Hani darbecilerden hesap sorulacaktı?


Unutmayın, unutmayın! 2010 yılının 12 Eylül'ünde bir anayasa referandumu yapıldı.
Bu referandumun propagandası yapan Başbakan Erdoğan 20 Temmuz 2010'da kürsüde ağlayarak bir mektup okudu. Okuduğu mektup 12 Eylül darbecilerinin astığı Ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu'na aitti. Sayın Erdoğan; bunların hesabının sorulacağını söyleyerek oy istiyordu.
Özellikle kendisini Ülkücü göstererek milliyetçilerin kafasını karıştıranlara soruyorum: Ne oldu; hapishanelerde gördüğünüz işkencelerin hesabı soruldu mu?
Aynı soruyu 'Yetmez ama evet!' diyen tatlısu solcuları ile haymatlos liberallere de soruyorum:
-Nerede kaldı darbecilerden hesap sorulması? Yine 'Yetmez ama evet' diyerek güce tapmaya devam edecek misiniz?

ABD PROJESİ
1980 öncesinde Türkiye'deki toplumsal hava çok başka idi. İçeride emekçiler daha fazla hak istiyordu. Dışarıda ise Amerika ile Rusya; dünya egemenliği için kapışıyordu. İran'ın 1979'da Humeyni karşıdevrimi ile ABD denetiminden çıkması; bu ülkeyi çok korkuttu. Sovyetleri (Komünist Blok) güneyinden İslam kuşağı ile çevirme politikası delinmişti. Türkiye de koparsa ABD; Ortadoğu'da büyük darbe yerdi.
İşte bu yüzden toplumda iç çatışma çıkartılmalı; insanlar birbirini öldürürken de halk, 'Asker gelsin; bu işleri düzeltsin!' demeli idi.
Devletin içine daha 1940'ların sonunda giren ABD istihbaratı zamanla Kontrgerilla denilen bir örgüt oluşturmuştu. İşte bu özel harp örgütü kullanılarak Ülkücüler ile devrimciler birbirlerine düşürüldü. İki kesimin içinden devşirilen isimlerle kan akıtılması şiddetlendirildi.
1978 yılının Aralık sonunda Maraş'ta meydana katliamdan önce Amerikan Büyükelçisi ne hikmetse bu bölgeye özel bir gezi yapmıştı. Sonra da verdiği demeçte; 'ABD hükümeti Türkiye'deki olaylara seyirci kalamaz.' diyerek taraf olduklarını açıkça söylemişti. Yani; olayda maşa olarak kimler kullanılırsa kullanılsın; bu katliam da darbecilerin bir planlaması idi.
Sonra da Kenan Evren; kendi çetesinin yarattığı terörü önlemek bahanesi ile darbe yapıp yönetime el koydu. Ve Amerikalılar bu darbeyi; 'Bizim çocuklar başardı!' diyerek alkışladılar.

İKİ KESİMİ KIRDILAR
Kenan Evren ve çetesinin hedefinde iki kesim vardı: Birinciler; kendilerini devrimci diye tanımlayan ve sosyalist bir Türk devleti kurmak hayalindeki kesimdi. Bunlar; Amerika'ya şiddetle karşı idiler. Darbecilerin ikinci hedefi ise Ülkücüler idi. Halbuki bunlar devletin yanında duruyorlardı. Ama ABD milliyetçi bir toplum da istemiyordu. Çünkü milliyetçilerin er geç Amerika'ya karşı bayrak açacaklarını biliyorlardı.
Kimin yolunu açtı darbeciler peki?
'Ak Genç' adı altında örgütlenen Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının... Devrimcilerle Ülkücüleri kırıp Türkiye'yi onlara teslim ettiler.
Onlar da Türkiye'yi sorgulamayan; nereye gittiğini düşünmeyen sadece ve sadece liderine tapan bir kitle haline getirdiler.
Ülkücülerle devrimciler şimdi bile birbirlerine laf sokuşturacaklarına yan yana gelip de Türkiye'yi ortaklaşa savunamazlar mı?

DARBENİN ELİ ÖZAL
12 Eylül darbesinin yapılabilmesi için, darbe sonrasında Türkiye'nin ekonomisinin sorunsuz yürümesi gerekiyordu. Bunun için de ABD ve Avrupa desteği şart idi. İşte darbenin ekonomik altyapısını hazırlayan isim Turgut Özal oldu. Ve darbe sürecinde ekonomiyi hatta hükümeti yöneten kişi haline geldi.
Yani; Kenan Evren ne kadar suçlu ise Turgut Özal da o kadar suçludur.
12 Eylül'ün hesabının gerçek anlamda sorulması için Turgut Özal ile onun zihniyeti de sorgulanmalıdır. Çünkü bu zihniyeti günümüzün iktidarı kendisine kılavuz almıştır.
Neredesiniz darbeden hesap soracak özel yandaşlar; nedesiniz?

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)