Artık her gün şehit cenazesi kalkıyor!



SEVGİLİ okuyucularım, geçtiğimiz cumartesi günü Tayyip ’in Diyarbakır gezisini ekranlardan izlediniz mi, bilmiyorum. Eğer izlemediyseniz, çok muhteşem görüntüler kaçırdınız demektir.

Tayyip için birileri Diyarbakır’da seferber olmuştu. İl dışından çok sayıda zırhlı polis aracı ve yüzlerce polis getirildi. Yarım günlük gezide yaklaşık beş bin polis koruma görevi aldı.

Damların tepelerine keskin nişancılar yerleştirildi.

Tayyip’in başına bir iş gelmesin diye iki ayrı resmi konvoy düzenlendi.

Biri boştu, ötekinde Tayyip vardı. Her ikisinde de zırhlı otobüsler, çok sayıda zırhlı Mercedes ve Audi’ler, sinyal kesici araçlar ve daha niceleri vardı!

Diyarbakır’da bütün trafik kesildi. Yollar bomboştu.

Tayyip trafiğe ve yayalara kapatılan yollarda daha sonra Mercedes makam arabasını sürdü!

Caddeler AKP milletvekilleri tarafından dört bir yana asılan Kürtçe pankartlarla doluydu.

Tayyip, ülkesinin bir kentine giden bir başbakan değil, bunca koruma altında, Türkiye Cumhuriyeti tarafından işgal edilen yabancı bir ülkeye adeta zorla girebilen bir işgal ordusunun komutanı gibiydi.

Evet, ancak bir işgal ordusunun komutanı, herhangi bir kente böylesine yoğun önlemlerle girebilirdi.

Onun gelişi ve iki ayrı görkemli konvoyu için devletin ve milletin paraları şakır şakır, hiç acımadan harcanmıştı. İzlerken üzüldüm.

Ancak son birkaç gün içerisinde beni derece sevindiren ve mutlu eden olaylar yaşandı.

Diyarbakır gezisi öncesinde beyefendi İstanbul’da camide namazdan çıkarken bir Arap turist kendisine uzaktan seslendi:

“Esselamünaleyküm!”

Arap tam da onun dilinden konuşmuştu! Tayyip ona yine uzaktan seslendi:

“I love you.”

İngilizcesini ilerlettiğini, yeni cümleler öğrendiğini böylece anlamış olduk!

Bunu kanıtlayan bir olay daha ertesi gün Diyarbakır’da yaşandı. Kürsüye çıkıp nutuk atarken kürtaj yapan doktorlara ve hastanelere yükleniyordu:

“Dertleri nedir biliyor musunuz? Money, Money…” (Para para!)

I love you sonrasında ‘ money’ yi de öğrenmiş olduğuna ben kendi adıma çok sevindim! Biliyorsunuz, İngilizce bildiğini sadece bize değil bütün dünyaya, birkaç yıl önce Davos’ta İsrail cumhurbaşkanına posta koyarken da göstermişti:

“Van minıt, van minıt!..”

Demek ki arkadaşın İngilizcesi adım adım ilerliyor! Yavaş gidiyor ama sağlam gidiyor!

Dün onu yakından tanıyan birine sordum. Yanıt ilginçti:

“Ama sayın başbakanımıza haksızlık yaşandı etmeyin. ‘Yes’ ve ‘No’ demeyi de biliyor! Hatta Obama ile görüşürken ‘Yes’ dedi, tercüman bile şaşırdı!..”


Ve şehitler

AKP hükümeti 2002 yılında iktidarı devraldığında terör neredeyse bitmiş, şehit sayısı yok denecek kadar azalmıştı.

Bunlar çok akıllı (!) ya, sonrasında mucizeler yaratacak bir planı uygulamaya soktular:

“Biz terörü tamamen sıfırlamak için İmralı’da yatan katille pazarlık masasına oturalım, onu örgütüne emir vermesi için ikna edelim. Terör böylece biter, biz de çok büyük puan kazanmış oluruz!..”

Apo ile pazarlık etmeye başladılar. İmralı adasına birbiri ardına resmi pazarlık heyetleri gidip gelmeye başladı. Hatta pazarlık o boyuta vardı ki, Apo’nun cezaevindeki yemekleri düzeltildi. Adana kebap, şiş kebap falan verilmeye başlandı.

