100 yılın darbesi



Toplumun karnıyarık gibi ortadan ikiye bölündüğü bir mesele daha çıktı.. Balyoz kararları..
Orduya vurulan darbe diyen de var, demokrasinin zaferi ilan eden de..
Taban tabana zıt..
Böyle olmamalıydı.. Kafalarda soru işareti kalmamalıydı, yargılama pırıl pırıl olmalıydı, şaibesiz olmalıydı..
Olmadı..
Demek ki çok konuşacağız.. Uzun yıllar tartışacağız.. Bizden sonraki kuşaklar tez konusu yapacak, dibine kadar araştıracak..
Bizim daha önceki darbeleri, darbe girişimlerini araştırdığımız gibi..
*
İlk askeri darbe ne zamandı?
1876..
Yeniçeri ayaklanmalarını, Yeniçeri dayatmalarını saymıyorum.. Düzenli ordudan bahsediyorum.. Genelkurmay kurulduktan sonra yapılanları..
Genelkurmay makamı 1826’da II. Mahmut tarafından kurulduktan 50 yıl sonra Serasker Hüseyin Avni Paşa darbe yapan ilk Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçti..
Kimi tahttan indirdi?
Abdülaziz’i..
Kimi tahta çıkardı?
Abdülhamit’i..
Askeri darbeyle gelen ilk padişah Abdülhamit’tir.. İşin ilginç tarafı askeri müdahaleyle tahta çıkan, bir sürü darbe girişimini savuşturan Abdülhamit, 33 yıl sonra yine askeri müdahaleyle tahttan indirildi..
1909’da Hareket Ordusu tarafından..
*
Cuma günü Balyoz kararları açıklanırken, Kerem Çalışkan’ın 100 Yılın Darbesi kitabını okuyordum..
Çalışkan, Türkiye’nin darbeler tarihini gazete yazısı kıvamında anlatmış.. Zaten kitabın üst başlığını da ‘100 yılla yüzleşme-anlaşılır tarih dizisi’ koymuş..
Bir çırpıda okunsun, anlaşılsın istemiş..
Ona göre 100 yılın darbesi İttihatçıların Babıali baskını..
O darbe olmasaydı İttihatçılar yönetimi tümüyle ele geçirmeyecekti, 1. Dünya Savaşı’na sürüklenmeyecektik, parçalanmayacaktık demiş...
Peki o darbe niye yapıldı?
Balkan bozgunu, Edirne’nin kaybedilmesi, içeride yaşanan kaos ortamı..
Kerem Çalışkan, Balyoz davasıyla veya Balyoz planıyla Babıali darbesi arasında ilişki kurmuş.. Birlikte okuyalım..
*
“Seminerde ele alınan ‘en kötü durum’, Trakya’dan düşmanın girmesi ve buna paralel olarak Fatih Camii’nde gerici bir ayaklanmanın patlak vermesidir.
Aslında bu senaryo Osmanlı tarihindeki 1912 Balkan Savaşı ile 31 Mart Vakası’nın birleştirilmiş şeklidir.” (s.118)
*
Bir de çok konuştuğumuz vesayet meselesi var.. Yeri gelmişken bunun da köklerine bakalım..
II. Meşrutiyet’le birlikte İttihatçı vesayet dönemi başlar.. Meclis’e kendileri değil belirledikleri kişileri seçtireceklerdir..
Çünkü..
“İttihatçılar kendilerini Meşrutiyet’in ‘gözcüsü, bekçisi, denetimcisi’ olarak kenarda durup izleyecek ve işlerin doğru düzgün gitmesini ‘toplum adına bir hakem gibi gitmesini sağlamaya çalışacaklardır (...)’
Böylece İttihatçılar, siyasi sistemin, Meclis’in tümü üzerinde ve toplumun tamamen üzerinde bir ‘kontrol sistemi’ kurarlar.” (s. 71)
*
Cumhuriyet döneminde aynı rolü askerler üstlendi.. Askeri vesayet sistemi günümüze kadar böyle geldi..
Balyoz davasından girdik, nerelere geldik, lafı uzattık..
İyi pazarlar..

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)