Erdoğan aklını başına almalı


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ''30-35 yıldır bu sorun çözülmüyor. Oturalım masaya çözelim, akil adamlar olsun onun paralelinde. Devletin meşru organları, terör örgütüyle masaya oturmaz. Biz akil adamları boşuna önermiyoruz. Çünkü Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğüne inanmak zorundayız''

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''30-35 yıldır bu sorun çözülmüyor. Oturalım masaya çözelim, akil adamlar olsun onun paralelinde. Devletin meşru organları, terör örgütüyle masaya oturmaz. Biz akil adamları boşuna önermiyoruz. Çünkü Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğüne inanmak zorundayız. Bu çerçevede görüş, çözüm üretmek zorunda. Oslo'da varılan mutabakat metni, bizim sorunlarımızı uluslararası alana taşımada önemli bir belge olarak yarın karşımıza çıkarsa kimse şaşırmasın'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Kocaeli'de yerel gazete ve televizyon sahipleriyle bir araya geldiği Emex Otel'de gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bazen BDP'lilerle görüşeceğini açıkladığını hatta TBMM'de BDP'li milletvekilleriyle bu sorunun nasıl aşılacağı konusunda biraraya geldiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Sonra onlardan vazgeçti. 'İmralı'dır dedi'' şeklinde konuştu.
Kılıçdarğolu, terör konusunda istihbarat örgütlerinin görüşebileceğini hep kabul ettiklerini ve bunu inkar etmediklerini anlatarak, rahmetli Turgut Özal'dan beri istihbarat örgütleriyle terör örgütünün liderleri veya onların alt liderleriyle görüşmelerin yapıldığını herkesin bildiğini kaydetti.

Bir Başbakan'ın çıkıp ''İmralı ile görüşülür'' diyemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Bunu söylediğiniz andan itibaren Başkanın muhatabı İmralı'dır artık. 'İstihbarat örgütleri görüşür' dedik. Siz çıtayı yukarıya çıkardınız Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı... Oslo görüşmeleri olduğunda, 'Yahu bu görüşmeler oluyor' dedik. En ağır şekilde eleştirildik. 'Bunu söyleyenler şerefsizdir' diye başlayıp... Başbakan söyledi. Geldiğimiz noktada her şey ortaya çıktı. Her şey mi? Hayır. Oslo görüşmelerinde neler konuştuklarının bir kısmı medyaya yansıdı. Ama orada bir mutabakat metni imzalanmıştı. O izim elimize geçti'' ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, söz konusu ''Mutabakat metni''nin partisinin sözcüsü tarafından açıklandığını hatırlatarak, sözcülerini bunu açıklarken hiçbir televizyon kanalının vermediğini, sonra topun ağır ağır CHP'yi eleştirmeye döndüğünü söyledi. Bunların neden açıklandığı yönünde eleştiri aldıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu halkın gerçekleri bilmeye hakkı olduğunu kaydetti.

Oslo görüşmelerinin temel nedeninin 15 Haziran'da yapılacak seçimler için PKK'ya eylemsizlik kararı aldırmak olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Açın bakın mutabakat metninde bunu görürsünüz. Ama orada bazı tavizler verdiler. Bunu kamuoyuna açıkladık. Medya sorumluluğu, gazetecilerin sorumluluğu için de sizler bu metni oturup övüyorsanız bir şey demem, eleştiriyorsanız da bir şey demem ama mutlaka okuyup 'nedir arkadaş bunu niye imzaladınız' diye sorması lazım'' dedi.

''Terörü önlemek, barışı sağlamak için masaya oturmadınız''

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın bu mutabakat metninin altında imzasının olmadığını açıkladığını dile getirerek, şunları söyledi:

''Kimse kusura bakmasın, mutabakat metni, hakem devletin temsilcisi tarafından imzalanır. 'Taraflar, karşılıklı mutabakata varmıştır' diyor. Sizi bir araya getiren bunu söylüyor. Sormamız gereken soru, 'Oslo'da mutabakat metni ortaya çıktıktan sonra terör niye azdı'. 2002'de sıfır terördü, 2012'ye geldik. Ülke, bir terör batağıyla karşı karşıya, her gün şehit haberleri. Çünkü siz, terörü önlemek için, barışı sağlamak için masaya oturmadınız. Siz, 15 Haziran'da 'ben nasıl iktidar olurum, AKP nasıl iktidar olur. PKK eylem yapmaz, ve ben seçimlere giderim' bunun hesabını yaptınız. Şimdi Başbakan, terör karşısında yıldı, '2. Oslo başlayabilir, İmralı muhatap alınabilir' E git, koşa koşa git bari.''

