Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor


İstanbul Büyükçekmece Kaçakçılık C.Savcısı Mustafa Kemal Gül’e 16 Haziran 2011
tarihinde gelen ihbar telefonunda, “hayali ihracatla kumaş kaçakçılığı” anlatıldı. İhbarcı, isimleri geçen bazı kişilerin geçmişte de benzer işler yapmaktan cezaevine girip çıktığını da belirtti ve anlattıklarını dahna sonra yazılı olarak da ulaştırdı.

Savcı, iddiaların araştırılması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü’ne talimat verdi. Telefon dinlemeleri ve fiziki takipler başlatıldı. Soruşturma devam ederken, Savcı Gül’ün, il dışı savcılığı için talebi olmamasına rağmen Edirne’ye Savcı olarak ataması yapıldı. SÖZCÜ, skandalı yazınca, HSYK soruşturma sonuna kadar Savcıyı görevde bıraktı. Savcı , aralarında Gümrük üst düzey yetkililerinin de bulunduğu bürokratların da ifadelerini “şüpheli” olarak aldı, iddianameyi hazırladı ve ataması da Gaziosmanpaşa C.Savcılığı’na yapıldı.

Savcının, Büyükçekmece’de son görevi 400 sayfalık “dahilde işleme” adı altında yapılan ve 100 trilyon olduğu değerlendirilen gümrük kaçakçılığı oldu. Soruşturma kapsamında 27 kişi tutuklanmıştı. İddianamede ise çarpıcı bilgiler, telefon konuşmaları ve kişilerin bağlantıları ve ilişkileri ortaya koyan fotoğraflar, banka görüntüleri var.

İddianamede ilginç bağlantılar
O iddianamenin içinde Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu’nun adı geçmekle kalmıyor, Gümrük, Ekonomi bakanlıkları bürokratları da var. Biz, hiç yorum yapmadan iddianamedeki fotoğrafların altında neler yazılı olduğunu okuyalım:

1 ve 2. fotoğraflar: Kaçakçılıkla suçlanan ve örgütün lideri olduğu öne sürülen Barbaros Hayrettin Aksoy ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi Cafer Şahin’in fotoğrafları Yeşilyurtspor kulübü önünde çekiliyor. Fotoğraflarda birbirlerine sarılıp öpüşmeleri yer alıyor.
İddianameye göre başmüfettiş Cafer Şahin, çete liderliğiyle suçlanan Barbaros Hayrettin Aksoy’u (tutuklu) telefonla arayıp “kulübe gel, çay ikram edeyim” diyor. Ziyaret gerçekleşiyor. Bu görüşmeler fotoğraflanıyor ve bürokratlarla ilgili hazırlanacak ikinci iddianamede görüşme nedeni yer alacak.

Lider, müdürün paltosunu tutuyor
1 ve 2. fotoğraflar: İddianameye göre suç örgütü yöneticileri arasında yer alan Ahmet Pampu (tutuklu), Ekonomi Bakanlığı, Gümrük idareleri ve Uludağ İhracatçı birliklerinin bürokrasideki işlerini takip ediyor. Buna karşılık rüşvet veriyor. Pampu, 16 Şubat 2012’de uçakla Ankara’ya geldi.

Edessa kebapta Ahmet Pampu ile Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü Şube Müdürlerinden Halit Özbilgiç buluşuyor. Yemekten çıkışta Pampu, şube müdürü Özbilgiç’in paltosunu tutuyor.
İddianameye göre, telefon konuşmalarında, şube müdürünün Pampu’dan “üstü kapalı” olarak para istediği, Pampu’nun, Özbilgiç’in telefon faturalarını ödemek istediğini ve şube müdürünün de bunu kabul ettiği belirtiliyor.

Önce bankaya, oradan Yargıtay’a
6 no.lu fotoğraf: Yemekten çıkan Pampu, Ekonomi Bakanlığı yakınında bulunan Yapı Kredi Bankası Emek Şube’sine gitti ve 553 sıra numarası ile işlem yaptı ve yemek yedikleri lokantanın karşısında bulunan kuyumcuya girdi. Bir süre sonra kuyumcudan elinde hediye paketi içindeki altını cebine koydu ve taksiyle Yargıtay’ın önüne geldi.

Yargıtay’a saat 14.37’de giriş yapan Pampu, saat 15.25’de Yargıtay’dan çıktı ve Atatürk Bulvarında bulunan Yapı Kredi Başkent Şubesine girdi. 15.40 sıralarında bankada 560 sıra numarası ile işlem yaptı. Burada, Pampu, yüklü miktarda para çekti.

