İktidar AKP'yi zehirlemiş


Alman Yeşilleri'nin lideri Roth işkenceci müdürün atanmasının sembol olacağını söyledi.

Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin yurtdışındaki önde gelen takipçilerinden olan Almanya Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, geçmişte işkence yapan polis şefi Sedat Selim Ay’ın İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı görevine atanmasının Türkiye’nin işkenceyi önleme konusundaki samimiyeti hakkında Avrupa’da bir “sembol” haline dönüşeceği uyarısında bulundu. Roth, cezaevlerindeki gazeteciler ve milletvekillerinin durumunun da Avrupa açısından kabul edilemez noktaya geldiğini söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın iktidarının ilk döneminde “daha de- mokrat, daha AB yanlısı ve daha az milliyetçi” olduğunu belirten Alman siyasetçi, “Türkiye bir ileri bir geri giden ülke konumuna döndü. İktidar AKP’yi zehirlemiş gözüküyor” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Irak hükümetinden izin almadan Kerkük’e gidişini de geçmişte Avrupalı siyasetçilerin Diyarbakır’a gidiş taleplerine benzeten Roth, “O zaman biz düşman muamelesi görür, zor anlar yaşardık bu ülkede” diye konuştu.

Hatay’da Suriyeli göçmenlerin ikamet ettiği kampları ziyaret için Türkiye’ye gelen Claduia Roth gazetemize verdiği özel mülakatta şu değerlendirmeleri yaptı:

Eskiden az milliyetçi, çok demokrattı: Erdoğan’ı 1994’ten bu yana tanıyorum. AKP iktidar olduğunda muhalefetteki CHP’ye göre daha çok AB yanlısı, daha demokrat ve daha az milliyetçi bir görüntü çiziyordu. AB sürecinde AKP’nin daha fazla ilerleme sağlayacağını düşünüyorduk. Birçok adım atılmasına rağmen demokraside eksikler çok. 10 yıllık iktidar AKP’yi biraz zehirlemiş gibi. Türkiye insan hakları ve demokratikleşmede bir ileri bir geri adım atıyor. Demokratikleşme sürecinin Türkiye’yi iyi bir sonuca götüreceği yönünde ciddi umudumuz vardı. Ama çok ciddi geri gidişler var.

O gazeteciler katil değil: Cezaevindeki 100’ü aşkın gazeteci, güçlü ve ileri demokrasi söylemiyle çelişki oluşturuyor. Bu insanlar katil değil, hırsız değil. Sadece işlerini yaptıkları, halkı bilgilendirdikleri ve fikirlerini açıkladıkları için hapiste.

Seçilmiş vekil cezaevinde tutulamaz: Üçüncü yargı paketinin, uzun tutukluluk sorununa çözüm olacağı sanılmıştı. Ama olmadı. Türkiye’deki uzun tutukluluk süreleri kabul edilemez. Seçilmiş milletvekillerini, aydınları, gazetecileri, öğrencileri sevmeyebilir, fikirlerini beğenmeyebilirsiniz. Ama bu, onların aylarca, yıllarca tutuklu kalmasını gerektirmez.

Keçiye bahçe bırakılmaz: Geçmişte işkence yaptığı bilinen bir ismin 2012 yılında hâlâ İstanbul gibi önemli bir kente polis şefi yapılması geçmişi anımsattı. İnanması çok güç. Almanların bir deyişi vadır, “Keçiden bahçıvan olmaz” diye. Gerçekten işkenceye karşı olan bir hükümet böyle bir adım atamaz. Bu atama Türkiye’nin işkenceye bakışı konusunda sembol haline gelecektir. Geçmişte işkence görenler için hakaret anlamı taşır. İşkence mağdurlarının acılarına karşı büyük saygısızlık.

PKK şiddete son vermeli: Şiddet hiçbir zaman çözüm olamaz. PKK şiddeti bırakmalı. Yaptıkları terör eylemleri toplumda barışın önünü açamaz. Türk hükümeti de sorunu müzakereler ile çözme konusundaki niyetini artık somut adımlara dökmeli. Daha fazla insan ölmeden tekrar masaya dönülmeli ve terör bitmeli. Türk dış politikasının başarılı olması için evvela içteki sorunların çözülmesi şart. Kürt sorunu barışçı ve demokratik yönden çözülmeden, Aleviler ve gayri müslim azınlıklar için eşit haklar tanınmadan Türkiye dış politikada güvenilir bir arabulucu olamaz.

‘Mezhepçi’ algısı yayılıyor: AKP hükümetinin ‘komşularla sıfır sorun’ politikası ilk gündeme geldiğinde “Avrupa’dan dışlandıkları için böyle bir alternatife yöneldiler” diye düşünmüştüm. Gelinen noktada “sorunsuz komşu kalmamış” gibi gözüküyor.

Benim ülkemde de insanlar Suriye konusunda Başbakan Tayyip Erdoğan ve Türk dış politikasının Sünnilerin temsilcisi gibi hareket ettiği algısına sahipler. Bu algı son dönemde daha da artmış durumda.

Cemevi yaklaşımı tehlikeli: Başbakan Erdoğan’ın Alevilere karşı yaklaşımı da tehlikeli. Cemevleri için söylediği son sözler birçok Aleviyi rahatsız etmiş. Bugüne kadar onları hiç bu kadar öfkeli görmemiştim. Hepsi bunu hakaret olarak değerlendiriyor.

‘Kerkük-Diyarbakır’ benzetmesi: Roth ile sohbetimizde, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Irak merkezi hükümetinden izin almadan Kerkük’e yaptığı ziyaret de gündeme geldi. Roth o ziyaret ile kendilerinin geçmişte Diyarbakır’a yaptıkları ziyaretleri şöyle kıyasladı: “Çok değil 15-20 yıl önce Türkiye’ye gelip Diyarbakır’a gitmek istediğimizde düşman muamelesi görürdük bu ülkede. O dönem oldukça zor anlar yaşadım Türkiye’de...”

Suriye mezhep çatışmasına gidiyor: Suriye mezhepler ve etnik gruplar arası çatışmaya doğru gidiyor. Aleviler, Sünniler, Kürtler arasında sıkıntılı gelişmeler olabilir. Uluslarası toplum birlikte hareket etmeli. Ülkem Almanya da dahil, Avrupalılar da mültecileri kabul etmeli.


Cumhuriyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)