Milli irade bile kaçırıldı


Terörün yaygın olduğu 1995'te; Güneydoğu'ya gittim. O sıralar yazdığım Akşam Gazetesi için tam 10 gün o bölgede dağ tepe dolaştım; insanlarla konuştum. Şırnak'tan Tunceli'ye kadar... Bu röportajım gazetede 9 gün yayımlandı.
Şu an ise; Sivas'tan öteye gitmeye korkuyorum.
Abartmadığım ortadaÖ Bakın PKK Tunceli'de milletvekilini bile kaçırdı.
Kaçırdığı milletvekili; düşünce olarak TBMM'de PKK'ya en yakın sayılacak isimlerden birisidir, ama PKK'lı değildir.
Dün yazdığım gibi örgüt; mücadelesini silahlı propaganda temelinde yükseltiyor. Çünkü; PKK'nın 34 yıl boyunca en etkili propaganda yolu ve varlık sebebi bu olmuştur.
90'ların sonuna doğru hiç değilse silahlı propagandası iyice geriletilen PKK yeniden nasıl güçlendi?
Özellikle ülkenin tek adamı konumundaki Başbakan Erdoğan'ın, hiçbir komplese kapılmadan bu soruyu sorması ve cevabını artık başka yerlerde araması gerekiyor.

SEBEPLERİNİ DOĞRU YERDE ARAMAK
1994'ten beri yazıyorum: PKK; geleneksel sol örgütlerden değildir. Sol örgütler sınıf temelinde mücadele yürütürler. PKK ise ırk temelinde (etnik) mücadele yürütüyor.
Bu yüzden, PKK'nın derdi adalet, özgürlük, insan hakları, demokrasi, ezilen kesimlerin haklarını savunmak değildir. O; silahlı mücadele yoluyla Kürt aşiretlerinden bir millet yaratmak peşindedir. Örgüt 'Anadilde eğitim' derken de bu amaç peşindedir. PKK'nın bu isteğine destek olan Hüseyin Aygün, umarım ki o tarafın gerçek niyetini artık anlamıştır.
Yönetim katında ise: Bölücü liberallerle Kürtçülük sempatizanı bazı üst düzey AKP'liler; Başbakan Erdoğan'a PKK'yı özgürlük, adalet, insan hakları, demokrasi arayan bir örgüt gibi gösterdiler. PKK'nın beklentilerine uygun biçimde Güneydoğu'da açılım yaptıklarında örgütün geri adım atacağını zannettiler. Böylece; PKK'nın Kürdistancı fikirleri ve stratejisi örtüldü; masumlaştırıldı; haklı hale getirildi.

KÜRT SORUNU DEĞİL KÜRTÇÜLÜK SORUNU
Güneydoğu'da insafsızca sömürülen-ezilen ağzı var dili yok göçebeler, köylüler, milyonlarca kadın; gündeme getirilmedi ama hep Kürdistan'a yol açacak talepler öne çıkartıldı; bölge halkı da bunu istiyormuş gibi gösterildi. Barış ve demokrasi dedikleri şey de Kürdistan'ın kurulmasına hizmet edecek talepler idi.
İşte böyle; bölücülük/Kürtçülük temelinde yükselen PKK istekleri Kürt Sorunu gibi gösterildi. Kürt sorununu çözmek adına da PKK'nın Kürdistancı istekleri karşılamaya çalışıldı. Başbakan Erdoğan da 'Taviz verirsek PKK geriler. Demokratik ve kültürel haklar PKK'nın tabanını çözer.' hayaline inandırıldı.
Güneydoğu'ya Efgan Ala türünde AB Valisi denilen; örgütün yayılmasını görmezden gelen yöneticiler atandı. Örgüt; aldığı tavizi; Kır Gerillasını Şehir Gerillası'na dönüştürecek biçimde kullandı ve iki yapıyı da yönetecek KCK ortaya çıktı.
Şimdi şu ikinci soruyu sormalı Sayın Başbakan: 'Beni PKK konusunda kim kandırdı?'
Ve onları yanından uzaklaştırarak yeni bir başlangıç yapmalı.
Unutulmasın ki bu bela; bugünden yarına hemen bitirilemez. Öyleyse; sakin düşünmek gerekir. İlk büyük adım da PKK'nın temel gücü olan çocukları onun elinden kurtarmak için bölgede zorunlu eğitimi yatılı hale getirip çok özendirmektir. Ve, öyle teşvik meşvikle zaman öldürmeden devlet sektörünü hemen orada devreye sokmak kaçınılmazdır.
Muhalefetin de bu süreçte hükümetin yanında olduğunu göstermesi gerekir. Elbette ki kendi çözüm önerilirini de sergileyerek...

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)