Kimin Başbakanı?


Önce: Oslo’da terör örgütü ile yapılan görüşmelere karşı olmadığını açıklayacaksın.

Hatta PKK ile görüşmelerin devamında sakınca görmeyeceksin.

Oslo’daki görüşmelere Öcalan’ın şu veya bu biçimde katıldığını bileceksin. Hatta terör şefi ile Kandil arasında gelen giden mektuplara devletin postacılık yapmasında sakınca görmeyecek, ses çıkarmayacaksın. Bu tür olası görüşmeleri şayet silah bıraktıracaksa örgüt, yararlı bulacaksın.

Ana muhalefetin yeşil ışık yakmasından cesaret alan Başbakan, gün yer belli değil ama terör örgütüyle görüşmeler yapılabileceğini söyledi.

“Gerekirse Öcalan’la görüşülebileceğini” açıklayınca, “yeni” CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bugün:

Pek çoğumuzun anlayamadığı ince siyaset gereği, bu kez dün söylediğinin üzerine kalın bir çizgi çeken açıklamasında, “Eğer bir Başbakan çıkıp kamuoyu önünde Öcalan’la görüşülebilir diye bir beyan deklare ederse muhatabı Öcalan olacak” dedi.

Bu açıklamalar bir olasılığı akla getiriyor: CHP, terör örgütünün silah bırakmasını, anaların göz yaşlarının dinmesini istiyor ve Oslo’vari görüşmelerin bu amaca hizmet edeceğine inanıyorsa PKK ile görüşmelerde muhatap alınmasını istemediği Öcalan’ın bulunmasına nasıl karşı çıkacak?

Hem Öcalan’ı dışlayacaksın hem de Öcalan’ın içinde bulunduğu PKK ile görüşmelere karşı olmadığını söyleyeceksin!

Lakin Başbakan da hem sorunun Meclis’teki partilerle görüşülerek çözüm arayışlarına önem veriyor. Hem de -son açıklamalarına göre- PKK’nin parlamentodaki uzantısı BDP ile asla görüşmeyeceğini söylüyor.

Bu açıklama Başbakan’ın parlamento düzeyinde çözüm arayışlarına kapıları kapadığını, yalnız PKK ile görüşmeye kararlı olduğunu gösteriyor.

***

Öcalan hemen devreye girdi.

Ziyaretine izin verilen kardeşi aracılığıyla “göreve hazır olduğunu” açıkladı.

Barışı sağlamak için görev bekliyormuş!

Böylece Öcalan, RTE’nin açıklamalarından yararlanıyor. Binlerce insan katili olmaktan çıkıyor, barış havarisi rolü üstlendiğini açıklıyor.

Kuşku yok hükümet de örgüt ile olası görüşmelere başlamadan önce uygulamaya hazırlandığı planın ilk parçası olarak Öcalan’ın görüşlerini öğrenmek düşüncesiyle kardeşini İmralı’ya gönderdi.

Kardeşinin açıklamasına göre Öcalan, “Türk ve Kürtlerin ezilmeyeceği bir plan” hazırlamış.

Diyalog yöntemiyle barış projesinin yaşama geçirilmesi imiş.

Bu proje nedir yakında açığa çıkar ve Kandil’le danışıklı dövüş izlenimini veren pazarlık dönemi yine başlayabilir.

PKK bu süreçte ama asla silah bırakmaz.

Kanlı elleri Demokles’in kılıcı gibi pazarlığın üzerinde durur.

Ya bölünmenin öncelikli koşulu; özerk demokrasiyi Kürtlere Doğu ve Güneydoğu’da Kürdistan dedikleri geniş bölgeye tanıyacaksınız ya da… PKK asla silahı bırakmayacak!

Özerk bölgeyi tanısanız bile PKK, sivil örgütü KCK’nin varlığını sürdürmesi koşulu ve bölge halkının güvencesi askeri bir güç olduğu iddiasıyla, ola ki yeni bir adla varlığını sürdürebilir!

Bir dayatmayı kabul etsen hemen ötekini dayatacaklar.

***

Terör örgütü ve içerideki uzantıları, kabul edilmez başlıca koşullarından vazgeçmedikçe çözüm zor.

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!

***

Yazıya noktayı koyduğum sırada Işık Kansu aradı. AKP yetkililerinin, bugün başlayacak kongreyi Cumhuriyet başta muhalefet yapan gazetelerin izlemelerini akredite olmadıkları gerekçesiyle yasakladıklarını bildirdi.

Her fırsatta bütün Türkiye’nin Başbakanı olduğunu ilan eden sözüm ona veya güya demokrat olduğunu sürekli söyleyen, basın özgürlüğüne sürekli darbeler vuran ve nihayet ayrımcılığa kanıt olan bu davranışına bakarak...

...RTE’ye başbakanım diyemiyorum.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)