Gizli Kayıt Rezaleti



SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye bu AKP iktidarında en rezil dönemini yaşıyor. Belki soracaksınız “Sen hangi rezillikten söz ediyorsun” diye!.. Haklısınız çünkü yeşertmeye kalkıştıkları bu İslam devletinde rezillik çok.
Telefon dinlemelerinden, insanların gizlice izlenip ses ve görüntü kayıtlarının alınmasından, sonra bunların yandaş medyaya servis edilip özel yaşamların utanmazca sergilenmesinden söz ediyorum.
Bugüne kadar olanların küçük bir bölümünü bile olsa anımsayın.
Nice insanların telefonları yasadışı yollarla dinlendi.
Nice insanlar gizlice izlendi, görüntüleri kayda alındı.
Bunların çoğunun izlenip dinlenmesi için verilmiş mahkeme kararları yoktu.
O halde bunları kim, hangi karanlık güçler yandaş medyaya servis ediyor ve yayınlatıyordu?
Adına yandaş medya dediğimiz bu AKP medyası “Müslüman” geçinir! Dinden imandan, Allah peygamberden dem vurur. Ama bunlar kadar yalancı, sahtekar, Müslümanlıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir medya topluluğu dünyanın hiçbir yerinde yoktur.

İktidar, kendi asker ve sivil karşıtlarını yok etmek amacıyla teknolojinin düğmesine yıllar önce bastı. Nice kimselerin telefonları gizlice dinlendi. Hoşlanmadıkları insanların ve eşlerinin arkasına gizli çekim yapan tipler takıldı. Ellerine tutuşturulmuş son model gizli kameralar devreye sokuldu.
Kravat iğnesi, kalem, anahtarlık, gözlük gibi nesnelere takılan, evlere ve işyerlerine yerleştirilen toplu iğne başı büyüklüğünde kameralar, adına “Böcek” denilen ses ve görüntü alma aygıtları…
Siyasetçiler, gazeteciler, subaylar ve eşleri özellikle izlendi.
Ortaya en rezil tablolar döküldü.
Bir sürü yalan ve iftira ile o masum insanların üzerine gidildi.
Yandaş medya her gün yeni bir kaset bulmuş olmanın keyfiyle havlatılırken, bazı insanlar bu ağır suçlamaya dayanamayıp intihar etmek zorunda kaldı.

Deniz Baykal bu yöntemle istifa ettirildi. Ankara’da Büyükşehir adaylığı için İ. Melih’in karşısına en güçlü aday olarak çıkacak olan Turgut Altınok’a aynı darbe vuruldu ve adaylıktan çekilmesi sağlandı.
Son seçim öncesinde bazı MHP milletvekilleri ile adaylar gizlice kasete alındı, hiçbiri seçime giremedi.
Nice komutanların, subayların başına aynı şey geldi. Subay eşlerine “Orospu” diye saldırmaktan utanmadılar. Ekrandan izlediğim bir görüntüyü hiç unutmuyorum. Bir hanım sokakta yürüyor ve bir eve giriyor. Hepsi o kadar. Bunun altına hanımın ve eşinin isimlerini de vererek “Halen tutuklu olan eşinin yakın arkadaşı olan falanca subayın apartmanına girerken görüntüsü. O subayla ilişkisi var” diye yazdılar.
Sonra o hanımın bir yakını beni aramıştı: “Emin Bey, falanca hanım bu iddialara dayanamadı, iki gün önce ilaç içerek intihar etti.” Bu haber medyaya hiç yansımadı.
Yarbay Ali Tatar da bu iftiralara dayanamayıp canına kıydı.
Piyasaya kasetler sürdüler, Türkiye’nin pırıl pırıl genç subaylarını fuhuş ve casusluk iddiasıyla içeri tıktılar.
Fetullah davasını açan Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel’in başına aynı iş getirildi.
Çok sayıda hakim ve savcının telefonları dinlendi, görüntüleri alındı. İçlerinde Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcıları da vardı. Bir şey bulamadılar.
Hangisini yazayım!..Hepsini yazsam bir haftalık yazı çıkar.