O sürecin bu ülküye hayır getirmeyeceğini, çünkü niyetin bu ülkeye barışı getirmek değil, Cumhurbaşkanlığı seçiminde PKK'ya eylemsizlik kararı aldırmak olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, halkın bunu görmesi gerektiğini kaydetti.

''Hükümet, Oslo görüşmelerini 'barış' diye halka yutturmaya çalıştı. Bir fiyaskoyla karşı karşıya kaldı'' diyen Kılıçdaroğlu, ''Eğer bu bağlamda, bu anlayışla yola devam ederlerse korkum şu, Türkiye, bir iç savaşa sürüklenebilir, bunu herkesin görmesi lazım, AKP'nin de aklını başına alması lazım. Recep Tayyip Erdoğan'ın da aklını başına alması lazım'' şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, sorunun çözümü konusunda görüşlerini belirttiklerine dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Çözüm yeri Oslo değildir. Çözüm yeri TBMM'dir, kendi sorunumuzu başkalarına ihale ediyoruz. Niye biz çözmüyoruz. Başkalarının atına binerseniz, atın sahibi ıslık çalınca at o yöne gider, Siz de onun istediği yere gidersiniz, neden böyle yapıyor AKP, bunu gittik kensine söyledik, TBMM meşru zemin, halkın seçtiği milletvekilleri, 30-35 yıldır bu sorun çözülmüyor. Oturalım masaya çözelim, akil adamlar olsun onun paralelinde. Devletin meşru organları terör örgütüyle masaya oturmaz. Biz akil adamları boşuna önermiyoruz. Çünkü Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğüne inanmak zorundayız. Bu çerçevede görüş, çözüm üretmek zorunda. Oslo'da varılan mutabakat metni, bizim sorunlarımızı uluslararası alana taşımada önemli bir belge olarak yarın karşımıza çıkarsa kimse şaşırmasın. Bunun vebali AKP'ye aittir. Çok önemli bir süreç, çözüm üretemeyen bir parti var. iktidar partisi sorunlara teslim olmuş, çözüm üretemeyor.''

Çözümün adresinin TBMM olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Biz karanlık süreçlere onay vermeyiz, ilkesiz süreçlere onay vermeyiz. Kabul etmeyiz'' dedi.



"Sabah gidiyorlar çatışmaya, akşam dönüyor, kampa..."

Kılıçdaroğlu, Kocaeli'de yerel gazete ve televizyon sahipleriyle bir araya geldiği Emex Otel'de yaptığı açıklamada, Kocaeli'nin geriye gidiş yaşadığını ifade ederek, Kocaeli'nin üniversite sınavlarında 74. il olduğunu, Kocaeli gibi bir üniversite kenti, 'sanayinin başkenti' diye tabir edilen bir ilin üniversite sınavlarında 74. sırada olmayı haketmediğini kaydetti.

İşsizlikte Türkiye ortalamasının üzerinde olmasının da Kocaeli açısından ciddi bir sorun olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, işsizlik olan yerde barış ve huzur olmayacağını, bu durumun en büyük sosyal yaralara yol açacağını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Kocaeli'de çevre ve trafik sorunları başta olmak üzere çeşitli sorunlarının bulunduğunu ve kentin gelirine rağmen temel sorunların çözülemediğini belirtti.