Bankadan çıktı, Ekonomi Bakanlığı’na gitti.
17 no.lu fotoğraf: Bankadan çıkıp taksiyle bu kez Ekonomi Bakanlığı’na gitti. Bakanlığın koridorunda Şube Müdürü Halit Özbilgiç’le saat 16.27’de görüşüyor, 6 dakika sonra binadan ayrıldı. Bakanlıktan çıktıktan sonra yeniden Yapı Kredi Emek Şubesine gidiyor. Bankadan çıktıktan sonra bu kez ankesörlü telefonla arama yaptı. Oradan da yürüyerek AŞTİ’de bulunan HAVAŞ’a gidiyor.
Pampu’nun hesaph hareketleri de yer alıyor ve kendisine hangi tarihlerde kimler tarafından dolar ve Türk lirası gönderildiği de sıralanıyor.

Danıştay Başkanıyla görüşme
Çete liderliğiyle suçlanan Barbaros Hayrettin Aydın’la ilişkili olduğu iddianamede öne sürülen Yalçın Bayrak’ın (soruşturma kapsamında tutuklandı, üst mahkemeye itiraz üzerine serbest kaldı), Danıştay’da ki ilişkilerini kullanıp bazı firmalara verilen cezaların indirilmesini sağladığı, başka firmalar için de uğraştığı telefon konuşmalarından anlaşıldı. Yalçın Bayrak’ın, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu ile görüşmeler yaptığı belirtildi.

15 Şubat 2012 tarihinde saat 15.30’da Yalçın Bayrak, Ankara Park otele geldi ve 16.30’da bir kişiyle birlikte Danıştay’a girdi. Bu arada bütün hareketleri kayda alındı. 17.40’da Bayrak ve yanındaki kişi Danıştay’dan ayrılıp balık lokantasına gittiler. Yanlarına daha sonra iki kişi geliyor. İddianamede bu görüşme şöyle yer aldı:

“Barbaros Hayrettin Aksoy ile Yalçın Bayrak arasındaki görüşmelerden de anlaşılacağı üzere Yalçın Bayrak’ın, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu ile görüştüğü ve bu görüşme hakkında Aksoy’a bilgi verdiği tespit edilmiştir. Ayrıca, Yalçın Bayrak’ın 26 Şubat’ta da Ankara’ya gelip Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu ile görüşme yaptığı, buluşmak istediği, 12 Mart’ta da Karakullukçu ile Bayrak’ın araçta görüştükleri de tapelerden anlaşılmaktadır. Değişik tarihlerde de Yalçın Bayrak’ın, Danıştay Başkanıyla görüşmeler yapmak için sekreterden randevu istediği ve bunların bazılarında da görüştüğü anlaşılmıştır. Ayrıca, Bayrak’ın üst aramasında ve otomobilinde de yapılan aramada Danıştay’da görülen çok sayıda dava dosyasının numaralarının yer aldığı görülmüştür.”

Yeni iddianamede, büyük bombalar
Gümrük kaçakçılığıyla ilgili, çeteye yardım ettikleri iddiasıyla bazı üst bürokratların da “şüpheli” olarak ifadeleri alındı. Ancak, asıl bombalar ikinci iddianemede yer alacak gibi gözüküyor. Orada, hangi siyasinin oğlunun hangi işleri yaptığından tutun da, hangi üst düzey bürokratların bulunduğunu da öğreneceğiz. İfadesine başvurulacaklar arasında hakim ve savcı da bulunuyor.
-----------
Sahte belge için sahte banka
Çin'den getirilmek istenen kumaşlara ülkemizde kota uygulanıyor. Kaçakçılar bunu aşmak için Çin'den aldıkları kumaşları daha çok Almanya'ya götürüyor, "Almanya'da boya işlemi yaptık" denilip, orada kurdukları şirket aracılığıyla kumaşları Türkiye'ye sevk ediyorlar.

İşte, bu sevk sırasında şu yöntem kullanılıyor: Gümrük Birliği çerçevesindeki anlaşma gereği ATR yani serbest dolaşım belgesi düzenleniyor. Bu belgeyle, kumaşlar rahatlıkla İstanbul gümrüklerine getiriyor, ithalat işlemleri de ihtisas gümrüğü olan Halkalı Gümrük Müdürlüğü'nde yapılıyor. Kumaşları getirilirken Ekonomi Bakanlığı'ndan "dahilde işleme belgesi" alıyorlar, yani bunların işlenip ihraç edileceğine ilişkin "ihracat taahhüdünde bulunuyorlar.

Ama gerçekte ihraç edilmeyip bunlar iç piyasaya veriliyor. İhracat taahhüdünü kapatmak için ise şu yol izleniyor: Piyasada "kargocu" tabir edilen kişilerden sağladıkları tekstil ürünlerini, sanki kendi getirmiş oldukları kumaştan üretmiş gibi ihraç işlemlerini gerçekleştiriyorlar.

Örgütün, kumaşları ithal aşamasında vermiş olduğu teminat mektuplarını da "Türkiye Katılım Finans Bankası" adıyla kurdukları sahte bankadan almışlardı. Olayla ilgili olarak halen 27 kişi tutuklu.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)