Müyesser Ana


Müyesser Uğur Yıldız, piyasada “delikanlı” geçinen çok sayıda kabadayıyı gömlek cebinden çıkaracak kadar yürekli ve Erdoğan’ın “Bakanlar Kurulum” dediği kurulum’una ders verecek kadar birikimli ve zeki bir gazeteci anadır.
Duvarları bile halı kaplı, özel aşçılı, özel mutfaklı, özel korumalı olarak hapiste “sadece 4 ay” yatıp, bu sürede 30 bin ziyaretçi kabul ettiğini utanmadan açıklayan ve hapiste geçen tatil süresini öne sürüp, “mağdur” rolü oynayan ve bundan siyasi rant elde eden, çakma delikanlılar “Müyesser Ana”nın tırnağı olamazlar.
“Halkı din-dil-ırk-mezhep farklılığı” yaratarak bölmeye çalışmaktan mahkum olan fakat bu suçunu gizlemek için “bir şiir okudum, mahkum oldum” kurnazlığına sığınan ve hapiste olduğu sürece ağzını açmaktan korkanlar gibi değildir Müyesser Ana.
Vatanını-Türklüğü- Ulus Devleti-Cumhuriyeti-Milletini her hal ve şart altında korumak için çalışır, fikir üretir ve paylaşır.
“Müyesser Ana”, Başbakan Erdoğan’a iki soru sormuş, cevap bekliyor.
Ola ki onun yazısını Başbakan Erdoğan’a okutmazlar, ben de Müyesser Ana’ya vekaleten onun sorularını tekrarlamak istedim;

1)Kürtçe Ezana Ne Dersiniz?.
AKP’nin koalisyon ortağı Cemaat’in politika üretim merkezi Abant Platform’unun Mart ayındaki toplantısında “Kürtçe Eğitime” başlanma kararı alındı. Toplantıyı düzenleyen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının o günkü başkanı Cemal Uşşak şunları söyledi;
“Türkçe gibi, Kürtçe-Ermenice-Rumca da Allahın ayetleridir. Allahın ayetlerini korumada bir dindar için sınır söz konusu olabilir mi? Allah her dilden kendisine dua edilmesi için bütün dilleri yaratmıştır. Eğer biz de Allah’a iman ediyorsak onun ayet olarak ifade ettiği farklı dillere de saygı duymalı ve onların yaşaması için her türlü zemini sağlamalıyız…”
Bundan tam bir hafta sonra Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez şöyle konuştu;
“Artık tartışılmayacak kadar ileri bir noktada olunması gerekiyor. Her dil Allah’ın bir ayeti. Benim dilim ne kadar muhteremse kardeşimin dili de o kadar muhteremdir. Yasaların bana verdiği görev, din konusunda toplumu aydınlatmak. Allahın verdiği görev ne? O insanlara din-i Mübin-i, İslam’ı tebliğ etmek. O insanlar benim dilimi anlamıyorlarsa ben o görevi nasıl yerine getireceğim? Dolayısıyla onların anlayabileceği bir dil ve üslup ile anlatmak zorundayım zaten…”
“Müyesser Ana” soruyor; “Ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkan Erdoğan ve İslamcıların en büyük sermayesi, Ezanın Arapça okunması idi. Ezanın Türkçe okunmasına şiddetle karşı çıkan Erdoğan, Ezanın Kürtçe okunmasına ne diyecek? Yoksa Kürtçe dil de, Türkçe dil değil mi?..”

2)Graham Fuller, Başbakan Erdoğan’ın Belediye Başkanlığından beri dostudur. İleri bir tarihte bu CIA’cının, Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatında ne kadar önemli rol oynadığı ortaya konacaktır.
CIA’cı Fuller; “Kuzey Irak’ta kurulacak bağımsız Kürt devleti Türkiye’ye entegre olacak. Bu entegrasyonun başkenti de Diyarbakır olacak…”
Erbil’i-Musul’u-Kerkük’ü alacağız diye rüyaya yatarken, Diyarbakır’ı ve Güneydoğuyu Barzani’ye hediye edecek bu tuzak için “Müyesser Ana” Başbakan Erdoğan’a soruyor;
“Sayın Başbakan, CIA’cı Fuller bu önerisinden size bahsedip, onayınızı aldı mı”
“Müyesser Ana”nın soruları bunlar. Başbakan Erdoğan’ın kaçacak yeri yok. Bu sorulara mutlaka cevap vermesi gerek. Tam da yeni anayasanın yazımına başlanacağı şu günlerde, bu soruların cevapları Türk Milletinin huzurunda açıklanmalıdır.

İzninizle Başbakan Erdoğan’a bir soru da ben sorayım;
“Sayın Başbakan, gözdeniz ve has adamınız Ahmet Altan’ın sizinle ilgili son yazısını okudunuz mu?
Adam sizi yerden yere vurmuş. Neler oluyor, başkalarının size “parmak sallayıp” hımmm demesine tahammül edemeyen siz, neden konuşmuyorsunuz ?..
Benden uyarması, karizma çizilmek üzere, aman dikkat civanım, delikanlım…

Rifat Serdaroğlu
Yurt

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)