İçeceğimize ilaç katılmış olabilir


Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesi olayına ilişkin davanın 43. duruşmasında sanıkların savunmalarının alınmasına başlandı.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, savunmasını daha sonra yapacağını belirten Emre Günaydın, Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa'nın ''bunu susma hakkı olarak kabul ederim'' demesi üzerine, savunmasını yapacağını belirtti.

Kısa, iddianamenin özetinin okunmasının sona erdiğini hatırlatarak, savunmalara geçileceğini, savunmaların da dosya üzerindeki sıralamaya göre yapılacağını söyledi. Bunun üzerine sağlık raporu gerekçesiyle duruşmaya getirilmeyen emekli orgeneral Hurşit Tolon'un avukatı İlkay Sezer, söz alarak, ''İddianamenin yüzde 80'inin beyanları üzerine kurulu olduğu İlker Çınar, duruşmaya gelmediği sürece savunma yapmayacağız'' dedi.

Sanıklardan Günaydın da, aynı şekilde savunmasını duruşmada bulunmayan İlker Çınar'ın savunmasından sonra yapacağını belirtti. Mahkeme Başkanı Kısa'nın, ''Burası köy imece meclisi değil, savunmalar dosyadaki sıralamaya göre alınacak. 'Ben savunmamı şunun savunmasından sonra yaparım' ifadelerini susma hakkını kullanmak olarak kabul ediyorum'' demesi üzerine Emre Günaydın ve diğer sanıklar savunma yapacaklarını beyan etti.


Savunmalar

Duruşmada, savunmalara geçildiğinde Mahkeme Başkanı Kısa, bütün savunmaların kayıt altına alınacağını, daha sonra tutanağa geçirileceğini kaydetti. Kısa, sanıklara haklarındaki suçlamaları hatırlatarak, savunmalarını aldı.

İlk olarak savunmasını yapan sanık Cuma Özdemir, ''Daha önceki ifadelerimi tekrar ediyorum. Ben 25 yaşındayım. Hayatımda bir kez oy kullandım. O oyumu da AK Parti'ye verdim. Oy verdiğim bir hükümeti devirmeye teşebbüsüm söz konusu olamaz. Olay yerine de tehditle gittim. Benim okuma hayallerim vardı. Emre Günaydın'ın zorlaması ve tehditleriyle başımıza böyle bir olay geldi'' dedi.

Sanık Salih Gürler de, olay olduğunda ''19 yaşında saf bir genç'' olduğunu ifade ederek, ''Tehdit ve baskıyla olay yerine gittim. Benim düşüncem, bize bir oyun oynanmıştır. Emre Günaydın'ı Doğanşehir ilçesinden hemşehrim olduğu için tanıyorum. Dershaneye gitmek üzere Malatya'ya geldiğimde de onun dışında tanıdığım olmadığı için onunla takılıyordum. Beni de olay yerine korkutarak, aileme ve yakınlarıma zarar vereceğini söyleyerek, tehditle götürdü. Salonda bulunan sanıklardan tanıdığım yok'' diye konuştu.



'İçeceğimize ilaç falan katılmış olabilir'

Sanık Abuzer Yıldırım da savunmasında şunları kaydetti: ''Olay olduğunda ben de 19 yaşındaydım. Hükümet nedir, Başbakan kimdir, bu meselelerle hiç ilgim yoktu. Cezaevine girdikten sonra okumaya başladığım için bazı şeyleri öğrendim. Öncesinde hiçbir konuda bilgi sahibi değildim. Emre (Günaydın) bana misyonerleri, kadınlarımıza, kızlarımıza tecavüz eden ve PKK ile ortak işler yapan kişiler olarak anlatmıştı. Oysa ki yine cezaevinde öğrendim; misyonerler kendi dinlerini yaymak için çalışan kişilermiş. Ben cezaevinde Açık Öğretim Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünü okumaya başladım. 4. sınıfa geçtim. Biz ataerkil bir toplummuşuz. Bunu da ders kitaplarından öğrenmiş oldum. Çok saf, hiçbir konuda bilgi sahibi olmayan birisiydim.''

