Özel yetkili mahkemeler üzerinden büyük vuruşma



Özel yetkili mahkemeler, hukuk devletinde olmaması gereken mahkemelerdir. Gereken yapılıyor, yapılacak..
Taht kavgasındaki başka bir bombanın fitilini bu sözlerle çekmişti Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ.
İktidarı paylaşanlar kıran kırana öyle bir taht kavgası yapıyorlar ki, siz bunların ancak gündeme düşen konu başlıklarını görüyorsunuz. Sonra da sanıyorsunuz ki; “memlekette ters giden işlerin tespitini yapıp konu üzerinden tartışmalar” yürütüyorlar.
Hayır.. Öyle değil!..
Bunların hepsi yalan tartışmalar!..
Bu, özel yetkili mahkemeleri kuran zihniyet yıllar boyu Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve onların savcıları ile çatışmadılar mı?..
Sonra ne oldu?
İktidar gücü ile birlikte isim değişikliği yapıp kendi güçlerini ve sistemlerini kurdular.
İktidarın ilk yıllarında işler ballı börekti. Zaman geçip, taht kavgasında dengeler değişip, finale doğru yaklaşılınca; güç başlıklarının üzerinden başladılar dövüşmeye. Son örneklerinden biri de; özel yetkili mahkemeler.
İktidarın bir kanadına taraf, fakat “Tayyip Erdoğan’a karşı olan taraflar” bakın (ana başlıklarıyla) neler diyor;
-Ergenekon ve KCK serbest
kalacak.
-KCK sanıkları bırakılacak. PKK’ya diyet ödendikten sonra tekrar masaya oturulacak.
-Bundan Ergenekon ve Balyoz sanıkları da yararlanacak. Silivri boşalacak. Hasdal’dakiler salınacak.
-Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları için “Başbakan izni” alınacak.
-Uyuşturucu ve yolsuzluk çeteleri ile ilgili suçlar da özel yetkili mahkemelerin görev alanı dışına çıkarılacak. Türkiye mafya cenneti olacak.
İktidar tarafının, “Tayyip Erdoğan tarafı” neler diyor?
- Ergenekon ve Balyoz gibi darbelerin yargılandığı davalar zarar görmeyecek. Silivri boşalmayacak, Hasdal’dakiler salıverilmeyecek.
-Darbe davalarının görülmesine, sanıklarının yargılanmasına devam edilecek.
- Çetelerle, darbelerle ve terörle mücadele bu mahkemelerin yetkisi dahilinde görülmeye devam edecek.
-Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gibi bir durum söz konusu değil. Sadece görev ve yetkileri konusunda alanı daraltılıp, çerçevesi yeniden belirleniyor.
-Özel yetkili mahkemelerin alanına giren katalog suç sayısı azalıyor. Darbe, terör ve çete suçları hariç.
-Özel yetkili savcıların iddianame hazırlama, dava açma, tutuklama talep etme gibi geniş takdir yetkilerinin çerçevesi ise daraltılıyor.
-Mahkemelerin tutukluluk kararı verme, mahkemeleri sonuçlandırma konusundaki yetkilerine ise yeni bir düzenleme getiriliyor.
Şu anda görebildiğimiz fotoğrafa göre her “taraf” kendi alanından yaptığı yönlendirmelerle sıkı bir pazarlığa girişmiş durumda.
Tartışmanın fitilini çeken Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile görüştüm. Bozdağ’a sorduğum sorular ve aldığım yanıtlar özetle şöyle:

* Özel yetkili mahkemeler konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Bunun doğrusunu sizden öğrenebilir miyiz? Nedir bu düzenlemenin aslı? Hükümetin bu konu ile ilgili gündeme getirmeyi planladığı düzenleme nedir?
“Bu konu ile ilgili bir çalışma yürütüldüğünü ben açıkladım. Detayları ile ilgili bir açıklama yapmadım. Çünkü detaylar netleşmiş değil. Bu netleştikten sonra açıklayacağız yani bu yazanlar bir bilgiye dayalı değil. Tahminlere dayalı yazıyorlar. Bu konuda bir çalışma kararı var ama bu çalışma kararı çerçevesinde çalışma bittiğinde ne, ne kadar yapılacak, nasıl yapılacak bunların hepsi ondan sonra netleşecek.”

