Kendi düşen ağlamaz...



Kendi düşen ağlamaz, derler, ama sen yıllardır her gün ağlıyorsun Türkiye!.. Kendin ettin kendin buldun, belâyı kendi ellerinde başına sardın! Peki nasıl kurtulacaksın bu belâdan Türkiye?!..
Ülkeyi yönetmesi gereken AKP hükümeti, içine düştüğü derin acz sarmalından hiç utanç duymadan, ortalıkta hindi gibi kabararak dolaşmakta... Onun yerine artık sen utan Türkiye. Kendin ettin, kendin buldun, ama uyan artık Türkiye!
Senin Şırnak ilinin Beytüşşebap ilçesinde, PKK saldırısında 10 askerin şehit düştü ve sen ağladın Türkiye!
İktidarın elini kolunu bağladığı, onurunu kırdığı güvenlik güçlerin 20 kadar asi vatandaşını öldürdü. Onlar da senin evlatlarındı, onların da ailesi gözyaşı döktü ve belki intikam yemini etti. Ertesi gün üç terörist cesedi ilçenin Polis lojmanları önünde bulundu. PKK, cesetlere sahip çıkıp askerin elinden aldı ve askeri araca kendi bayrağını astı.
Böylece, tarihinde hiç benzeri olmayan bir şey yaşadın: PKK’lılar cesetleri götürürken, bir balkonda, üç askerin, üç Mehmed’in, üç yavrun, PKK’lılar sinirlenip azmasın diye, senin bayrağını direkten indirip sakladılar! Ama gözyaşların taşa dönüşmedi Türkiye!..
Sen mi emir verdin Türkiye, senin adına kim emir verdi Türkiye?
Bayrağı bu üç zavallı çocuk kendi seçimleriyle mi indirdi? Bu utancın, bu rezilliğin sorumlusu kim? Sorumluyu bulursan ne yapacaksın Türkiye? Artık bir şey yap ve onurunu koru Türkiye!...

Yazıklar olsun sana Türkiye!
Askerini koruyamıyorsun, polisini koruyamıyorsun, kaymakamını koruyamıyorsun, öğretmenini koruyamıyorsun, öğrencini koruyamıyorsun, kendini koruyamıyorsun, yazıklar olsun sana Türkiye!
Beceriksiz hükümetin, şehit evlerine tepsi tepsi baklava gönderiyor Türkiye!
Şehit kahramanlarını her gün bağrına basan Halk-Türkiye, seni bu hallere düşürenlerden mutlaka hesap sor, başından al ve cehennemin dibine fırlat, at!
Haberin var mı Türkiye, Hatay ilin işgal altında, Hakkari, Şemdinli ve Beytüşşebap’ta hükmün geçmiyor.
İç savaştan söz eden som ağızlılar var Türkiye! Toprağında iç savaş çıkarsa sen nasıl yaşarsın Türkiye?
AKP hükümetin sayesinde uçurumun kıyısına geldin, artık uyan ve aklını başına al Türkiye, artık dostunu düşmanını iyice öğren!
Manda olmamak için kurtuluş savaşı verdin ama seni yöneten hükümetin sayesinde manda olup bataklığa saplandın Türkiye!
Çağdaşlaşmak için Devrim yaptın, ama kurtulduğunu sandığın asalak güruh seni esir aldı, zincirlerinden kurtul Türkiye!

Dostların düşman oldu!
Ermenistan düşmanın, İran düşmanın, Irak düşmanın, Suriye düşmanın, doğu ve güneyde dostun kalmadı bu hükümet sayesinde! Gerektiğinde tuz isteyecek komşun kalmadı. Suriye’de yenildin bu hükümet sayesinde. Suriye Hatayı işgal etti, senin haberin yok!
Seni yöneten, şu Cumhuniyet töresi tanımaz AKP hükümetinin “Kışladan çıkmayın!” talimatı verdiği TSK kışlasında hapis! Hükümetin gözünü kör etmiş, kulağını sağır, ağzını ahraz etmiş; çölün ortasında pusulasız kalmışsın!
Kürt yanın seni bırakmak üzere, hükümetinin umurunda değil!
Uyan artık, yoksa sonun çok kötü olacak Türkiye!

Kasap et derdinde
Başbakan’ın “Şehitleri görmezden gelin!” diye talimat vermiş basına... Yandaş, besleme, yanaşma ve tutma basında “Vur patlasın, çal oynasın!” manşetleri...
Toprakların üzerinde kontrgerilla merkezi kurulmuş, haberin yok!
Toprakların üzerinde gladyo merkesi kurulmuş, haberin yok!
Hatay’da hükmün geçmiyor; Suriyeli sığınmacılar halkını sığıntı haline getirmiş orada, haberin yok!
“Milli”siz bir Eğitim Bakan’ın var ki evlere şenlik, ha bre imam-hatip okulu açmakta; hanları, hamamları, kışlaları, karakolları imam-hatip okuluna dönüştürmekte; çocukları yeniçeri gibi devşirerek imam-hatip okullarına kaydetmekte; seçmeli ders açmış ama “öğretmen yoksa seçmeli ders de yok!” demekte... Ama elde imam ve müezzin bol, o halde bütün çocuklar din-iman dersine, Kuran ezberlemeye... Sonunda seni dua ve üfürükle korusunlar diye...
Başbakan’ın Çamlıca tepesine bağışlarla cami yaptıracak ve senin sorunların sona erecek... Camisi boş kalmasın diye eli sopalı din polisi kuracak!

Sen ve ben Türkiye!
Senin cumhuriyetlik ve cumhuriyetçi halini seviyorum Türkiye! Seni savunduğum için bütün iktidarlar nefret etti benden. Uyduruk bir demokrasi uğruna sana asla ihanet etmedim. Hükümetlerinin kumar borcunu asla sana ödetmedim, ödetmek isteyenlere izin vermedim. Kimi zibidiler gibi, kuşkulu hamamlarda göbek taşına yatıp Kemalizm’den arınmak için keselenmedim. AKP iktidarının günâhlarını Tek Parti Dönemi’ne ve Kemalizm’e fatura eden satılık kalemlerin suratına tükürdüm.
Ama asla seni yönetmeye, gütmeye kalkışmadım Türkiye!
Demokrat olmak için sana küfredenlere, Mustafa Kemal’den ve Atatürk’ten nefret edenlere, bir yaralı köpeğe acır gibi acıdım! Çünkü yaralarının yerini biliyordum. Biliyorum.
Seni savundum ve çok düşman kazandım. Sana küfredenler, her dönem bir fırsatını bulup sana ihanet eden yeteneksiz hödükler, aynı yerde otlayıp ota para vermeyen zibidiler, bana ve kitaplarıma engel ve ambargo koydular. Sana sadık kalmanın bedelini hep ödedim Türkiye! Adam olma ihtimali kalmayan tulumba gazete yazıcıların midemi bulandırıyor! Beni hayal kırıklığına uğrattın Türkiye! Oysa, neler yazmışım senin için 1970 yılında, oku:
“Türkiye! Anacığım, diyorum / sevgili kiraz zamanı! Çıt yok, yollar tozlu, kavaklar sarı. // Türkiye! Babam Türkiye, diyorum, / kesik el, parçalanmış diz, kanayan omuz, / biriken ses alanlarda, bulvarlarda. // Türkiye, sevgilim, bir tanem diyorum, binlerce kuş havalanıyor yüreğimde, ayaklarım yürüyor binlerce ayakla.”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)