Laiklik farkı


Libya’daki ABD Büyükelçisi’ni öldüren ateşin bugün bütün Müslüman dünyasını kaplayacağından korkuluyor.

Bu korkunun boşa çıkmasını dileriz.

Dün yeni ülkelere yayılan gösterileri “Müslümanların Masumiyeti” adı verilen bir filmin YouTube’da yayınlanan 13 dakikalık fragmanı başlattı.

Hz. Muhammed’e ve inananlarına hakaret içeren filmin, sanatsal açıdan film diye adlandırmaya lâyık olmadığı dikkati çekiyor.

Fragmanın, filme müşteri kızıştırmak için değil köktenci Müslümanları öfkeyle ayağa kaldırmak amacıyla internete verildiği hemen ilk bakışta anlaşılıyor.

Bu niyet, yapımcı takımının kendilerini gizlemesinden ve sahte isimler kullanmasından da belli...

Nitekim Batı medyasında Büyükelçi’yi öldüren öfke ve nefretin kışkırtıcılarını hedef alan yorumlar da çokça görülüyor.

Aşırılar hep aynı

Independent’ın tanınmış kalemi Robert Fisk “Bir internet ukalası Orta Doğu’yu birbirine kattı. Batılı Hıristiyan fail saklanırken masum kişiler boğuluyor” diye yazdı.

Doğru ama medeniyetler çatışmasını derinleştirmek isteyenler bu sayede Müslümanlığın şiddet dini olduğu yolundaki iddialarına kuvvet kazandırmıyor mu?

Toplumun inançlarına saldırmanın Hıristiyanlarda da benzer tepkiler yaratmış olduğuna “Doğrucu Davut” şöhreti ile yine Fisk bir hatırlatmada bulunuyor:

“Paris’te bir sinema, içinde İsa’yla bir kadının sevişme sahnesi olan bir filmi gösterime soktuğunda Hıristiyanlar tarafından ateşe verilmişti!”

Bazı kalemler de Hz. Muhammed’e hakaret içeren filmin doğurduğu şiddeti Arap Baharı’nın sonuçları bağlamında değerlendirmeye tabi tutmuş.

Guardian’da Ian Black, Libya ve Mısır’da Arap Baharı’nın devirdiği iki rejimin aslında halkı kökten dincilikten uzak tuttuğunun şimdi daha iyi görüldüğüne dikkatleri çekiyor.

Atatürk ne yaptı?

Eli sopalı laiklik işte böyle köksüzdür.

Medeniyetleri barış içinde yaşatmanın ilk şartı inançlara karşılıklı saygıdır.

Onu da içeriği sağlam laiklik öğretisi verir.

İslâm dünyasında buna Türkiye’den başka örnek neredeyse yok.

Bu üstünlük dün Başbakan Erdoğan’ın olayla ilgili açıklamasına net olarak yansıdı.

Erdoğan olayı dinle değil tamamen terörle ilgili bir mesele olarak gördüğünü belli ederek sebebini hiç anmadan “bu tür saldırıları en sert şekilde nefretle kınıyorum” dedi.

Tabii ki terörün dinle, inançla bağlantılı bir bahanesi olamaz. Bu görüş laik demokrasi kültürüdür.

Aklın olduğu kadar İslâm’ın da emridir.

Bu üstünlüğümüzü kaybetmemeliyiz.

Ama risk var.

Eğer Başbakan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ders Kitapları Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikten haberdar değilse kendisini, biliyor ve onay verdiyse muhalefet partilerini uyarıyorum.

Bundan böyle ders kitaplarında “Atatürk ilke ve inkılâplarına, laik, demokratik, sosyal hukuk devletine uygun olma” kriteri aranmayacakmış.

Türkiye’yi Müslüman coğrafyanın örnek gösterilen ülkesi yapan fark Atatürk ışığıdır.

Sönmesine izin vermeyelim!

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)