Helal sana Vali Bey!


Sevgili okuyucularım, vali bir ilin en yüksek mülki idare temsilcisidir ve bütün yetkilerle donatılmıştır.

Vali bulunduğu ilde hükümeti değil, devleti temsil eder.

Şimdi karşımızda tipik bir vali var: Afyon Valisi İrfan Balkanlıoğlu.

Bu şahsın adını daha önce belli olaylarda duymuştuk ve bizim gazete manşetten vermişti.

İl dahilinde içki içmeyi yasaklamıştı.

Sonra başka marifetleri ortaya çıktı. Örneğin Konya’da ilköğretim müfettişi olarak görev yapan Etem Gürsu isimli biri Atatürk’e hakaret ediyor, mahkemede yargılanıyor ve 10 ay hapis cezası alıyor. Ceza erteleniyor. Sonra bu şahıs Afyon’a, bu valinin yanına atanıyor…

Ve İrfan Balkanlıoğlu bu adamı Afyon’da iki gün içerisinde terfi ettirip hemen başmüfettiş yapıyor. Yani öğretmenleri bu kafa denetleyecek, rapor verecek. Bazıları onun raporları doğrultusunda ödül alırken bazı öğretmenler sürgün edilecek.

Bizim gazetede cuma günü ilginç bir haber vardı. Valinin kardeşi Metin Balkanlıoğlu, İsmailağa
cemaatinin iki numaralı adamı. Cemaat içerisinde Abdulmetin hoca olarak biliniyor.

Haberde biraderin sarıklı, cübbeli, sakallı fotoğrafı da yer alıyordu.

Vay vay vay! Bir şu Afyon Valisi’ne bakın, bir de bu dönemde devleti kimlerin yönettiğine!

* * *

Bu valinin son marifetini hepimiz biliyoruz.

Cephanelik patlamış ve 25 şehit var. Genelkurmay Başkanı Necdet Bey Afyon’a geliyor, kendisini
makamında ziyaret ediyor.

Vali, Necdet Bey’e o matem gününde Afyon taşından satranç takımı, kilim, plaket vesaire gibi
armağanlar verirken birlikte fotoğraflar çekiliyor.

Sonra o fotoğraflar valiliğin internet sitesinde yayınlanıyor!

O acılı matem gününde yapılan bu gösteri büyük tepki topluyor.

Necdet Bey kendini “Aniden oldu, reaksiyon veremedim” diye savunurken bay vali bu fotoğrafları ertesi gün siteden kaldırmak zorunda kalıyor.

Üstelik Tayyip açıkladı, vali bey kendisinden azar işitiyor.

Son olarak TBMM Başkanı Cemil Çiçek konuştu:

“Valiler artık bu plaket yağcılığını bıraksın!”

* * *

Görülüyor ki devletin valisi Başbakan’dan fırça yiyor, TBMM Başkanı kendisini bir kez daha uyarmak zorunda kalıyor.

Peki sonra ne olması gerekiyor?

Normal koşullarda, bu duruma düşen veya düşürülen bir vali, görevden alınmasa bile istifa etme erdemini gösterir.

Hata yaptığını kabul etse de etmese de, bu durumlara düştüğü için basar istifayı ve çeker gider.

Bir süredir bekliyoruz onun ne zaman istifa edeceğini, ne zaman çekip gideceğini!.. Ama gitmiyor. Niçin?..

Tahmin ediyorum, kendisini kamuoyu önünde fırçalayan Tayyip ona “İstifa etme ama bir daha da böyle bir şey yapma” dedi. Yoksa orada bir dakika duramazdı.

Ancak, bulunduğu ilde devleti temsil eden bir şahıs Ankara’dan uyarılıyorsa, azar işitiyorsa, onun o görevde bir dakika kalmaması gerekir.

Ya görevden alınır, ya da istifa eder.

Onun Afyon’da göreve devam etmesi devleti yıpratan bir olaydır.

Biliyorsunuz, Türkiye’de istifa kavramı hemen hiç yoktur. Herhangi bir makama getirilen kimse orada mümkün olduğu kadar kalmayı amaçlar.

Bulunmaz Hint kumaşı (!) olduğu anlaşılan Afyon Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun durumu işte budur.