* Çalışma, Başbakanlıkta mı, Adalet Bakanlığı’nda mı yapılıyor? O konuda bile çeşitli iddialar var?
“Herkes bir şey söylüyor. Bu Adalet Bakanlığı’nın konusu.”

* Yeni düzenleme, TBMM Genel Kurul gündemine gelen 3. Yargı Paketi’ne mi eklenecek, yoksa ayrı bir paket olarak mı gelecek?
“Şu anda henüz bizim son açıklamasını yaptığımız konu netleşmedi. Eğer netleşir, kesinleşirse ona göre bir hareket yapacağız. Henüz netleşmedi. Biliyorsunuz 3.Yargı paketi komisyondan geçti. Dolayısıyla ona yetişir mi yetişmez mi o noktada bir şey deme imkânım yok. O her an genel kurulda görüşülebilir. Ama bu çalışma bitmedi. Biterse ona göre adım atacağız.”

* Bir taraf; “özel yetkili mahkemelerin görev sahası şunun için daraltılacak; PKK’ya KCK diyeti ödetilecek, Hasdal ve Silivri boşalacak. Balyoz ve Ergenekon davaları etkilenecek” diyor. Ama bir taraftan da; “Hayır Hasdal boşalmayacak. Darbe davalarının görülmesine, darbe sanıklarının yargılanmasına devam edilecek” diyor. Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları için “Başbakan’ın iznine bağlanacak onunla ilgili bir düzenleme olacak” diyen var, “olmayacak” diyenler var. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
“Bunların hepsi gazetecilerin gönüllerinden geçenler olabilir. Ama şu anda bizim yaptığımız bir açıklama yok. Bu konu ile ilgili şöyle yapıyoruz, böyle yapıyoruz, şu olacak, şu olmayacak diye hiçbir açıklamamız yok. Şu an detay netleşmeden benim bir açıklama yapmam doğru olmaz. Çünkü çalışma devam ediyor. Bu çalışma bitecek ondan sonra neyi yapacağız, nasıl yapacağız, neler değişecek, neler kalkacak, neler kalacak hepsine geniş kapsamlı bakan bir çalışma yürüyor. Çalışma bitmeden detay vermek mümkün değil. Çünkü yarın ben bugünden bir şey söyledim ama bu çalışma içerisinde de var diyelim; benim söylediğim ama yarın bakıldı ki yanlış. Ne olacak ben mahcup olacağım. Onun için bu çalışma nihai şeklini almadan detaylı bir açıklama yapmayı düşünmüyoruz. Çalışma bittikten sonra kamuoyu ile paylaşılacak. Öbürleri basın mensuplarının kimisinin temennisi, kimisinin aklından geçenler. Kimisi şöyle olabilir böyle olabilir diye tahminde bulunuyor. Onlar bu çalışmaları yapanlardan bilgi alma ihtimalleri bana göre çok zor.”

* Bir yönlendirme söz konusu mu?
“Sizin gibi soranlar oldu. Ben herkese, size söylediğimi paylaştım. Fazla bir cümle veya ifade de bulunmadım çünkü hassas bir konu. Netleşmeden konuşmak doğru olmaz.”

* Bu konuyu ilk siz gündeme getirdiniz. Burada hükümetin çıkış noktası neydi? Özel yetkili mahkemelerin görev alanının yeniden düzenlenmesi ile ilgili çıkış noktası neydi? Neden buna ihtiyaç duyuldu?
“Onlarla ilgili girmek istemem çünkü onlar sorulara cevap olur. Bu konuda çalışma yürüyor kesin olan o.”

* Bir takvim var mı?
“Hayır, bir takvim yok. Sağlıklı bir çalışma yürüyor. O çalışma sonucuna göre karar vereceğiz.”
Bu noktada; Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce’nin, planlanan düzenlemeyi eleştiren dünkü yazısına dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Gülerce diyor ki;
“...’İktidar gevşemesin, aman bütün kazanımlar yok olmasın’ diye düşünmeyelim mi? Allah korusun, ‘ya ters bir rüzgâr eserse’diye huzursuz olmayalım mı? İşin içine başka şeyleri karıştıranlara, artık hüsnüzan ile bakmakta zorlanıyorum. Ters bir rüzgâr eserse, ülke kaybedecek, millet kaybedecek... Demokrasi için tehlike devam ediyor diye siren mi çalınsın illaki?”
Gerçekten çok doğru.
Ya, rüzgar tersten eserse!..

Ahmet Takan
Yeniçağ

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)