Dersaneler üzerinden F Tipi ile pazarlık


Baştan belirteyim, kapalı mekanlardaki sigara yasağı hadisesinden sonra Tayyip Erdoğan’ın beğendiğim tek vaadi dershanelerin kapıtılacağı beyanıdır.
Dershaneler olayı nereden bakarsanız bakın faciadır.
Birincisi, eğitim sistemimizdeki rezilliği afişe ediyor.
Buna paralel olarak eğitimdeki fırsat eşitliğinin önündeki en büyük engeldir .
Dershaneler vahşi kapitalizmin parası olanın eğitim hakkı olur diyen malum anlayışının tezahürüdür.
Devleti aradan çıkarması ve özel bir alan oluşturması sebebiyle de dershaneler gerçekte sosyal-siyasal ve inanç mühendisliklerini en etkili tarlalarıdır.
Nitekim F Tipi örgütün vücut bulup serpildiği yer dersanelerdir.
Üniversiteye hazırlama ambalajı ile ilişki kurulan gençlik bu kurum aracılığı ile devşiriliyor.
Buradan hareketle dersanelerin F tipi örgütün kuluçka merkezleri olduğunu söylemek pekala mümkündür.
Dolayısı ile kaldırılması her bakımdan hayırlı olacaktır.
Ancak bunu yaparken sistemin buna göre acil dizaynı gerekiyor yoksa dershanecilik şekil değiştirerek bir şekilde mevcudiyetini sürdürecektir.
Gelelim Tayyip Erdoğan’ın bunu niye yaptığına?
Hayır Erdoğan’ın derdi eğitim sistemimizdeki çöküşü ya da yoksulu korumak değildir. Öyle olmuş olsaydı 10 yılda bu yönde bir milim adım atardı. Tersine eğitimde var olan bugünkü kaosun müsebbibi bizzat kendisi, yani hükümetleridir.
Öyle ise Tayyip Bey’in bu tutumu niye mi?
Dershane olayını kullanarak bir süredir kendine hasmane davranan F Tipini hizaya getirmektir.
Evet Erdoğan dershaneleri kapatırım mesajı ile Cemaatin başında kılıç sallandırıyor ve kendine biat etmelerini istiyor.
Diyeceksiniz ki Cemaatin kontrolü o kadar önemli mi?
Önemli zira F Tipinin elinde Tayyip Bey’in yalan çevresi ile alakalı müthiş bir arşiv var. Erdoğan geleceği planlar ve Çankaya’ya çıkmak isterken işi şansa bırakmak istemiyor ve medyası, bürokraside kadroları ve arşivi olan F Tipini dershaneleri kapatırım korkutması ile pazarlığa zorluyor!
***
Tayyip Erdoğan’ın yerine geçecek isim belli
Yok biz papatya falı açmayacağız.
Temmennimizi de yazmayacağız. 30 yıla yaklaşan siyasi gazetecilik ve yazarlığımıza binaen analiz yapacağız.
Tayyip Erdoğan bir şeyin farkında.
Devran döndüğü saat paspas yapılacağını biliyor.
Onun için de var olmak adına başarı en olmazsa olmazıdır.
Dolayısı ile Tayyip Erdoğan seçeceği isimde şu özellikler arayacak:
Önce karizma, akabinde kendine biat ve sonra yıpranmamışlık!
Devlette tecrübeli olmak Erdoğan’ın aradığı en son şeydir zira böyle biri Tayyip bey’i takmayabilir. Mesela Abdullah Gül böyle biridir. Oysa Erdoğan içerde ve dış dünyada kendine muhtaç birini ister.
Gelelim bu ismin kim olacağına?
Gül ile Arınç’ı kafadan geçin!
Binali Yıldırım en sadık olan ama karizması yok!
Ömer Dinçer, Nihat Ergün, Faruk Çelik dillendiriliyor ama mümkün değil.
Yalçın Akdoğan milyonda bir ihtimal bile değil.
Peki kim mi?
Yazın bir kenara Numan Kurtulmuş!
Öyle çünkü ekonomi profesörü olan karizma sahibi Kurtulmuş tam Erdoğan’ın aradığı isim!
Yahu Numan Bey’e AKP için nikah kıyıldığı gün Abdullah Gül nasıl çıldırdı görmediniz mi?
***
Cem Uzan’ın trilyonluk bakıcısı çekirge
Fatih Çekirge’nin önceki günkü yazısında “AKP’yi alkışlıyorum” satırlarını okuyunca anılarım depreşti.
2000′li yılların başları.
Fatih Çekirge Star Gazetesinin Genel Yayın Müdürü ben de Ankara Temsilcisi.
Haftanın 4 gününü Ankara’da geçiren Fatih o dönem en az 5 kere Cem Uzan’la telefonda konuşuyor.
Bir keresinde aynen şu sözü ediyor:
“Az önce Komutanın yanında idim. 2 saat baş başa görüştük. O iş tamam!”
Şaşırıyorum zira Çekirge ile gün boyu beraberim yani o saate kadar hiç kimse ile görüşmüş değil. Şaşkınlığımı gören Fatih gülümseyerek şunu söylüyor:
“Sabahattin patronlara bazen olanları değil, duymak istediklerini söylersen kıymetin artar!”
Susuyorum…
Fatih lavaboya kalktığında masamızda olan Star’ın İdari İşler Müdürü Yavuz Onursal aynen şu sözü ediyor:
“Fatih dünyanın en pahalı hasta bakıcısıdır. Cem Uzan uçuk ve adeta hasta. Ona bakıcılık yapmak kolay mı? Bazen öyle, bazen böyle konuşacaksın. Zor iş hasta bakmak ama Fatih gibi trilyon alırsan yapılır.”
Tam bu noktada soralım:
Sahi Fatih Çekirge, AKP’yi başarılı buluyorum ifadesini Cem Uzan misali, Tayyip’in duymak istediği şey diye mi kaleme aldın?
***
Bidon kafalı ve deyyus
Hatırlayın Yılmaz Özdil ülke adına yaşanan onca rezilliğe rağmen hala AKP’ye oy veren o malum sürüye Bidon Kafalı yakıştırmasını yapmıştı!
Vay sen misin onu diyen!
Yılmaz günler ve haftalarca aşağılandı!
Oysa Bidon Kafalı nitelemesi bir küfür değildi tersine bir yazarın kızgınlığının dışa vurumuydu ama buna rağmen başta Tayyip Erdoğan ile güruhu koro halinde kıyametleri kopardılar.
Ve bugün sözde bir din adamı ortaya çıkıp deyyus diye itham ediyor!
Deyyus ne mi?
Burada yazamam zira o denli rezil bir ifade!
Peki o imam ya da din görevlisi bunu kimin için mi diyor?
Bu ülkenin asgari 70 milyonuna çünkü bu ülkede düğünlerde herkesin eşi-kızı oynar zira bu Türklerde gelenek!
Hal bu iken Tayyip ile Şurekası ve medyasında tık yok!
Sahi deyyus lafını kazara Yılmaz etseydi ne olurdu bir düşünsenize!

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)