Mahkeme Başkanı Kısa'nın, ''Saf, hiçbir konuda bilgi sahibi olmadığını söylüyorsun. Böyle ciddi ve bu kadar vahim bir olayın içerisine nasıl girdin, açıklar mısın?'' demesi üzerine Yıldırım, ''(Emre Günaydın) Bana sürekli olarak ağabeyine ait olduğunu söylediği fotoğraflar gösterirdi. Bu fotoğraflarda ağabeyinin yanında iri yarı adamlar duruyordu. Kendisi de sürekli olarak ağabeyinin Sedat Peker'in yanında olduğunu, çevresinin çok geniş olduğunu söylüyordu. Birlikte hareket etmezsek başımıza çok işler geleceğini belirtiyordu. Efendim, siz sürekli olarak çok fazla tanıdığının olduğunu söyleyen, birini bıçakladığını ve buna rağmen başına hiçbir şey gelmediğini belirten biri olsa ne yapardınız'' diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Kısa da ''Bir arkadaşım bana birini bıçakladığını söylese, ben o adamla bütün irtibatımı keser, bir daha adamın mücavir alanına girmezdim'' karşılığını verdi. Kısa'nın, olay günü veya öncesinde ''Size herhangi bir şey içiren oldu mu?'' sorusuna Yıldırım, şu yanıtı verdi: ''Direkt olarak bize herhangi bir şey içiren kimse olmadı. Ancak Emre Günaydın'ın babasına ait spor salonunda çay falan içtik. İçeceğimize ilaç falan katılmış olabilir. Olay günü ablamın nikahı vardı. Ablamın bana nikahta giymem için aldığı kıyafetleri giymiştim. Tek amacım, bir an evvel olay yerine gidip bize söylendiği gibi bir takım CD'ler alıp çıkarak, bu işten kurtulmak ve ablamın nikahına gitmekti. Ancak olay günü robot gibiydik. Emre bize ne dese onu yapıyorduk. Örneğin; bize not yazmamızı söylediğinde not yazıyor, 'sen şurada dur' deyince orada duruyorduk.''



Emre Günaydın: Kendi kendimizi gaza getirdik

Duruşmada, sanıklardan Emre Günaydın, savunmasını yaptı. Hiç kimseyi tehdit etmediğini ileri süren Günaydın, ''İlaç içirdiğim iddia ediliyor. Varsayalım ki ben ilaç içirdim, arkadaşlar kendilerini robot gibi hissediyorlardı, nasıl oluyor da bunu iddia eden arkadaş 4. katın balkonundan 3. katın balkonuna inebiliyor. Ben düştüm, arkadaş düşmedi. Ben ayık kafayla düşüyorsam o ayık olmayan kafayla nasıl düşmüyor? Bütün suçu benim üzerime atıp, ceza indiriminden yararlanmak için yapıyorlar bütün bunları'' diye konuştu.

İkinci iddianame kapsamında soruşturmaya dahil edilen diğer sanıkları tanımadığını savunan Günaydın ''Ben Allah'tan korkan bir adamım. Ben Allah katında üzerime düşeni yaptım. Bu adamları ilk kez görüyorum. Biliyorum ki, ben burada 'bunlar beni azmettirdi' diyecek olsam çok ciddi ceza indiriminden yararlanacağım. Ama Allah katında günah işlemek istemem. Vallahi de billahi de ben hiç birini tanımıyorum. 5 arkadaş, 5 tane saf genç bir araya geldik. Kendi kendimizi gaza getirdik, gittik ve olayı gerçekleştirdik. Daha önceki ifademde Varol Bülent Aral ve Hüseyin Yelki'ye de iftirada bulundum. Hüseyin Yelki'den defalarca helallik istedim. Bundan ötürü çok pişmanım'' diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa'nın '''19 yaşında bir gençtim' diyorsun. Senin matematik, fizik çalışman gerekirken nasıl oldu da misyonerlerle ilgili bu kadar kafa yordun?'' sorusuna Günaydın, ''Efendim gazeteler yazıyordu, internette okumuştum. Misyonerlerle ilgili gazetelerde çok haber çıkıyordu. Ben de bundan ötürü merak ettim'' yanıtını verdi.

Kısa'nın iddianamedeki suçlamayı hatırlatması ve ''Ergenekon yapılanmasında, TUSHAD'ın hücre yapılanmalarında eylem yaparak hükümeti alaşağı etmeye teşebbüsle suçlanıyor ve bu kapsamda ceza almanız isteniyor. Bu konuda ne diyeceksin?'' sorusuna Günaydın, ''Ben milliyetçi biriyim. Şu anki hükümete bir antipatim yok. MHP ve AK Parti'ye bir kastım olamaz. CHP de ne yaparsa yapsın'' dedi.

Öte yandan savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçileceği sırada aşırı gergin olduğu gözlenen Günaydın, Mahkeme Başkanı Kısa'dan dinlenmek için ara talep etti. Duruşmaya 10 dakika ara verildi.


AA
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)