Kim Hüseyin kim Yezit


Cuma günü İstanbul'da toplanan din adamlarına hitap etti Başbakan Erdoğan. Konuşmasında Suriye'deki çatışmaları yorumlayan Sayın Başbakan; burayı Kerbela'ya benzetti.
Kerbela faciası; 680 yılı 10 Ekim'inde yaşandı.
Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin ile akrabalarından 72 kişi burada kılıçtan geçirildiler. Hz. Hüseyin'in başı Şam'a götürülerek Emevi padişahı Yezit'in önüne konuldu. O da; 'Muhammed'in Uhud'da öldürdüğü atalarımızın öcünü aldık!' anlamında bir şiir okuyarak Hüseyin'in dudaklarına değnekle vurdu.
Yezit; Muaviye'nin oğlu idi. Muaviye; halkın halife seçtiği Hz. Hasan'a karşı tıpkı bugünkü Suriyeli muhaliflerin yaptığı gibi isyan etti. Hasan'ı çekilmek zorunda bıraktı. Yerine oğlunu bırakınca İslam dünyasının büyük isimleri buna karşı çıktılar. Yezit iktidarını yasadışı sayan Hz. Hüseyin; bulunduğu Mekke'den çıkmaya mecbur edildi. O Kufe'ye giderken; bugünkü Kerbela şehrinin bulunduğu yerde öldürüldü.
Hüseyin; Peygamber efendimizin torunu idi ve 'Ehl-i Beyt'im dediği 5 kişiden birisiydi.
O; Peygamberimizin Veda Haccı'ndan dönerken Gadiri Humm'da bütün Müslümanlara 'veli' olarak duyurduğu Hz. Ali'nin oğlu idi. İslam ruhunu yaşatmak; Hüseyin'in tek arzusuydu. Bu yüzden de Yezit'in zulmüne de baş eğmiyordu.

BAKIN KİTAPLARINIZA
Şimdi Peygamber soyuna karşı baş kaldıran; onları katleden Muaviye ve soyuna karşı Sünni geçinen sözde din adamlarının nasıl baktığını bir araştırın. Göreceksiniz ki 'büyük din adamı' gösterilen Sünni alimler; Muaviye'ye Hazret-i Muaviye; yani Ulu Muaviye diye hitap ederler.
Aleviler ise hem Muaviye'yi hem de oğlu Yezit'i lannetle anarlar...
Şimdi soruyorum: Muaviye-Yezit çizgisini ululayanların bugün kendilerini Kerbela'daki Hüseyin gibi mağdur ve mazlum göstermesi doğru olabilir mi?
Gelelim Suriye gerçeğine: Bugün Suriye'de Beşşar Esad yönetimine karşı ayaklananların içinde Muaviye hainini Allah gibi gören tipler bile bulunuyor. Bunlar, bir taraftan 'Allahu Akbaaar!' diye bağırırken bir taraftan da tıpkı Kerbela'daki Yezit'in askerleri gibi insanların kellelerini kesiyorlar.
İşte özgür Suriye Ordusu; Müslümanların cumhuriyet rejimine karşı ayaklanan o Muaviye ordusundan başka bir şey değildir.
Ama Beşşar Esad da Hüseyin değildir. İki zalim grup birbirini kırmaktadır. Olan da arada kalan kadınlara, çocuklara olmaktadır.
Ama ilk kanı akıtanlar; kelle keserken Allahu Akbar diye coşan kesimdir.

ŞERİATÇI TSK
Eskiden TSK'ya şeriatçı kesim; 'Laikçi!' diye hücum ederdi. Ama o laikçi TSK, yaptığı aptalca darbelerle gericiliğin önünü açtı; Türkiye'yi Arap baharından önce Araplaştırdı.
Görmekteyiz ki; Güneydoğu'da şehit olan Alevi askerin cenaze namazı için AKP'liler cem evine gelmezken asker de onlarla birlikte davranmaktadır. Bunlar; cemevlerinde cenaze namazı kılınan şehidin naaşını alıp camiye götürmekte bir de orada cenaze namazı kılmaktadırlar.
Bu zihniyet; Alevileri Müslüman saymayan şeriatçı takımının zihniyetidir.
Geçen ay şehit er Özkan Ateşli için uygulandı bu ayırımcı/gerici tutum. Peşinden de Turhallı şehidimiz Uğur Sağdıç'ın cenaze töreninde aynı rezalet yaşandı.
Şehidin cemevindeki cenaze törenine Tokatlı AKP'li vekiller gibi garnizon komutanı da katılmamış. Bu zevat; Turhal Belediye Meydanında ikinci bir cenaze töreni daha düzenlemişler. Böylece yaşarken Sünni yapamadıkları Uğur'u ölümünden sonra Sünnileştirmeye çalışmışlar.
Anlaşılıyor ki Türk ordusunun subayları; Orta Çağ mollalarının verdiği fetvaya göre hareket etmek için komut almışlar. Askerin bu tutumu; tam anlamıyla şeriatçı/cumhuriyet karşıtı bir tutumdur.
İşte eğer Kerbela arıyorsanız Müslümanları mezheplerine göre ayıran bu zihniyette arayacaksınız.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)