Bu tablo çöker!


Bu tablo çöker. Çökmesi de çok iyi olur. Çünkü Türkiye’nin çözümsüzlüğüdür bu tablo! Cumhuriyetin yıkılması, vatanın bölünmesi, milletin parçalanması, ülkenin Ortaçağ karanlıklarında boğulması, Mehmetçiğin savaşlarda kırılması, hepsi bu tablodadır. Neden?

O tablodakiler, ancak şehit cenazesinde namaz kılar. O da içten değildir; milleti aldatmak içindir.
Onlar, teröre son veremez; terörün sebebidirler.
Libya’ya Haçlı Seferi’nde birleşmişlerdir ve bugün İran’a, Suriye’ye, Mazlumlar Dünyasına karşı birlikteler.
Bu tablodan çıkacak çözüm, ABD’nin çözümüdür; Türk Milletinin Anayasadan kovulmasıdır, özerkliktir, iç çatışmalardır ve Mehmetçiğin kanını satmaktır.

Türkiye’yi bölmenin memurları
Türkiye’nin tepesinde 10 yıldır Tayyip Erdoğan – Abdullah Gül ikilisi oturuyor. ABD’nin BOP Eşbaşkanı sıfatıyla ve Washington’a “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşmayla” bağlanmış olarak!
2002 yılında bölücü terör bitmişti. 10 yılda bugüne getirdiler. İhmal, yeteneksizlik falan değil, görevleriydi. BOP’un gereğini yaptılar. Türkiye’yi bölmenin memurlarıdırlar.
Kılıçdaroğlu’nun bölücü teröre karşı büyük buluşu, onlarla oturup konuşarak meseleyi çözmektir. Birlikte anayasa yaptıkları gibi.
Abdullah Gül ile kader ortaklığına bağlanan Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, Atlantik sistemine sonsuz sadakatleriyle çözümsüzlüğün boylu boyunca içindedirler. Türkiye’nin en temel meselelerini BOP Eşbaşkanı’na ve ABD’nin sözleşmeli personeline havalede üstlerine yoktur.

O tablo kimin eseri
Onları kim yan yana sıraladı? Cevabını yine aynı gün “Bu tablo çözer” başlığını atan Milliyet gazetesinde buluyoruz:
Milliyet, 23 Ağustos 2012

TÜSİAD’ın o tablodakilere kenetlenme çağrısı Sıcak Para Diktatörlüğünü ayakta tutmak içindir; yoksa bölücü teröre son vermek için değil.
TÜSİAD ve Fethullah Gülen sermayesi, sıcak para komisyonculuğunun iki büyük merkezidir. Türkiye, onların yüzünden bölünüyor. Onların yüzünden ABD’ye teslimdir; başka deyişle bölücü teröre teslimdir. Ve Türkiye, onların kirli çıkarları için Sıcak Para Diktasına mahkûm edilmiştir.
Bilançolarını inceleyin, faizcidirler; sanayici değildirler ve bütün varlıklarıyla ABD emperyalizmine bağlıdırlar. Vatansızdırlar ve milletsizdirler. ABD’nin diktası olmasa, iki gün ayakta kalamayacaklarını bilirler. ABD’nin “Büyük Kürdistan” adı altında ikinci İsrail’i kurduğunu da çok iyi bilirler. Kirli çıkarlarıyla boylu boyunca bu projenin içindedirler ve AKP’yi Cumhuriyeti yıkmakla görevlendirmişlerdir. Türkiye’nin üreten millî sanayicisini ve tüccarını hem ekonominin, hem siyasetin kenarlarına sürmüşlerdir.
Türkiye, ancak bu TÜSİAD ve Fethullah Gülen faizcilerinden kurtularak birleşme, üretme ve çağdaşlaşma yoluna girer.
Sıcak Para Diktası, kendisine omuz verenlerin üzerine yıkılacaktır. O tablo, yarın o yıkıntının altında kalacaktır!

