Cin Ali istifa!


Sözde hâkim ve savcılığa atanacaklar... Adalet arayanlara adalet dağıtacaklar...
Kimler mi? Geçen mayıs ayında avukatlıktan yargıçlığa geçiş sınavında şakır şukur kopya çekenler... Kopyaları açığa çıkanlar. Neyse ki çoğunluk kopyacı değil... 1589 adayın sanırız en çok dörtte biri bulaşmış kopyaya... Birinci ve ikinci karı koca... AKP ile ilişkili isimler... Sınavı üstün başarıyla kazanan 4 çiftin cevapları tıpatıp aynı. Geçen sınavda barajı aşamayan 26 kişi bu defa ilk 50’ye girmiş...
Aslında yıllardır hâkimlik ve savcılık sınavlarının hemen tümünde şaibe oluştu. Kâh yazılıda kâh mülakatta... Çünkü yargıda, giriş sınavlarından itibaren kadrolaşma esas alındı. Hile ve torpil çalıştı.
Şimdi ne olacak? Savcılık olaya el koyacak mı? 2010 KPSS sınavlarında hem yargı hem de Emniyet ve MİT el koydular. Ne oldu? Hâlâ ses seda yok. Belli ki kopyacıların iktidardan desteği var.
Adalet aranıyorsa en azından kâğıt üstünde kopyacı olduğu anlaşılanlar cezalandırılır. Bundan sonraki sınavlara alınmazlar... Ama KPSS, 2010’da o da yapılmadı.
* * *
ÖSYM Başkanı Ali Demir’e gelince... Bir parça bilim onuru varsa derhal istifa etmesi gerekir. Çünkü göreve geldiğinden beri her sınavda skandal patlıyor. Kâh yanlış soru, kâh kopya, kâh hile...
Milyonlarca gencin emeğini çalıyor Ali Demir ve onu o koltuğa oturtanlar. Daha önceki ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan 34 yıllık emeğine rağmen üst üste iki kopya olayı patlayınca istifa etti. Ali Demir döneminde iki yılda en az 9 skandal patladı. Hazret oralı değil.
Yoksa görevi ÖSYM’yi hile merkezi haline mi getirmekti. Öyleye benziyor da...



“Kralın, keçi çobanından daha çok verecek hesabı vardır. Çünkü birinin güttüğü hayvan, diğerininki insandır.”
Don Kişot




Balyoz tutuklusu Org. Bilgin Balanlı mahkemede,
“Bu nasıl hukuk, bu nasıl adalet” diye sormuş.
Biz de kendisine soruyoruz: Ne hukuku Sayın Balanlı ne adaleti?
* * *
Suriyeli çocuklar nefretle büyüyormuş.
Bizimkiler 4+4+4’le büyüyecekler!
Hangisi şanslı?
Fahrettin Fidan



Maslak’ta dram...
İstanbul Maslak’tan geçerken zaten geniş olmayan otoyolun ortasına doğru çıkmış bir gökdelen iskeleti göreceksiniz. Dev bir demir yığını... 8 yıl önce inşaatına başlanan bu gökdelene verilen ruhsat sakat olduğu gibi mal sahibi imar planına da uymuyor. İki yıl önce mühürlendi. Ayrıca Dursun Çaltı, Hüseyin Sağ gibi duyarlı CHP’lilerin açtıkları davalar var.
Son olay... İstanbul Belediyesi Genel Sekreteri ve eski Milletvekili Adem Baştürk birkaç gün önce mesai bitiminden sonra binayı denetlemeye gidiyor. Katları gezerken düşüp ağır yaralanıyor. Beyin ameliyatı geçiriyor.
Önce geçmiş olsun diyoruz.. Sonra merak edilenler... Belediye Genel Sekreteri mesai bitiminden sonra mühürlü binada neyi denetler? Eğer denetlenecek bir durum varsa bunu belediyenin teknisyenleri yapmaz mı? Bu ülkede olup bitene ne akıl eriyor, ne sır...



Bir tek?bu eksikti!
Yabancı ülkelerdeki savaşçıları eğitmek ve silahlandırmak üzere kurulan SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlık Ticaret AŞ.) adlı şirket büyücek bir soru işareti oluşturdu.
Merkezi İstanbul Beylikdüzü’nde olan şirket 28 Şubat sürecinde ordudan çıkarılan AKP çizgisindeki askerler tarafından kurulmuş. Başında da Özel Harpçi Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi bulunuyor.
Tanrıverdi, kuruluş aşamasında olduklarını Milli Savunma Bakanlığnıdan izin beklediklerini söylüyor. Emekli general, İslam ülkelerinde kanlı bir değişimin başladığını, bu süreçte onlara yardımcı olmak amacıyla yola çıktıklarını ekliyor.
SADAT’ın internet sitesinde gerilla harekatı, sokak savaşı, sabotaj, suikast, keskin nişancılık gibi konularda eğitim verildiği; her türlü silah tedariki, bunların eğitimi ve mahalline sevkinin yapıldığı bildiriliyor. Tehlikeli bir ihracata hazırlık gözleniyor.
Aydınlık Gazetesinde Suriyeli muhaliflerin SADAT tarafından eğitildiği ihtimaline yer veriliyor.
Şirket ise henüz faaliyete geçmediğini bildiriyor.
Avukat Cemil Can iki kanun maddesi anımsatıyor...
1. 4104 Sayılı Muharip Yabancı Ordu Mensuplarından Türkiye’ye İltica Edenler Hakkında Kanun ve yönetmelik hükümlerine göre, sığınmacılar kendi ülkelerine karşı silahlı mücadele yapamazlar.
2. Türk Ceza Kanunun 306.maddesine göre:
“Türkiye Devletini savaş tehlikesi ile karşı karşıya bırakacak şeyetkisiz olarak, yabancı bir devlete karşı asker toplayan veya diğer hasmane hareketlerde bulunan kimseye, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir” hükmü bulunmaktadır.
Acaba hükümet bu konuda ne diyor?



Soru: Başbakan Erdoğan ara sıra cemaatlere
neden kızıyor olabilir?
Yanıt: “Biz meydan meydan dolaşıp vatandaşın oyuyla iktidara geliyoruz, onlar oturdukları yerden devlet içinde devlet oluyorlar” diye...
Haldun Ertem

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)