Yerel seçimlerde adayların belirlenmesine de değinen Kılıçdaroğlu, kamuoyu yoklamaları, eğilim yoklamaları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin görüşlerine göre aday belirleyeceklerini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş'in çok önemli bir görev yaparak Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yabancı askerlerin konuşlandığı tabloyu Türkiye'ye gösterdiğini anlatarak, ''Düşünebiliyor musunuz, Türkiye Cumhuriyeti'nde parlamentoda görev yapan bir milletvekili, kendi topraklarında, sivil mülteciler için olduğu söylenen bir kampa giremiyor. Ne için, neden yasak? Nedenini söyleyeyim. Bu ülkenin topraklarında yabancı askerlerin konuşlanmasına iktidar izin verdi. Oysa yabancı askerlerin Türkiye Cumhuriyeti'ne gelmeleri, konuşlanmaları ancak parlamentonun iznine bağlıdır. Son günlerdeki tartışmanın özünde de bu vardır. Siz nasıl olur da parlamentonun yetkisini gasp edip ülkenizde yabancı askerleri konuşlandırabiliyorsunuz. O yabancı askerler sabah gidiyorlar çatışmaya, akşam dönüyor, kampa giriyorlar'' şeklinde konuştu.

Bunun Türkiye'nin saygınlığına gölge düşürdüğünü dile getiren Kılıçdaroğlu, Hurşit Güneş'in hazırladığı gensorunun imzaya açılarak Meclis Başkanlığı'na verildiğini ve bu konunun ilerleyen günlerde parlamentoda görüşüleceğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, Suriye'den gelen sivillere hiçbir zaman itiraz etmediklerini, onlarla bir sorunlarının olmadığını anlatarak, ''Apaydın Kampı'nda madem ki siviller vardı, niye milletvekilleri gidemiyor? Sonra usülen açtılar. Bunlara her yerde itiraz ediyoruz. Gönül isterdi ki batı medyasının gösterdiği duyarlılığı bizim medyamız da göstersin. Bir siyasal iktidarın bu konuda halkına hesap vermesi, halkın da hesap sorması lazım. Şimdi Özgür Suriye Ordusu diyor ki 'Türkiye topraklarından ayrıldık, Suriye'ye döndük' demek ki Türkiye'deydi. Başbakan kendi halkına doğruları söylemiyor'' ifadesini kullandı.

Gaziantep, Kilis ve Hatay'a arkadaşlarıyla beraber gittiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, burada yaptıkları toplantılarda, AKP'nin Suriye politikasındaki yanlışlıklarını gördüğünü söyledi.

''Sarıgül, partimize gelirse bundan memnunluk duyarız''

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, halkın haber alma hakkının kutsal olduğunu ve tüm demokrasilerde en temel hak olduğunu dile getirerek, bu hakkın kısıtlanmasına meslek örgütleri, demokrasiler, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin izin vermeyeceğini belirtti.

Gazetecinin özgürce haber yapmasının önündeki tüm engellerin kaldırılmasının demokrasilerde temel bir hak olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ''Bugün yaşadığımız Türkiye'de medyanın özgürlüğünden söz edemeyiz. Ciddi bir baskı var. Bu baskı anayasadan kaynaklanmıyor, medya üzerindeki baskılar anayasa dışındaki darbe yasalarından kaynaklanıyor. Darbe yasalarının değişmesi lazım. 12 Eylül darbesinin getirdiği yasaların yaklaşık hepsi yürürlükte'' şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, AKP'ye sivil bir anayasa yapılması konusunda öneri sunduklarını, uzlaşma komisyonunun da çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek, ''12 Eylül darbesinin tüm yasalarını yeniden ele alalım' dedik. Ama AKP bunu kabul etmedi. Darbe hukukundan yola çıkıp, bununla yola devam ederseniz sizin anayasa talebiniz de samimi değildir' anlamına gelir. Yüze yakın gazetecinin cezaevinde olduğu bir ülkede 'demokrasi var' denilmez. Bunların üzerinde hep beraber duracağız'' diye konuştu.

Bir gazetecinin Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün partiye davet edilip edilmeyeceği yönündeki bir soruya Kılıçdaroğlu, Anayasa'da ön görülen ''Türkiye, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir'' ilkesini kabul eden her yurttaşı CHP'ye davet ettiklerini dile getirerek, ''Genel Başkan olduktan sonra 'partiye kim üye olmak istiyorsa kapılarımızı sonuna kadar açalım' talimatını verdik. Bizim ilkelerimizi, tüzüğümüzü benimseyen herkes partiye gelebilir. Sayın Sarıgül, zaten eski CHP üyesidir. Partimize gelirse bundan memnunluk duyarız'' ifadesini kullandı.

