İlk yerli çelik rayın öyküsü!..


Bir karış fazla şimendifer!

Burun büktü ve kendine yonttu; Kartal-Kadıköy Metro’sunun açılış propagandasında Başbakan, Mustafa Kemal dönemini hatırlatarak; “….(!) neyi ördün? Hiçbir şey örmüş değilsin… Demirağlarla Türkiye’yi şimdi biz örüyoruz” diye övündü.
Arşivler yalan söylemez.
Arşivlere girildi.
Mustafa Kemal döneminde (1923’den 1940’e kadar) 3 bin 208 kilometre demiryolu yapıldı. Bu miktar; 2002-2012 arasında (bu iktidar döneminde) yapılan demiryolundan (1086 kilometre) nerdeyse 3 kat daha fazladır.
Başbakan, aldatıyor.
Halka yanlış bilgi veriyor.
Bir de; Mustafa Kemal döneminin, savaştan çıkılmış yoksulluk, yokluk, yıkım şartları ile bugünün ballı koşulları arasında, uçurum kelimesinin bile anlatmakta aciz kaldığı, büyük farklar var. Profesör. Dr. Bilsay Kuruç, dürst, yalan bilmez, övünmeyi sevmez, bilimsellikten sapmaz aydınlarımızdan biridir; “Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi, Büyük Devletler ve Türkiye” adlı kitap yazdı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıktı.
Bu kitap 540 sayfadır.
Her satırı bilgi yüklüdür.


Xxx

347’inci sayfada Türkiye’nin ilk metalürji mühendisi ve Makine Kimya Endüstrisi Genel Müdürü Selahattin Şanbaşoğlu, “ilk yerli çelik rayın üretilmesi” öyküsünü anlatıyor.
Aynen aktarıyorum:
“ 1932’de Kırıkkale’de askeri fabrika sahası dışında sadece onüç ev vardı. Meyhane, kahvehane ve kasap dükkanı aynı yerdeydi.
Yol yoktu.
Haftada iki tren geçerdi.
Gazete gelmezdi.
Fabrikaya çamur tarlalarından geçilerek gidilirdi. İşçi tamamen oranın köylüsüydü. İki üç saatlik köyünden eşekle veya yaya gelirdi. Fabrikada eşeklere ayrı yer vardı.
1929’da, Kırıkkale Çelik Fabrikası’nın temeli atıldı. Fabrika, 1932’de tamamlandı. Kırıkkale’nin ana imal görevi vasıflı çeliktir.
1932’de imalat çok azdı.
100 ton çelik çıkıyordu.
Fabrika onar tonluk iki Siemens-Martin ocağı, bir tane iki tonluk elektrik ark ocağı, dökümhane, iki tane kupol ocağıyla beraber, haddehane ve haddehanede hem saç, hem yuvarlak, hem dört köşe, hem lama malzemeyi imal edecek vaziyette yapılmıştır.
Ayrınca tamirhanesi vardır.
Başlangıçta hepimiz acemi idik.
Kütle üretim yapamıyorduk.
O esnada Harlas isminde bir ustabaşı geldi. Skoda firmasında ustabaşıydı. Oraya 15’lik top imalatı için tekemmüle(geliştirmeye) gitmiş olanlar onu alıp getirdiler ve bizim fabrikadaki çelik imalatında bu adamın çok büyük yardımı ve tesiri oldu. Ray imalatını aşağı yukarı ondan öğrendik.
İlk defa ray, 1932 Haziran’ının 4’ünde Kırıkkale Çelik Fabrikası’nda yapıldı, Sonra, 1934’e kadar çelikhane çalışmadı. Çünkü demiryolları sipariş vermiyordu. Devlet demiryolları Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya’ya bağlanınca, Çetinkaya emir verdi. Devlet demiryolları hiç istemediği halde siparişini Kırıkkale’ye vermek zorunda kaldı. Yapılan rayın evsafına (kalitesine) inanmadılar. İnşaat Dairesi Fen Şubesi Müdürü İsmail Fuat, bizim rayları Alman rayları ile mukayese için İsveç’e gönderdi. Bizimkiler Alman raylarından 4 kat daha dayanıklı çıkınca(1936) herkesin sesi kesildi. Ray imalatı 1940’a kadar Kırıkkale’de devam etti. Sonra Karabük’e geçti…”

Xxx

Bilsay Kuruç’un bu kitabını herkesin okumasını öneririm. Başbakan da okursa; “Bir Karış Fazla Şimendifer” başlıklı bölümde (sayfa 339) Cumhuriyeti kuranların ”ülkeyi demir ağlarla örme mucizesini” hangi şartlarda gerçekleştirdiklerini görecektir.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)