Gerçek her gün sizi bulup yakanıza yapışacaktır
Öncelikle bu halkın öncüleri şu gerçeği kabul edecek: Kolay çözüm yok, bu karanlıklar zorlu bir mücadeleyle dağıtılacaktır. Türkiye’nin millî zoru, emperyalizmin oyununu bozacaktır.
Bu gerçekten istediğiniz kadar kaçın, o gerçek sizin her gün yakanıza yapışacaktır. Mesele, kendimizi kandırmaya son vermekte ve büyük göreve kendimizi adamaktadır.
Morali bozulmuşlara ve fesatçılara bakmayın, bu milletin zorluğu göğüsleyecek öncü birikimi de vardır; milletin kendisi de vardır!
Sen var mısın, buna karar vereceksin!
Eğer yoksan, hiç olmazsa, ayağa dolaşma.

O tablodakileri sakın gözünüzde büyütmeyin
Bugün en temel mesele, sistemin çöktüğünü görmek ve devrimci çözümün hızla gündeme oturacağını kavramaktır. ABD ve AB çevreleri, Türkiye’nin hızla Asya’daki konumuna yerleşeceğini görüyorlar. Korkuları budur.
Öyle bir sürece girdik ki, sakın Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’yi gözünüzde büyütmeyin. Onlardan birinin kuyruğuna yapışma çaresizliğinden medet ummayın!
Eğer onlar çare olsalardı, Türkiye bu hallere düşmezdi.
Bugün onların çözümsüzlüğünü, onların yıkımını yaşıyoruz.
Onlar hep birlikte ABD’nin bozgununu paylaşacaklardır.
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye en küçük haksızlık yapmıyoruz. Hâlâ anlamayan varsa, yarın anlayacaktır. Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen ile birlikte aynı gemiye binmişlerdir. Türkiye’ye el ele yeni anayasa yapanlar, Türkiye’yi birlikte bölüyorlar.
Kılıçdaroğlu, Atatürk’ten, İnönü’den ve Devrimci Cumhuriyetin bütün değerlerinden vazgeçmiştir; bir tek Soros Vakfı Kuruculuğundan ve Hüseyin Aygün ile CIA’nın numaraladığı diğer kader arkadaşından vazgeçmiyor. Böyle bir liderin peşine takılanlar, bakıyorum mevki makam düşkünleridir. Bir süre sonra onlar da terk edecektir. Kılıçdaroğlu’nu Cumhuriyet gazetesi bile terk edecektir. Çok uzak değil
Devlet Bahçeli’nin Başbakan Yardımcısı olarak imzası İkiz İhanet Yasaları’nın altında duruyor. Kendi imzaladığı sözleşmeye bir yıl sonra “İhanet” diyebilmiştir. Her kritik durumda AKP’nin kurtarıcısıdır ve yeni misyonu, Suriye’ye karşı kışkırtıcılıktır.

AKP, CHP ve MHP tabanı batan gemide olmayacak!
O tablodakileri AKP + CHP + MHP olarak görmeyin!
O partilerin tabanı, o çözümsüzlüğe, o çöküşe teslim olmayacaktır, göreceksiniz!
Türkiye öndersiz, örgütsüz değildir. Bugün göremeyenler tez zamanda İşçi Partisi’ni göreceklerdir. Millî devrimci çözüm hızla parlayacak ve büyüyecektir.
Unutmayın, 1918 yılında padişah vardı, Cuma selamlıklarına giderdi. Ahali onu “Padişahım çok yaşa” diye şak şak alkışlardı.
İki yıl sonra 23 Nisan 1920’de kurulan Meclis’e bakın, 1921 Anayasası’na bakın, nerdedir o zavallı padişah!
En sonunda bir İngiliz zırhlısına binip kaçmıştır.
Türkiye, padişahı yıkanlar tarafından kurtarılmıştır.
Padişahı gözünde büyütenler arasında olmak, utançtan başka ne kazandırmıştır.


Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)