Peki ama bu ses ve görüntü kayıtları yandaş medyaya nasıl sızdırılıyor, sonra nasıl haber yapılıp bu insanların üzerine gidiliyordu?
Özellikle belden aşağı konularda işin püf noktası bulunmuştu:
Devletin içinde ve dışında bu kayıtları yapan karanlık güçler, bunu yurtdışından yayın yapan Dailymotion isimli bir internet sitesine iletiyordu. Sitenin nereden yayın yaptığı, sahibi, sorumluları falan asla araştırılmıyordu.
Sonra yandaş medyanın utanmazları, haberi duyuruyordu:
“Falanca general olduğu iddia edilen şahsın sözlerine göre!..Filanca komutanın eşine ait olduğu iddia edilen görüntülerde!..Şu şahsa ait olduğu iddia edilen ses kaydına göre!..”
Her şey utanç verici, yüz kızartıcı idi.
Peki ama mahkeme kararı olmadan yapılan bu kayda alma rezaletinin sorumlusu kimdi?
1- Devletin dinleme yapan makamları. Özellikle polis.
2- Her yere çöreklenmiş olan “Cemaat” ekibi.
Gazeteci İlhami Yangın, bir zamanlar tam göbeğinde yaşadığı bu olayları günün birinde kitap yaptı.
“Cümbür Cemaat.”
Mutlaka okumanızı öneririm çünkü adına “Cemaat” denilen bu güruh, belli kimseleri izletmek için Ankara yakınlarında bir çiftlik evi kiralamış ve ekipleri orada eğitmişti.
Bunlar sadece ses ve görüntü kaydı yapmakla yetinmiyor, aynı zamanda karşıtlarının banka hesaplarına giriyor, onları yıpratmak için düzmece belgelerle o hesapları yükseltiyordu!

Sevgili okuyucularım, şimdi aklınıza herhalde bir soru gelecek:
“Peki ama bu konuda yüzlerce şikayet yapıldı. Bu rezilliği yaratan, bu iftiraları atan, insanların özel yaşamına giren, özel konuşmaları bile dinletip medyaya servis eden bu şahıslar yargılandı mı? Ceza alan oldu mu?”
Hayır, hiç kimse yargılanmadı ve hiç kimse ceza almadı.
Sorulduğunda, savunmaları çok basitti:
“Efendim biz bunu yurtdışından yayın yapan Dailymotion sitesinden aldık. Zaten haberimizde de ‘İddiaya göre’ dedik. Sorumlusu o sitedir!”
Evet, bu utanç verici olaylar nedeniyle hiç kimse yargılanmadı, ceza almadı.
Pardon, çok özür diliyorum ve yanlış yazdığım bu son cümleyi değiştiriyorum. Evet, ceza alanlar oldu!
Birileri Tayyip’de dinlemişti! Sadece onun bazı telefon konuşmalarını yayınlayan Aydınlık gazetesi ekibi tutuklandı. Onlar şimdi Silivri’de!
İlk konuşmasında, yurtdışında okuyan kızı için, işadamı Remzi Gür’den para istiyor. Kızına 20 bin daha göndermesini talep ediyordu. İkinci konuşması KKTC Cumhurbaşkanı eskisi liboş Talat’la! Ona da “Denktaş bitmiştir” diyordu.

Bu dinleme ve izleme rezaleti, en sonunda hükümetin dikkatini çekmeye başladı! Şöyle düşündüler:
“Bugün bizim karşıtlarımızı, yok etmek istediklerimizi kayda alanlar sağolsun, biz amaca ulaştık. Ancak bunlar ellerindeki teknik olanaklarla bizi de dinliyor ve izliyor. Günün birinde, hele iktidardan düştüğümüz zaman bizim de bir sürü ses ve görüntü kaydımızı mutlaka piyasaya süreceklerdir. Nasılsa amaca ulaştık! Bu durumda biz artık bu işi sonlandıralım, dinleyene, izleyene ve yayınlayana ceza getirelim.”
Yumurtanın artık kapıya dayandığını, rakiplerini vurmak için yıllardır kullandıkları bu silahın er veya geç mutlaka kendilerine döneceğini geç bile olsa anladılar.
Şimdi bu konuda önemli bir adım attılar.
Yeni yargı paketi yasa tasarısında, bu yasadışı kayıtları yapan ve yaptıranlara, yayınlayanlara, bir yerden alıntı yapıp medyada kullananlara hapis cezası getiriliyor.
Yetersiz de olsa olumlu bir gelişmedir.
Bu utanç verici olayların artık sona ermesini diliyorum.
Bu anlattıklarım, Türkiye’nin bu iktidar döneminde tanıştığı en büyük ayıptır, rezilliktir.
Sadece diktatörlüklerde geçerli olan bir yöntemdir ve biz Tayyip döneminde bu bela ile yıllardır boğuşuyoruz.



Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)