Esad’a ilişmeyin!


Suriye’de güvenli bölge oluşturmak Türkiye için savaş riskine değecek kadar önemli hedef midir?

Dışişleri Bakanı Davutoğlu dün BBC’ye verdiği demeçte “evet” dedi.

Mülteci sorunu ve bunun yanında Suriye’nin kuzeyinde doğan otorite boşluğunun PKK’ya yeni imkânlar sunması nedeniyle Türkiye olan bitene elbette seyirci kalamaz.

Ama Suriye’de bir güvenli bölge tesis etmek en doğru seçim midir; bunu da çok iyi düşünmek gerekiyor.

Türkiye’nin bu amaçla asker göndermesini Şam rejimi savaş nedeni sayacağını bildirmiştir.

İş uzasa da Esad’ın iç savaştan iktidarını koruyarak çıkması ihtimali düşüktür.

O nedenle Suriye diktatörünün, Kaddafi, Mübarek ve Saddam türü bir sona razı olmaktansa Türkiye’yi savaşa çekerek yeni bir şans elde etmek isteyeceğini hesaba katmak gerekecektir.

İç kavgayı durduracak ilâç olarak dış düşman yaratmak her zaman işe yaramıştır.

Dışişleri Bakanı eğer bu adımlar geciktirilecek olursa çok daha büyük risklerle karşı karşıya kalınacağını söylüyor.

Sanki daha büyük risk varmış gibi...

Esad sonrası dönemin sonuçlarından biri Kuzey Suriye’deki PKK varlığı ile kendini göstermiştir.

PKK’ya bağlı örgütün yaptıkları, Irak İran ve Türkiye’nin bazı bölgelerini kapsayan bir federasyonun yeniden konuşulmasına sebep olmuştur.

Savaş riski bu tehlikeyi de tetikleyecektir.

Ayrıca Irak’ta yaşanan tecrübe, güvenli bölge uygulamalarının terörle mücadeleye değil, terör örgütünün amaçlarına hizmet ettiğini bize öğretmiş olmalıdır.

Yöneticilerimiz şunu bilmeli ki Türkiye ile savaşa tutuşmak Şam’daki despotun korkusu değil, kullanmayı düşüneceği son şans olabilir.

İktidar halkın duygularını önemsemelidir. Metropoll araştırma şirketinin son anketinde halkın yüzde 56’sı, Suriye krizinin doğru yönetilmediğini düşünüyor.

Stratejik derinliğe dalanlar vurgun mu yedi acaba?

Yüzeyde olup bitenleri fark etmekte şaşılacak kadar acizlik gösteriyorlar!

Baş döndürücü hız

Türkiye kamuoyu acayip oynak...

Dün ihanet sayılan bir siyaset tercihi bugün övgüye lâyık marifet katına çıkabiliyor.

Oslo zabıtlarının açıklandığı günleri hatırlayın, bir de bugünkü tartışmaları. Dün teröristle masaya oturmak “ihanet”ti bugün bu imkâna sahipken kaçınmak neredeyse hainlik olarak nitelenecek.

Tabii ki siyaset tercihlerini ve uygulamaları ağır suçlamalarla damgalamadan tartışabilmek iyi bir şey. Ama hâlâ beceremiyoruz.

Terör örgütü ile pazarlık yapıldığı suçlamalarını düne kadar küfürlü sözcüklerle reddeden iktidar sözcüleri şimdi aynı çözüm yöntemini kahramanlara özel bir ayrıcalık olarak yüceltiyorlar.

Sorun terör bile olsa konuşarak çözülür.

Doğru ama müzakere masasına silâhlı teröristler mi oturmalı?

Bu pazarlık milletin gözü önünde mi yapılmalı?

AKP, ne yaparsa alkışlayan seçmen tabanına güvenerek uçmasın. İtiraz sesi çıkmıyor diye yanlışını doğru saymasın.

Açıklık teröre ödüldür!

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)