AKP ile Cemaatin arasındaki dershane savaşı


Başbakan Tayyip Erdoğan dershaneleri kapatacaklarını ilan etti. Erdoğan 9 Eylül tarihli açıklamasında, “okul varsa dershane niye var?” diye sorarak kararının gerekçesini açıkladı. Hatta Erdoğan daha da ileri giderek, “ekonomik gücü olmayan vatandaşın yavrusunu dershaneye gönderemediğini” belirtiyor ve “sınıfsal” bir tavır da alıyordu!

Kuşkusuz Erdoğan, bu iddialarını kamuoyunu tavlamak için dile getiriyordu. Zira rakamlar ortadaydı ve Erdoğan döneminde Türkiye’deki dershane sayısı iki kat artmıştı!

DERSHANELER SAVAŞIN YENİ CEPHESİ

Peki, Başbakan Erdoğan 10 yıl sonra dershane sisteminin yanlışlığını neden keşfetti? Neden dershaneleri kapatmak istiyor?

“Bundan kim gücenirse gücensin” diyen Erdoğan elbette Fethullah Gülen cemaatine sesleniyordu; çünkü cemaatin en önemli silahı okulları ve dershaneleriydi…

Erdoğan bu kararıyla, özel temsilcisi olarak PKK’yle masaya oturan ve müzakere yapan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yargılanmak istenmesiyle hamle yapan cemaate ceza kesiyordu!

ERDOĞAN 28 ŞUBAT GENERALLERİNDEN BETER

AKP Hükümeti’nin dershaneleri kapatma kararı, Erdoğan’ın 9 Eylül’deki ilanından önce de aslında gündeme gelmişti. Ancak Cemaat AKP’yle savaşı büyütmemek için ilk günler açık bir tepki göstermedi.

Cemaatin resmi ilk tepkisi, Zaman yazarı İbrahim Öztürk’ün kaleme aldığı “Dershaneleri kapatmak” başlıklı yazı dizisiydi. 12 ve 13 Eylül tarihli bu yazılarda Öztürk, eğitimde kaliteyi artırmanın bir yöntemi olarak dile getirilen bu kararın netice vermeyeceğini savundu.

Öztürk yazısında Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’i de açıkça hedef aldı: “Milli Eğitim Bakanı ile eğitim ordusu arasında zerre kadar duygusal ve psikolojik bir bağ kalmadı ki. Ordusuz komutan gibi yapayalnız ilerliyor.”

Zaman yazarı İbrahim Öztürk, şu satırlarıyla Erdoğan’ı 28 Şubatçı generallerle aynı kefeye koyuyordu: “Derdiniz ne? Bu ülkede teröre karşı devletin vurmak-kırmaktan öte gitmeyen sert, acımasız yüzü hiçbir şeyi çözmüyor. Bu okullar umutsuz yüz binlerin başının okşandığı, onurlu milletimizin hayırsever ‘harçlıkları’ ile ayakta duran kurumlar. 28 Şubat’ta yapılamayanı, şimdi kalkıp bu hükümet mi yapacak?”

Hatta İbrahim Öztürk dershaneleri kapatmaya soyunan AKP Hükümeti’ni “milleti inletmekle” suçluyordu: “100 bin kişilik istihdamı, 2 milyar dolarlık sektörü batırmayı ‘milletim öyle istiyor’ diye meşru kılacaksınız, öyle mi? Millet kim? Alanlarında tekelleşen ve milleti inleten bir avuç komprador burjuvazi küçük esnafı ve tüketiciyi inletiyor, ‘milleti’ orada da hatırlamak lazım.”

SAVAŞ, SINAVLARA BİLE YANSIDI

AKP ile Cemaatin eğitim cephesine taşıdığı savaşın dershanelerden önceki ayağı İmam Hatip okullarıydı…

Zaman yazarı Mümtazer Türköne AKP Hükümeti’nin 4+4+4 sisteminin hedeflerini ele aldığı ve birkaç gün sürdürdüğü yazısında İmam Hatip’lerin kapatılmasını savunmuştu: “İmam-Hatipler çok hayırlı hizmetler yaptılar. Türkiye’ye çok şey kazandırdılar. Ama artık görev tamamlandı, ömürleri sona erdi. Sayıları meslekî ihtiyacı karşılayacak ölçüde sınırlanmalı ve genel eğitim içinde din eğitimi ihtiyacını karşılayan okul modeli olmaktan çıkartılmalı.” (Zaman, 26 Haziran 2012)

Bitirirken şu soruyu soralım: Son iki yılda neden neredeyse her sınav sorunlu geçiyor? Kopyalar, şikeler… Örneğin Erdoğan’ın bizzat MİT’i görevlendirdiği araştırmasından neden bir sonuç çıkmadı? Daha doğrusu çıkan sonuç neden kamuoyuna açıklanmadı?

Sınavların son iki yılda bu kadar sorunlu olması, AKP ile Cemaat’in eğitim savaşları nedeniyle mi?

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)