Hormonu patladı!


Hormonun patladığının ilk işaretleri zamla, vergiyle ve “Nevşehirli patates çiftçilerinin” ürettikleri patatesleri yola dökmeleriyle geldi.
Çiftçi hem döküyor.
Hem anlatıyor.
“İşte 1 kilo patates.
Tarladan yeni söktük.
30 kuruşa mal ettik.
10 kuruşa satamıyoruz.”
Tarzan zor durumda: Patates üreticilerine, “Be Allah’ın çiftçisi, sen patatesi 30 kuruşa mal etmişsin. Fiyatlar pazarda 10 kuruşa düşmüş. Pazar ekonomisinde fiyat iner, çıkar. Patatesin ne günahı var, yola döküyorsun?” diye anlatamıyor.
Anlatamaz.
Çünkü dilleri hormonlu.
Söz gelimi; “patates fiyatı artınca benim sayemde” diyor “ekonomiyi iyi yönetiyoruz. Senin patates para ediyor, kazanıyorsun.” diye oy isteyip alıyordu.
5 kurtarıcı Tarzan.
Bir oldular.
Türkiye’yi hormonladılar.
Bütün Cumhuriyet tarihinde “en yüksek ekonomik büyümeyi biz gerçekleştirdik, biz 5 süper Tarzanlarız” havası verdiler.
Sonunda hormon patladı.
5 Tarzan’ın havası iniyor.
* * *
Baş Tarzan Başbakan Tayyip Erdoğan.
İkinci Tarzan Ekonomiden sorumlu Bakan Ali Babacan. Sonra Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı geliyor.
Onu Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Tarzan izliyor.
Ve “2003’den buyana beşinci teşvik paketini çıkarmak” zorunda kalmış iktidar bakanı olduğunu unutup, “ithalatı benim ölmüş mezardaki babam mı patlattı?” sorusunu sorarak ve “2 yıl aradık taradık yerli otomobili üretecek bir babayiğit bulamadık” garibanizmine teslim olup kendini kurtarmaya çalışan ihracat bakanı Zafer Çağlayan Tarzan.
1 hormonlu ekonomi!
5 süper Tarzan’ı foslattı.
Çok zorlanıyorlar.
Zam üstüne zam yapıyor.
Zengini kolluyor.
Fakiri eziyorlar.
Vergi üstüne vergi bindiriyorlar.
Daha 6 ay öncesinde TV’lere çıkıp, “Avrupa’nın liderleri Türkiye’nin Çin’i yakalayan ekonomik büyümesini gıpta ile seyrediyor” diyen “5 süper Tarzan”ımız şimdi birbirlerine düştüler.
Biri öbürüne:
“Frene çok bastın” diyor.
Öbürü diğerine:
“Yuvarlarınız” cevabı veriyor.
Üçüncüsü dördüncüsünü; “Çok zam bindirdin” diye suçluyor.
Dördüncüsü de beşinciye: “Bu benim değil hükümetin zammı” yanıtını veriyor.
* * *
5 süper Tarzan.
10 yıldır iktidarlar.
5’i de ekonomi dahisi geçiniyordu.
Ne kadar borçlanabileceklerini, nereye kadar vergi koyacaklarını, bütçe açığı hedefini nasıl tutturabileceklerini bulamadılar.
Dünya Bankası’ndan kurtarıcı diye gönderilen Kemal Derviş’in bıraktığı yerde (2001 Programı) kaldılar.
Yüksek faizle sıcak hoppa para ve yüksek dış borç çekip ekonomiyi hormonladılar.
Büyüme yükseldi.
Cari açık patladı.
Büyümeyi frenlediler.
Bütçe açığı patladı.
Zenginden vergi almadılar.
Zenginden borç aldılar.
Hormonları patladı.
10 yıldır halkı adattılar.
En son “Helal Tahvil” (Sukuk) diye borç senedi çıkardılar.
Bu senedi alarak Türkiye’ye borç para veren yerli ve yabancı zenginlere “faiz değil de kâr payı ödeneceğini” söyleyip tövbe tövbe Allah’ı da aldatmaya kalktılar. Borç aldığın paraya ister faiz öde, ister kâr payı ne değişir?
Hormonlu büyümede; şarap şişesinin üstüne “şıra” yazınca “haram şarabın içmesi” helale dönüşüyor.


Necati Doğru

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)