Cumhuriyet’e Yasak Kardeşim!..


Yazılarımda sık sık sorduğum soru şu oluyor:

“Türkiye nereye gidiyor?”

Bu soruma çoğu kez şu yanıtı alıyorum bazı kesimlerden:

“Ortalığı karıştırıyorsunuz... Her şey iyi, asker kışlasına çekildi, darbecilerden hesap soruluyor... İleri demokrasiye geçildi, özgürlükler genişletildi.”

Bunun tam tersini söyleyenler de var:

“Ekonomi kötü... Zeytinyağı üreticileri perişan... Tarım sektörü öldü. Türkiye, İran’dan kavun-karpuz, Kanada’dan badem, Brezilya’dan kiraz-vişne, Hollanda’dan elma ithal ediyor...”

Bugün Türkiye’de neredeyse 80 gazeteci tutuklu, medya patronları üzerinde büyük baskı var...

AKP’liler ise buna karşı çıkıyor:

“Hayır Türkiye özgür bir ülkedir... Baskı yok... Tutuklananların basın kartı bile yok...”

***

Ben Başbakan Erdoğan’la hayatımda bir kez karşılaştım. 1994 yılında büyükşehir belediye başkanlığına aday olduğu dönemde.

Bir televizyon programıydı.

Bir grup gazeteci arkadaşla kendisine sorular yöneltmiştik.

Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı yaptığı yıllarda (1993) Cumhuriyet’in Cağaloğlu’ndaki binasına gelir, Haber Merkezi Müdürümüz Hakan Kara’yla görüşürdü.

Bunları niçin anlatıyorum...

Bugün yapılacak olan AKP büyük kongresine Erdoğan, Cumhuriyet gazetesi muhabirleri ve yazarları için “yasak” koydu.

Ankara Büromuz, giriş kartlarını almak için gittikleri AKP Genel Merkezi’nde “akredite” edilmediklerini gördü.

Cumhuriyet, Sözcü, Aydınlık, Birgün, Evrensel, Özgür Gündem, Yeniçağ, İMC TV ve Ulusal Kanal...

Evet yedi gazete, iki tv kanalı...

46 yıldır Cumhuriyet’teyim, 22 yıldır köşe yazarıyım...

Bülent Ecevit’i, Demirel’i, Türkeş’i, Erbakan’ı yıllarca seçim otobüsüne binerek, kongrelerine giderek izledim.

1986’da yasakların kalkması için yapılan anayasa oylamasında, başta Turgut Özal, Erbakan olmak üzere Uğur Mumcu, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Yalçın Doğan, Ahmet Tan ve Hasan Cemal’le tüm siyasi partileri yakından takip ettim.

Zamanında Ecevit’i, Demirel’i, Deniz Baykal’ı, Türkeş’i, Turgut Özal’ı, Erbakan’ı en çok eleştiren gazetecilerden birisiyim.

Bugüne değin hiçbir partinin genel başkanı, Erdoğan gibi muhalif gazetecilere yasak koymadı.

Tüm başbakanlar ayrımcılık yapmadan gazetecileri hem yurtiçi hem de yurtdışı gezilerine çağırdı.

***

Ankara Temsilcimiz Utku Çakırözer, muhabirlerimiz ve yazarlarımız şaşkın...

Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in, Cumhuriyet’in akretide edilmemesi karşısında arkadaşlarımıza söylediği şu:

“Bu beni aşar!”

***

Cumhuriyet, laik demokratik Cumhuriyet’le yaşıt bir gazetedir...

Cumhuriyet onurlu bir gazetecilik yapar ve Yunus Nadi, Nadir Nadi ve İlhan Selçuk’un deyişiyle tüm siyasi partilere eşit uzaklıktadır.

Yazarları özgürdür, kimsenin tek cümlesine dokunmaz...

Şimdi ben soruyorum:

“Bu, sivil baskıcı bir davranış değil midir?”

Sadece bu sorunun yanıtını istiyorum...

AKP kongresini izlemek izlememek hiç önemli değil Cumhuriyet için...

Televizyonlar nasıl olsa canlı yayın yapacak gün boyu!

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı tüm halkı, tüm medyayı, tüm sendikaları, demokratik kitle örgütlerini kucaklarsa hiçbir şey kaybetmez, kazanır.

Öç alma, kin ve nefret duygularının hâkim olduğu yerlerde demokrasiler, özgürlükler gelişmez, ülke bir hukuk devleti olmaz...

Ben sadece buna üzülüyorum...

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)