Gül’ün hastalığı


Ankara günlerdir Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hastalığını konuşuyor. Kulislerde bilgi çok. Önce hastalığın tam da Tahran’da yapılan “Bağlantısızlar Hareketi 
16. Zirvesi“ öncesine rastlaması “acaba Tahran’a gitmek istemediği için mi hastalandı”yorumlarına neden olmuştu. “Cumhurbaşkanlığı adaylığı gündemde olunca Amerika’yı kızdırmak istemedi” şti. Herkese mantıklı da gelmişti. Ama uzun süre yurtdışına çıkış yasaklanınca bu iddiaların doğru olmadığı anlaşıldı.
Gül’ün hastalığı ile ilgili ikinci iddia da şöyleydi:
“Gül’ün ciddi bir rahatsızlığı var. Başbakan ve Bakan olduğu sıralarda da arka odada en az üç saat dinlendirilirdi. Zaman zaman nükseden bu hastalık ilerlemiş durumda. Başbakanken kimseye hissettirilmeden makamına doktorlar getirilirdi. Durum orada idare edilirdi. Yakın çevre bunu bilir. Şimdi hastaneye yatmak zorunda kaldı.”
Bunlar Ankara kulislerinde anlatılanlar. Birileri anlatıyor, biz de dinliyoruz. Böyle işte, milletin ağzı torba değil ki büzesin...

Çiçek de Cumhurbaşkanı adayı gibi...
Gazete ve ajansların Ankara temsilcileri TBMM Başkanı Cemil Çiçek’le  kahvaltıda buluştuk. Davet Çiçek’ten geldi. Çiçek kahvaltıda özellikle terör konusundaki görüşlerini anlattı. 
Arkasından da TBMM Başkanı olarak değil, Cemil Çiçek olarak, “Teröre karşı ulusal mutabakat” önerisini açıkladı.
Yeni anayasanın önemine değindi. Mevcut anayasanın teröre karşı nasıl engel olduğunu açıklamasa da, yeni anayasanın teröre karşı etkili olacağını söyledi. Çiçek’in “teröre karşı ulusal mutabakat”önerisinde en dikkat çeken madde ise, Hükümet-PKK arasında Oslo’da yapılan görüşmelerde PKK’ya söz verilen “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi“ maddesiydi. Maddenin başına “üniter ve ulus devlet yapısına zarar vermeme“ şartı getirilse de örneğin Hakkari’de, Şemdinli’de bu işin nasıl olacağını şimdiden görmek mümkün. Birçok ülkenin bölünme sürecinde uygulanan bu yöntem nasıl oluyorsa TBMM’de temsil edilen partilerin tamamına yakını tarafından destekleniyordu. 
Şimdi buna bir destek de TBMM Başkanı Çiçekten geldi.
Çiçek’in açıklamalarından sonra toplantıya katılan arkadaşlarla sohbet ettik. Katılımcıların bazıları, “Çiçek de Cumhurbaşkanı adayı“ deyiverdi.
Gül, Erdoğan çekişmesinin pususuna yattığı iddiaları ortaya atıldı. TBMM’deki yakın çevresindekilerin de “niye olmasın, denge adamı,muhalefet de karşı çıkmaz“ dedikleri konuşuldu.

Hep ayakta tutuldu
Sohbet uzayınca aklıma, Hasan Yalçın’ın “mıknatısın sıfır noktasındaki adam“ tiplemesi geldi. Hani şu mıknatısın artı ve eksi kutuplarının tam ortasındaki yer. Artı kutubun da eksi kutubun da çekmek istediği yer. Hasan Yalçın bu tespitinden sonra başlardı bu merkezdeki adamları saymaya...
Ahhh Hasan Abi, nasıl da özledim seni... 
Gerçi Çiçek tam oraya uyar mı bilemiyorum. 
“Yeniden Milli Mücadele” ekibinden geliyor. Amerika’nın yaptırdığı 12 Eylül’ün darbesinin Türkiye içindeki asıl temsilcisi Özal’ın yakın çevresinden. O günden beri hep “ayakta tutuluyor.”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)