Cephanelikteki patlama

Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar'da cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin bir soruya, tüm demokrasilerde böyle bir olay meydana geldiği zaman halkın tüm boyutlarıyla aydınlatıldığını, patlamaya ilişkin vali, belediye başkanı ve bakanın ayrı ayrı açıklamalar yaptıklarını dile getirdi.

Sorumlu bir parti olarak konunun uzmanlarını davet ettiklerini, emekli askerler, kimyagerler, silah uzmanlarıyla oturup bu konuyu konuştuklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Bir cephanelikte patlama nasıl olur? Varılan ortak kanaat bunun bir sabotaj olduğu şeklindeydi. 'Böyle bir iddia her zaman ağırlıklıdır' dendi. Bir el bombası yere düşmekle patlamaz, bir el bombası cephaneliği bu hale getirmez. Sonra Başbakan çok garip bir açıklama yaptı. 'Bir asker meraktan bir el bombasının pimini çekmiş' dedi. Rahmetli Aziz Nesin de mizah yazıyordu, böyle bir şeyi asla düşünemezdi'' diye konuştu.

Olayın nedeninin henüz belli olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ne olursa olsun sorumlularının ortaya çıkması gerektiğini, bürokratik ve siyasal sorumluların bulunmasının önemli olduğunu bildirdi.

Kılıçdaroğlu, Uludere'de 34 yurttaşın hayatını kaybettiği olaya ilişkin sorumluların hala ortaya çıkarılmadığını dile getirerek, ''Bunlar bizim demokrasimizin kalitesinin zaaflarıdır. Böyle demokrasi anlayışı olmaz. Her siyasetçi sorumluluğunu bilecek, olayın üzerine kararlılıkla gidecek ve sorunu aydınlatacak'' dedi.

İstihbarat örgütlerinin yasa dışı unsurlarla görüştüğünü, bunun sadece Türkiye'ye özgü olmadığını, dünyada da böyle işlediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Hukuk devleti, yasa dışı işlemlerin içinde olmaz. Bizde istihbarat örgütleri görüştüler, itiraz etmedik. Ama Oslo'daki görüşmede Başbakanın istihbaratçı olmayan temsilcisi de vardı. Sorun o. Bu yeterince sorgulanmadı. Bir başbakanın talimat verip, 'Benim temsilcimdi, ben gönderdim, gerekirse bir daha gider' demesini, hele hele 'İmralı'yla da görüşülür' demesini ne kabul etmek, ne de içimize sindirmek mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Başbakan böyle bir ifade kullanmıştır. Bunun hesabını bu millete vermek zorundadır.''

Gerekirse AİHM'ye gideriz

Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasına da değinen Kılıçdaroğlu, Aygün'ün kaçırıldıktan sonra ortak bir tavır sergilenerek, bunun doğru olmadığının söylendiğini, PKK'nın da bu açıklamalardan sonra Aygün'ü serbest bırakmak zorunda kaldığını kaydetti.

Aygün'ün daha sonra yaptığı açıklamaların CHP adına bir açıklama olmadığını, nasıl tutulduğu ve kendisine nasıl davranıldığını anlatan bir açıklama yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, ''AKP milletvekili 'Dağdakiler benim canımdır, ciğerimdir' diye bir tweet attı, tık yok. Aygün'de kıyamet koptu'' ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi'nin partileriyle ilgili aldığı kararın yanlış olduğunu ve hukukla uzaktan, yakından ilişkisinin olmadığını kaydederek, ''Genel Merkezde doğalgaz kullanıyoruz. Satan resmi kurum, banka talimatıyla otomatik ödeniyor. 'Faturası yok' diye tüm ödemelere ceza kestiler. Akıl var, mantık var. Onların Vergi Usul Kanunu'ndaki 'fiili durum' kavramından haberleri yok. Bu mahkeme, bu ülkeye adalet dağıtacak. Arkadaşlarımız araştırıyor. Önümüzdeki günlerde bu dosyayı gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götüreceğiz'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın ''doğalgaza küçük zam yapacağız'' şeklinde açıklama yaptığını hatırlatarak, ''Oradaki yüzde 10-15'lik zamma 'küçük' diyorsun ama emekliye, memura ne verdin? Yüzde 10-15 mi? Hayır, yüzde 2-3 verdin. O zam çalışanlar için büyük zamdır. Arkasından elektriğe zam gelecek'' dedi.


AA
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)