Canı sıkılmasın diye yanına özel arkadaşlar getirildi.

Sonra sıra örgütün katilleriyle devlet görevlilerinin yurtdışında buluşmasına geldi. Örneğin bugün MİT Müsteşarı olan Hakan Fidan toplantı masasında katillere hitaben şöyle dedi:

“Buraya sizlerle görüşmeye sayın başbakanımız adına ve onun tarafından gönderilerek gelmiş bulunuyoruz!..”

Sen terör örgütünü adam yerine koyup pazarlık masalarına oturursan, sonu işte böyle hüsran olur. Oslo’daki gizli toplantının kasetleri günün birinde terör örgütü tarafından açıklanınca, bizimkiler inkâr etmeye bile yeltenemedi!

Her gün şehit cenazeleri kaldırıyoruz. Askerimiz polisimiz şehit düşüyor… Ve her şehit haberi sonrasında aynı nakarat tekrarlanıyor:

“Teröristlerin yakalanması için geniş çaplı ve hava destekli operasyonlar başlatılmıştır!”

Sonra birbirlerine başsağlığı mesajları gönderiyorlar. (O göstermelik mesajları da kendileri değil, özel kalem görevlileri yazıyor!)

Cenaze törenlerine bazen üst düzey yetkililer katılıyor, bazen de gariban şehidimiz yöre halkı tarafından toprağa veriliyor.

Dünkü bilanço yine iki şehit!.. Ve biri, Lice Jandarma ilçe komutanı bir kurmay binbaşı.

Türkiye bazı gerçekleri bilmiyor. Bazı gerçekler milletimizden saklanıyor, haber konusu bile olmuyor.

Güneydoğu’da çeşitli il ve ilçelere bakın!..

Pek çok kamu kuruluşunda asılı Türk Bayrağı görmeyeceksiniz!

Bayrağını asamadığın yer senin olur mu?

Oralarda asker ve polisler -eğer görevde değillerse- sokağa üniforma ile çıkamıyorlar.

İşten eve, evden işe. Çarşı izni yok. Lojman verilmeyen asker ve polislerimiz çarşıya çıkamıyor. Çıkarlarsa, cinayete kurban gitmemek için topluca çıkmak zorunda kalıyorlar. Korkuyorlar. Korkmakta haklılar. Asker ve polis, çok zorunlu olmadıkça silahını kullanamıyor. Kullananın başına neler geldiğini onlar hepimizden daha iyi biliyor.

Devletin bir bölümünde, söz konusu iktidar mensupları ise büyük bir şatafat, sonsuz lüks harcamalar ve aklınıza gelen her şey.

Tayyip’in gezilerindeki sonsuz harcamalar… Ve son Diyarbakır gezisindeki çifte konvoylar…

Oysa Güneydoğu’da her an terörün gölgesinde yaşayan binlerce güvenlik görevlisinin bir korumalı lojmanı bile yok. Kiralık evlerde oturuyorlar. Kimlikleri ve adresleri, anında terör örgütünün eline ulaşıyor.

Bazıları evine gelip giderken, alışveriş yaparken sokak ortasında şehit ediliyor.

Medyanın büyük bir bölümü bu konulara duyarsızlaştı. Yandaş medya, hükümeti yıpratacak bu gibi haberleri özellikle gizliyor, önemsiz ve sıradan haberler olarak veriyor.

Tayyip beş bin polis eşliğinde Diyarbakır seferi düzenlerken, bu gibi gezilerine her seferinde sonsuz paralar harcanırken, Türkiye her gün şehit cenazeleri kaldırıyor. Ne diyeyim, kaderimiz böyle imiş!



Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

1Yorumlar
  1. Artik sehit edilecekler önceden belirleniyor,bunun baska aciklamasi yok ! Sebep biran evvel ilk etepta özerkligi vermek ,bunun icinde halki biktirmak.Bak alisti millet sehit cenazelerine.Varmi eskisi gibi tepki ?Yok. Abi kizmada birseyimiz yok,amerika basimizi koltugunun altina almis,kafasina göre durmadan patakliyor.Koca ordumuz var ,yaptigimiz bir pirpir teyyare bile yok motoru bize ait olan.Onun icin gecmis olsun.Ordu karsi gelmedikten sonra. Saygilar

    YanıtlaSil
Yorum Gönder