Büyüklerinden azar işitmiş, fırça yemiş, plaket yağcılığı ile suçlanmıştır.

Aman devam etsin, sakın ola ki onu görevden almasınlar, sakın ola ki istifa etmeyi aklından geçirmesin!

Cemaatteki kardeşi sarıklı Metin hocanın duaları da herhalde üzerindedir.

Devlet işte böyle AKP valileri sayesinde ayakta durmaktadır!

İlinde içkiyi yasaklayacaksın, Atatürk’e hakaret edip hapis cezası alanları terfi ettireceksin. Afyon İrfan’la gurur duymaktadır!

Benim bütün endişem, Allah korusun, günün birinde sokakta dolaşırken birilerinin yanağından makas almasıdır!

Şimdi bazı okuyucularım belki diyecektir ki “İyi de arkadaş, 25 şehidin ardından o armağanları kuzu kuzu kabul edip fotoğraf çektiren ve sonrasında ‘Ani oldu, reaksiyon gösteremedim’ diyen Necdet Bey’in bu olayda hiç mi hatası yok?”

Valla ben işin o yönünü bilemem!

Zaten hatası olsaydı valiyi azarlayanlar -eğer sıkıyorsa- onu da azarlamaz mıydı canım!

29 Ekim’in başına gelenler

Bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile Kurban Bayramı kesişiyor. Kurban Bayramı tatili

25 Ekim Perşembe günü başlayacak ve dört gün kemiksiz tatil.

Hemen ardından 29 Ekim geliyor ve pazartesi gününe denk düşüyor.

Böylece kemiksiz beş gün tatil oluşuyor.

Herkes tatilde olacak ve Cumhuriyet Bayramı yine gargaraya gelecek.

Bu takvim cilvesinde hükümetin suçu elbette yok, ama şansı var.

Ulusal kavramları yok etmenin, bayramları iptal etmenin peşinde olan hükümetin işine gelen bir durum.

Bazıları kaytaracak, ahali tatilde iken bayram kutlamaları en cılız bir biçimde yapılacak.

* * *

Ancak gelecek yılın, yani 2013 yılının Cumhuriyet Bayramı için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

AKP ile MHP anlaştılar ve Mart 2014’te yapılması gereken yerel seçimlerin erkene alınmasına karar verdiler.

Tarih olarak neyi belirlediler biliyor musunuz?

27 Ekim 2013 Pazar günü!

Yani gelecek yılın Cumhuriyet Bayramı’ndan tam iki gün öncesi. Bunun anlamı açıktır:

Cumhuriyet Bayramı bu yıl nasıl takvimin azizliğine uğruyorsa, gelecek yıl da bu iki partinin azizliğine uğrayacaktır.

Ben bu tarihi AKP’nin bilerek seçtiğine yüzde yüz inanıyorum.

Niçin, örneğin 20 Ekim Pazar değil, 3 Kasım Pazar değil de, tam Cumhuriyet Bayramı’nın öncesi olan 27 Ekim?

Hükümetin istediği de işte bu! Cingözce bir oyun.

Cumhuriyet Bayramı gelecek yıl seçimin gölgesinde kalacak.

Türkiye seçimle yatıp seçimle kalkacak ve en büyük ulusal bayram bu kez seçim gürültüsü patırtısının ardında kaynatılıp yine gargaraya getirilecek.

MHP’nin pek çok konuda AKP’nin stepnesi, bastonu, kaldıracı olduğunu biliyoruz. Bunun bir sürü örneği önümüzde duruyor ama her şeyin bir haddi var.

AKP’nin seçim günü olarak 27 Ekim gününü özellikle seçmiş olmasını anlarım.

Ama “Milliyetçi” olduğunu iddia eden MHP’nin bu oyuna düşmüş olması akıl alacak şey değildir.

Bilerek düştüyse yazık, bilmeden düştüyse -her şey olup bitmeden önce- işte buradan uyarıyorum…

Çünkü AKP, bu konuda yapılması gereken anayasa değişikliği teklifini cuma günü milletvekillerinin imzasına açtı.

365 gün içerisinde seçim yapacak başka gün kalmadı mı ki, AKP bula bula 27 Ekim 2013
gününü buldu?..

Ve MHP bu oyuna nasıl “Evet” dedi?




Emin Çölaşan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)