Alışılmışın dışında bir adım atarsınız, “merak” hemen devreye girer:
“Hayrola?”
O tek kelimede her şey vardır:
“Hayrola, nereden gelip nereye gidiyorsun? Gece uyumadın mı? Canın sıkılmışa benziyor... Niye bugün takım elbise giydiniz, üstelik koyu renk!”
Maksat senin ağzından bir şeyler öğrenip, birilerine yetiştirmek...
* * *
Geçen gün öyle oldu.
Cevap vermek gerek, yoksa öyle bir tevatür yayarlar ki...
Baktık, sorulara cevap yetiştiremeyeceğiz, “Kızdık!” dedik!
28 vatan evladı parça parça olmuş, yetmez mi?
Ama dahası var, Afyon Valisi’nin şehre gelen Genelkurmay Başkanı’na mermerden satranç takımı ve kilim armağan etmesi, Sayın Genelkurmay Başkanı’nın da böyle bir hediyeyi kabul etmesi, üstüne üstlük bu törenin vilayet tarafından yayınlatılması...
Olacak iş mi bu?
* * *
Biz yedek subayken bir kural vardı, şikayetlerinizi 24 saat sonra yapacaksınız...
Herhalde değişmemiştir, belli de olmaz Avrupa kurallarına uymuşsa...
* * *
“Milliyet”in manşeti...
Bir gazetecilik dersi...
Sayın Orman Bakanı buyurmuş:
“Böyle olaylar Hindistan’da, Pakistan’da da oluyor.”
Ertesi gün “Milliyet”in manşeti:
“Böylesi Hindistan’da, Pakistan’da olmaz!”
Nedir olmayacak olan?
Hediye alışverişi!
* * *
Genelkurmay Başkanı’nın yaptığına gaflet denilirse, Vali’ninki “gaf üzerine gaf”!
* * *
Eski devirde tekne yükünü almış, tam kalkacakken tayfalardan üçü kaçmış...
Kaptan sahilde ayakta aylak aylak duran başka üç adamı bulup, çağırmış. Tekne açıldıktan sonra merak edip birine sormuş:
“Siz ne iş yaparsınız?”
Adam başlamış saymaya:
“Şu sarışın var ya, çok iyi görür. Şu anda padişahın kızı altın iğneyle atlas yorgan üzerine nakış işliyor... Çok iyi görür!”
Adam ikinciyi anlatmış:
“Bu da çok iyi duyar... Padişahın kızı elindeki altın iğneyi yere düşürdü, tınnn diye bir ses çıktı. Bu da duydu, çok iyi duyar.”
Kaptan sormuş:
“Sen ne iş yaparsın?”
“Ben de bu adamlara kızarım.”
* * *
İzin bitti, yeni izinlere doğru...
Meğer Başbakan da bu olaya kızmış...
Eskiler, dideler ruşen, derler.
Gözümüz aydın!