Barış için tek çare..


Kadıköy’de 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle toplanan bazı sivil örgütler ve siyasi gruplar PKK terörünün bitmesi için (onlar karşılıklı bir savaştan söz ediyor ki Suriye’de bizim de katkımızla değişen dengeler “tek taraflı terör” olan saldırıları bu hale getirdi) tek çözümün “müzakere” olduğunu seslendirmişler. Ve o arada bu grupların içinden Atatürk anıtına çıkan maskeli saygısızlar da olmuş.

Bu nasıl “barışçı” gösteridir ki ülkenin kurucusuna, “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyen Atatürk’e bu şiddet gösterisinin, bu saygısızlığın yapılmasına göz yumulur? Bir yandan bu yapılırken diğer tarafta on binlerce masum insanı katleden terör örgütü için saygın bir müzakere istenebilir? Çelişki serbest tabii, Ata’ya saygısızlığın da cezası yok, siz de buyurun!

MÜZAKERE DEDİĞİNİZ NE?

Peki bu “müzakere” dediğiniz şey Oslo’da yapılmadı mı, MİT ve PKK bir arada masaya oturulmadı mı? Ve hatta daha ötesi “Habur”dan gelen PKK’lılar “silah bırakmıyoruz” demelerine rağmen serbest bırakılmadı mı? Ülkenin seçilmiş ama eften püften nedenlerle, yıllardır yeterli deliller hala toplanamadığı halde tutukluluğu sürdürülen milletvekilleri, gazetecileri, terörle mücadeleye ömrünü vermiş askerleri bırakılmazken daha dün 3’üncü Yargı Paketi ile yüzlerce terörist (ve tecavüzcü ve diğer katiller) serbest bırakılmadı mı?

Bunların hepsi yapıldı ama terör azalacağına azdı.. Hele Suriye olayından sonra artık niyet açıkça ortaya konarak Güneydoğu’da sivil-asker-Türk-Kürt ayırmadan aralıksız katliamlara dönüşmedi mi? O zaman siz hangi müzakereden söz ediyorsunuz?

TALEP BELLİ!

Diyelim ki bir kez daha oldu, masaya oturulduğunda neyin pazarlığı yapılacak? Türkiye “hangi tavizi” verecek ki bu “barış” sağlanacak? Yıllardır “Kürt sorunu” diye tekrarlanan ve şimdi “barış şartı”na dönüşen sorunun ne olduğu, “özerk bölge” ile başlayıp “bağımsız devlet”e varacağı artık açıkça ifade edilmektedir, o zaman vazgeçin lafı yuvarlamaktan da müzakerenin hedefini de söyleyin değil mi?

Terör sorunu ne PKK’nın “İRA örneği” dediği İrlanda da, ne de “ETA örneği” dediği İspanya’da tavizlerle bitmedi.. Şimdi İRA’nın yeniden eskiye döndüğü, sorunun İngiltere’de de hortladığı söyleniyor, İspanya’da ise hala “bağımsızlık” talebi noktasındalar. Görüldüğü gibi terör örgütleri terörden vazgeçmiyor. “Toprak talebi” ile ortaya çıkıyor ama o toprak verilse de sonu yine belli değil..

Hele de kaynayan bir Ortadoğu içinde, perde arkasından Barzani önderliğinde bir terör örgütünün nereye kadar gideceğini, neler yapacağını iyi düşünmek lazım. Kadıköy’de gösteri yapanların “müzakere” dediği şey bu nedenle çözümün hiç de kendisi değildir. Çözüm halkın kendini terörden ve teröristten kesin şekilde soyutlaması, teröre şiddetle karşı çıkması, bu örgütlerin uzantısı partilere de uzak durmasıyla gelebilir.

Tabii devletin de vatan topraklarında güvenliği sağlayacak gücü göstermesi, kendi sorunu dururken bir de komşu ülkelerin savaşlarına atlamamasıyla!

*****


Hüseyin Aygün zarar verdi!

PKK tarafından kaçırılan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün serbest bırakıldığında yaptığı konuşmada ciddi hatalar vardı ve zaten kendisi de daha sonra bunu kabul etti.. Ama ne yazık ki onun kabul etmesi, Kılıçdaroğlu’nun ise sadece “konuşmana dikkat et” demesi siyasette yeterli değildir.

Aygün’ün açıklamasının ertesi günü ‘Bu konuşma mutlaka partisinin aleyhinde kullanılacaktır, hem de seçimde bile.. Kendisi bunu bilmez mi’ diye yazmıştım. Nitekim her türlü kullanılıyor. Ve sanki her partide “hata yapan, yolsuzluk yapan” milletvekilleri tüm partiyi bağlarmış gibi “partisinin görüşü” olarak, sanki “PKK’yı hep birlikte korumuşlar gibi” kullanılıyor. Oysa PKK’lıları yargı paketiyle kurtaran kendileri değilken böyle bir yakıştırmanın partilerine yapışıp kalmasına izin vermemeliler. (Referandum ve seçimde MHP ve CHP’nin hiç alakası yokken, tam aksine PKK bu süreçte pazarlık beklediği için eylemsizlik kararı almışken ters çakma yapılarak “BDP ve PKK ile aynı çizgide” gösterildiğini unutmasınlar.)

Aygün de, Kılıçdaroğlu da bu konuya mutlaka ve en ufak tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklık getirmek zorundadırlar.. Susmaları olayı unutturmuyor, ülkenin 2’nci büyük partisi olarak sorumluluklarını yerine getirmek görevleridir, tercihleri olamaz !

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)