Şamil Tayyar, ajanlıkla kafayı bozdu


Bazı kişiler, gerçeklerin konuşulmasından ya da kendilerinin dikte etmeye çalıştığı gündeme karşı görüşler ortaya atılmasından son derece rahatsız oluyorlar. Bunlar devletin egemenlerine karşı savaş açtıklarını söylerler ama kendi yarattıkları egemenlerin toplumu ve devleti giderek kuşatması karşısında büyük bir zevk alırlar.
Örnek mi istiyorsunuz:

Ortada bir Suriye konusu var. Bu ülkede herkesin AKP’nin Amerikan güdümlü politikaları doğrultusunda düşünmesi ve hareket etmesi gerekmiyor. Olayların içi yüzünü gören, Suriye’deki iç savaşın batı ve İsrail menfaatlerine hizmet ettiğini söyleyen yüzlerce aydın da hükümetten farklı düşünüyor.

Ama AKP milletvekili Şamil Tayyar bu farklılıklardan son derece rahatsız. Mesela gazeteci Hüsnü Mahalli’nin Suriye’de olup biteni yansıttığı yorumlarından öylesine rahatsız oldu ki “Hüsnü Mahalli Suriye ajanı olabilir! Bunu araştırıyorum” dedi geçtiğimiz günlerde.

Ergenekon davası sürecinde de hoşlarına gitmeyen yazı ve yorum yapan kişileri anında “Ergenekonculukla” suçlamış, adeta yargının önüne geçmişlerdi.

Önceki gün Suriyeli mültecilerin barındığı kampta olaylar çıktı. Suriye’den gelen ahlaksız güruh, kampta polise saldırdı, silahlarını alarak rehin aldı, kamptaki Türk bayrağını direkten indirdi. Bu köpekçe eylem ve saldırı Türkiye’nin “derin hoşgörüsü ile karşılandı!” İstanbul’da öğrencilerin attığı yumurtaya tahammül etmeyen devlet, kendi topraklarında korumaya aldığı mültecilerin, Türk bayrağına ve Türk polisine saldırısına göz yumdu.

Şamil Bey ise hemen konuştu: “Bu olayı yapanlar küçük bir grup. Suriye’nin ajanları olabilirler!”

Şamil Bey, ajanlıkla kafayı bozdu.

BOP’un taşeronları olarak içinde bulundukları oyunda ne muhalif ses ne muhalif hareket istiyorlar. Yıkmaya çalıştıkları derin devletin yeni versiyonunu kendileri ortaya koyuyorlar. Mültecileri o kamplara dolduranlar, onlara büyük imkânlar vaat edenler, “merak etmeyin kısa sürede Esad gidecek” diye telkinlerde bulunanlar Esad’ın gitme süresi uzayınca karşılaştıkları tepkiden korkar hale geldiler. Bu iş bu kadar uzamamalıydı onlara göre. İsyanı yapanlar olsa olsa Suriye ajanı idi.
Hüsnü Mahalli de ajandı zaten!

“Arap Baharı hikâye, Araplar böyle bahardan anlamaz” diyen Murat Bardakçı’yı da yakında ajan ilan ederler.

Her şey süt limandı.

Aykırı ses, olay, görüş, eylem yoktu.

Ona ajan, buna Ergenekoncu diyerek derinlikten ve jeopolitik analiz yeteneğinden yoksun bir mantıkla milletin kendilerine verdiği vekillik koltuğunu insanlara hakaret etme aracı olarak kullanmak hiç hoş değil.

Unutmayalım ki bazı kişiler de Şamil Tayyar’ı ajanlıkla suçluyor.

2009 yılının Nisan ayından gazeteci Yazgülü Aldoğan’la bir TV programına katılmıştı.

Yazgülü Hanım kendisine şöyle demişti:

“Siz bu savcıların, polislerin falan neyi nasıl yaptığını nereden biliyorsunuz? Yani bir gazeteci bilgisinden farklı bir bilginiz varmış gibi geliyor bana. Sanki savcılarla birlikte çalışıyorsunuz, bir taraftan polisle birlikte çalışıyorsunuz, kimin kapısının önünde nasıl döndüler falan. Biz sadece raporları okuyoruz, siz maşallah her şeyi biliyorsunuz?”

Şamil Bey “Biz gazetecilik yapıyoruz” diye cevap vermişti.

Yazgülü Aldoğan ise “Valla sizin yaptığınız ajanlık” demişti canlı yayında.
Şamil Tayyar, ajanlıkla suçlanması karşısında şöyle bağırmıştı:

“Terbiyesizlik yapmayın. Ne kadar kolay bu lafları ediyorsunuz. Nereden alıyorsunuz bu cesareti?”

Dün kendisini ajanlıkla suçlayanlara “terbiyesiz” diyen Tayyar, bugün Suriye konusunda ezber bozan yorumlar yapan, BOP’un maskesini düşürenlere “ajan” diye saldırıyor.

Tayyar, bilgisini ortaya koyarak konuşsun, ona buna saldırarak bir yere varamaz.

Yorum Gönder

1Yorumlar
  1. kendisinin ne olduğu her halinden belli. o ancak türkiye'nin yüzde 50 sini kandırır.

    YanıtlaSil
Yorum Gönder