Efradını cami, ağyarını mâni


Bir ülke tasavvur edin, bir Başbakan düşünün; her konuşmasında her kesimin protestolarına, eylemlerine sebep olacak şeyler söyler ve tartışılacak “çılgın projeler” ortaya atar!
Başbakan Erdoğan herhalde Dale Carnegie’nin, otuzlu yıllarda yayınlanan “Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı” kitabını okumuş, ama galiba tersinden. Meşhur olmak uğruna çok şey kaybediyor. Dost kazanacağı yerde, çoğu insanları ters etkiliyor. Ve sonunda ülke kaybediyor.
Oysa Başbakan’ın Cumhurbaşkanı gibi asli görevleri, “partiler üstü” hakemlik etmek, tartışmalara ve kavgalara engel olmak, toplumu yatıştırmak olmalıdır. Erdoğan böyle mi? Her konuşması ve “projesi” yeni bir tartışmanın işaret fişeği!.. Ülkenin şu haline, manzarasına bakın. Her gün, her gece adeta savaş alanı. Bu alanda ve ortamda Erdoğan, muhalefete ağır sözler söyler, hakaretler eder, medyaya da “tasma”yı yakıştırırken hangi konuda -Anayasa konusunda, Kürt sorunu konusunda- “toplumsal mutabakat” mümkün olabilir?
Bir gün önce muhatabına etmedik hakareti bırakmayacaksın, ertesi gün onunla karşılıklı masaya oturacak ve güya uygarca konuşacaksın!
Ülkenin uygar tartışma seviyesini Erdoğan belirliyor! Konumunun gereği soğukkanlı olması gerekirken “tansiyonu” boyuna yükseltiyor.

***

Erdoğan’ın son çılgın projesi Çamlıca Tepesi’ne, TV antenlerinin bulunduğu yere 15 bin metrekarelik alana bir cami yaptırmak. Caminin proje çalışmaları son safhalarına gelmiş, 2 ayda dozerler çalışmaya başlayacakmış. Bu projeyi de en son duyan yine halk oldu. Çamlıca’daki bu dev cami, İstanbul’un her yerinden görülecekmiş. Hayal bu ya belki bütün Türkiye’den, Avrupa’dan hatta Amerika’dan bile görülebilir! Yakışır!..
Hazret postmodern Süleyman olmayı aklına koymuş; Süleymaniye, Sultanahmet ve Selimiye camilerinden daha farklı ve Osmanlı mimarisi üslubunda fakat muhteşem bir camiyi İstanbul’un en mutena semtine inşa ettirerek oraya kendi anıtını dikecek!
Caminin adı da “Erdoğan”, “Tayyip” veya CHP İstanbul Milletvekili eski Müftü İhsan Özkes’in dediği gibi “Recebiye Camisi” olur!

***

Cami kutsaldır. Hiçbir Müslüman cami yapılmasına karşı çıkamaz. Ama bu “proje” bazı kesimlerde siyasi prim yapar, AKP’ye oy kazandırır. Fakat bu ulvî olması gereken konuyu şu sırada yeni bir siyasi tartışma konusu yapan ve dini, siyasetine alet eden de o!
Bu konunun pratik taraflarını tartışmak bile istemem. Mesela oradaki antenler nasıl sökülecek, fonksiyonları nasıl telafi edilecek desem, İstanbul’un manzarası bozulur desem, bunlara cevapları hazır; Zındık, Kemalistler cami istemiyorlar!.. Bizim ne haddimize böyle ulvî bir projeye karşı çıkmak!..
Ama gene de söylemeye mecburuz: Cemaati olmayan, ihtiyaç olmayan bir yerde, Çamlıca Tepesi’nde cami yapmak projesi siyasi rant içindir. Dini siyasete alet etmektir. Camiden sonra cemaati oralara yerleştirmek için bölge yerleşime açılacak ve birilerine, tabii proje ve inşaat firmalarına rant sağlayacaktır...
Hatırlardadır; bir aralık Taksim’in göbeğine cami yapılması projesi ortaya atılmıştı da sonunda sağduyu hakim olmuştu. Taksim’de boş ve münasip bir bölgede Osmanlı dönemine özenti, o devrin mimari üslubunda değil, çağdaş modern mimari üslupta bir cami ve semavi dinler kültür külliyesi inşa edilmesi düşünülüyor. Yüksek Mimar Ahmet Vefik Alp’in bu konuda bir projesi de hazır. Gene Alp’in, Çamlıca Tepesi’ndeki TV antenlerini içinde toplayacak “Anıt kule” projesi de var.
Çamlıca Tepesi’nde “Süleymaniye” veya “Selimiye” üslubunda bir cami, Erdoğan’ın padişahlık özentisinin, tutkusunun ifadesi olacak! Cami yanında türbe ve tekke... İstanbul’un Beykoz ilçesi Anadolu Kavağı’nda “Yuşa Hazretleri”nin medfun olduğu Yuşâ Türbesi ve Camii’nin bulunduğu Yuşa Tepesi gibi ziyaretgâh!..

***

Allah’a ve inananlara hizmet etmek, cami yaptırmak fariza gibidir. Fakat bazıları da günahlarının kefaretini ödemek için buna kalkışır... Ama Yüce Allah’ı aldatabilirler mi? O böyle günahkarları bağışlamaz. Bu amaçla cami yaptıranları da bağışlamaz....
Bu arada Hazreti Mevlana’nın sözlerini hatırlatmakta fayda var...
“Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”

Altemur Kılıç
Yeniçağ

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)