Hükümet, ‘Esad Sonrası’nı Planlıyor


AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in önceki akşam Türkiye’deki yabancı büyükelçiler, uluslararası kuruluşların temsilcileri ve Türkiye’de yaşayan azınlıkların dini temsilcileri onuruna verdiği iftar yemeğinde Erdoğan’ın oturduğu protokol masası, Türkiye’nin dış politika önceliklerini simgeler nitelikteydi. Sağında ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone oturdu. Masanın etrafında AB ve Arap Birliği’nin Ankara’daki temsilcileri vardı. Türkiye’nin önem verdiği Pakistan ile Afrika’yı temsilen Etiyopya büyükelçisi de aynı masadaydı. Ankara’daki en kıdemli ikinci büyükelçi (Kuveyt büyükelçisi yurtdışında olduğundan) sıfatıyla Özbekistan’ın Ankara Büyükelçisi Ulfat Kadirov da hemen solundaki sandalyeye oturtuldu Erdoğan’ın. Yemekte gözler Rusya’nın Ankara Büyükelçisi’ni de aradı. Ancak büyükelçi tatilde olduğundan yemeğe katılan yardımcısına ancak arka masalarda bir yer gösterildi.

En mutlu isim

Yemeğin belki de en mutlu ismi Fransız Büyükelçi Laurent Bili gözüküyordu. Ermeni soykırımı iddialarını reddedenlerin cezalandırılmasına yönelik Fransa Meclisi’nde alınan karar sonrasında Ankara-Paris hattında ilişkiler askıya alınınca, Bili ve eşi uzun süredir Ankara’da hükümet ve iktidar partisinin hiçbir toplantısına davet edilmiyorlardı. Ambargo önceki gece kalktı ve Fransız sefiri ilk kez hükümet üyeleri ve bürokratların olduğu bir yemeğe resmi davet aldı. Mavi Marmara krizi nedeniyle ilişkilerin ikinci kâtip düzeyine indirildiği İsrail’in Ankara’daki maslahatgüzarına yönelik ambargo ise bu yemekte de sürdü.

Erdoğan’ın izah çabası

İftar öncesinde konuklarını tek tek ellerini sıkarak selamlayan Başbakan’ın konuşmasında Türk dış politikasının ana ilkelerini izahâ ihtiyaç duyması diplomatların dikkatinden kaçmadı. Erdoğan üst üste birkaç kez Türk dış politikasının başka ülkelerin içişlerine müdahale çizgisinde olmadığını vurguladı. Suriye konusunu Türkiye’nin duyarlı olduğu Somali, Filistin ve diğer uluslararası sorunlar arasında saymaya özen gösteren Başbakan, konuşmasında Türkiye’nin ‘Esad’ın gitmesi’ üzerine kurulu politikasını ve Şam yönetimine gösterdiği aşırı tepkiyi ‘insani ve vicdani vazife’ olarak tanımladı. Başbakan’ın sözlerini dinleyen konukları, ulusal ve yabancı basında çıkan haber ve yorumlara sık sık ve orantısız ölçüde sert tepkiler gösterse de, Erdoğan’ın, özellikle Suriye konusunda izlenen politikaya ilişkin içeride ve dışarıda oluşmakta olan genel algıdan rahatsız olduğu hissiyle ayrıldılar iftar yemeğinden.

Moskova’daki gafa ayar

Başbakan Erdoğan, Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yanında Türkiye’nin sadece BM’nin özel temsilcisi Kofi Annan tarafından yürütülmekte olan Cenevre sürecini desteklediğini açıklamakla yetinerek önemli bir gaf yapmıştı. Nitekim fırsatı çok iyi değerlendiren Putin de, kendilerinin de sürecin Esad’la mı Esad’sız mı olacağını belirsiz tutan Cenevre sürecinden yana olduğunu kayda geçirivermişti. Oysa Başbakan, Cenevre sürecinin yanı sıra, Rusya’nın hiç sıcak bakmadığı Esad muhaliflerine destek için olgunlaştırılmakta olan “Suriye’nin Dostları” sürecine de vurgu yapmış olsa çok daha dengeli bir açıklama ortaya koymuş olacaktı. Önceki geceki konuşmasında bu önemli eksiği düzelterek Paris’te Esad muhaliflerini destekleme yönünde alınan kararlara da atıf yapmayı ihmal etmedi Erdoğan.

Esad PKK’ye devretti

Yemeğin yapıldığı saatlerde Esad muhalifi Suriye Ulusal Konseyi (SNC) yönetimi de Ankara’daydı. Davutoğlu onlarla yaptığı görüşmeden sonra basın toplantısında, Türkiye sınırına yakın bazı Kürt kasabalarında gözlenen PKK (Suriye’deki oluşumun adı PYD) etkinliği konusunda, “Onlara bu bölgeyi Esad rejimi devretti” yorumunu yapmıştı. Böylece o bölgelerin PKK denetiminde olduğunu en üst ağızdan teyit etmiş oldu.

İftar yemeğinde ise hükümette etkin olan kaynaklardan edindiğimiz verilere göre Davutoğlu yönetimindeki Dışişleri Bakanlığı, kamuoyunda infial yaratan görüntülerin tüm Kürt bölgelerini kapsamadığı, sadece 3 kasaba için geçerli olduğu ve uzun vadede o bölgede PKK etkisinin kalıcı olmayacağı kanaatinde.

Esad sonrası planları

Aynı kaynaklar, Davutoğlu yönetimindeki Dışişleri Bakanlığı’nın Esad sonrası geçiş dönemi planlaması üzerine yoğunlaştığını da belirtiyor. Türkiye’nin bu konuda hem Esad muhaliflerine hem de diğer uluslararası aktörlere “Bu süreç yeni bir kaosa yol açmadan ve iç çekişmeler yaratılmasına izin verilmeden götürülmeli” mesajı verdiğinin altını çizdiler.

Esad sinyali vermişti

PKK’nin Suriye sınırındaki kasabalarda kontrolü ele geçiriş görüntüleri, Suriye lideri Beşar Esad’ın gazetemize verdiği röportajdaki kaygı verici sözlerini anımsattı. Hükümet kanadında küçümsenen ve yeterince önemsenmeyen o demecinde Esad, bugün hepimizi kaygılandıran görüntülerin ipucunu şöyle vermişti:

“Eğer sizin bir güvenlik meseleniz varsa, eğer bir boşluk varsa, terörist grupların hareket etme kabiliyeti daha fazla olur... Benim yaşadığım bir sorun varsa bu sana da yansıyacaktır komşum olarak. Biz bu büyük sorunlarla uğraşırken, kendi başımız beladayken çıkıp size bu konuda yardım edebilecek durumda değiliz. Sizi PKK’den koruyabilmem için kendi kendimi koruyabilmem lazım önce. Kendimi koruyamazken nasıl yardımcı olacağım?.. Bizim başımızda bu bela varken, bir boşluk ortaya çıkmışken Türkiye’ye yönelik faaliyetin artması çok daha kolay.”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)