, Türkiye’de zaten fiilen başkanlık sistemi var.. Başbakan’a sorulmadan adım atılmıyor..
Kimse inisiyatif almak istemiyor.. Herkes bi üstündekine bakıyor.. Hal böyle olunca da ortaya fiili başkanlık sistemi çıkıyor..
* * *
(Cumartesi gecesi yaşananlara bakın.. İstanbul Valisi ‘güvenliği sağlayamayız, sizi koruyamam’ dedi ve Galatasaray’a statta kupa verilmesine izin vermedi.. Başbakan telefon açınca fikir değiştirdi; güvenliği sağlayıverdi..
Dikkat!..
Galatasaray yöneticisi doğrudan Başbakan’la temas kurdu..
Normal şartlarda Spor Bakanı’nı, İçişleri Bakanı’nı araması gerekirdi..
Kimsenin aklına gelmedi..
Fiili duruma çarpıcı örnekti)
* * *
Hal böyle diye başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçmeli miyiz?
Başkanlık zor.. Astarı yüzünden pahalı olur..
Yarı başkanlık daha kolay.. Tüm yapıyla değil üst yapıyla oynamak kâfi!..
Fransa gibi..
Rusya gibi..
Kâfi de kırk kere düşünmeliyiz..
Parlamenter sistemden vazgeçmenin bedeli ağır olabilir..
Yine de dibine kadar konuşalım, tartışalım..

Sorsalar ne cevap verirdim

Yurtdışına resmi bir toplantıya gitseydim.. Oradaki gazetecilerle, yazarlarla çizerlerle bir araya gelseydim yanmıştım..
Niye mi?
Poşu davasını soracaklardı..
Ne cevap verirdim ki..
Hani şu poşu ile dolaşırken gözaltına alınan, 25 ay tutuklu kalan, 11 yıl hapse mahkzm olan Galatasaraylı var ya..
O..
Gel de yabancılara anlat anlatabilirsen..
Ne suç işlediği belli değil.. Kağıthane’de bir markete molotof attığı söyleniyor..
Atmış mı?
Soru işareti..
Kanıt yok.. Polisler delil bulamadı, gizli tanık molotof atan buydu diyemedi, iddia makamı iddiasından vazgeçti..
Hâkimler geçmedi..
Bu durumu gel de izah et..
* * *
Bundan sonra ne olur derseniz?.
Büyük bir ihtimalle Yargıtay’dan döner, bir daha yargılanır, yeniden Yargıtay’a gider, belki yeniden döner bir daha yargılanır..
Sonra günün birinde verilen ceza, tutuklu kaldığı süreye denk getirilir..
Pate durumu olur.. Dosya kapatılır..
Bu durumu da yabancılara izah etmek zor..
* * *
İyi ki ortalıklarda dolaşmamışım.. Bi soran olsaydı!!

Fener’in ülkeye katkısı büyük

Şike soruşturması başladı, gözaltılar, tutuklamalar..
Başrolde Fenerbahçeliler vardı.. Fenerbahçe Başkanı, yöneticileri..
İddianame çıktı; kuvvetli değil..
Bir anda yargı sorgulanır hale geldi.. Haksız tutuklamalar, delilsiz iddianameler, hoyrat tutumlar, keyfi gözüken uygulamalar..
Sadece şike davası değil.. Bütün büyük davalar konuşulmaya başlandı.. Ayrıntıyla uğraşmayın büyük manzarayı ıskalamayın diyenler.. Ayrıntılarda insan olduğunu, yaşam olduğunu, yaşamların karardığını gördüler..
Anladılar..
Fenerbahçe sayesinde oldu..
* * *
Cumartesi gecesi polis ortalığı biber gazına boğunca, bunun ne kadar tehlikeli olduğu konuşulmaya başlandı..
İnsan haklarına aykırı olduğu.. Biber gazına maruz kalanın ölebileceği.. Ölmese bile ölümü görmüş kadar olduğu..
Oysa polisin her eylemde ilk başvurduğu yöntem buydu..
Biber gazı taarruzu!..
Yanlıştı ama konuşulmuyordu, konuşulmaya başlandı..
Bu da Fenerbahçe sayesinde oldu..


Mehmet Tezkan
Milliyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)