Liberal demokrat!


Hem gazete hem televizyonda izlediğimiz ünlü bir liberal kalem şöyle diyor yazısında:
“Balyoz ve Ergenekon, sembolik davalardır. Hatta siyasi davalardır. Kurunun yanında yaş da yanar. Bu tip davaların amacı adalet dağıtmak değil, topluma ‘Bir daha darbe yapanlar veya teşebbüste bulunanlar bilmelidirler ki, günün birinde yargı karşısına çıkarlar’ mesajını vermektir.”
* * *
Balyoz kararlarına hukukidir diyemeyen liberal hatta yandaş kalemler, sonucu yukardaki gibi değerlendiriyor.
Genç bir hanım okurumuz G.Kılıç diyor ki:
“Bu satırlardan topluma gözdağı vermek için suçsuz insanların ağır şekilde cezalandırılabileceğini, bunun gayet normal olduğu mesajını alıyorum. Bizim meşhur ‘Sallandıracaksın birkaçını bak bir daha yapan oluyor mu?’ zihniyeti bu... Bu zihniyetin var olduğu bir toplumda adaletten, hukuktan, demokrasiden söz edilebilir mi? Amacı adalet dağıtmak olmayan bir dava olabilir mi?”
Bilemiyoruz o liberal denen koca koca adamlar yukardaki satırları yazan genç hanımdan ders alır mı?
* * *
Şu satırlar da Avukat Cemil Can’dan...
“Özel Görevli Mahkemeler”i neden kapattılar?
Hukuka uygun olmadıkları ve adil yargılama yapamadıkları için...
Hukuka aykırı yargılama yapan bu mahkemelerde, hangi sonucu elde etmek istediler?..
Hukuka uygun olmayan ve bu nedenle kapatılan mahkemede yargılananlar; mutlaka hukuka ve adalete aykırı bir hükümle karşılaşırlar... İşte o subaylar böyle bir haksızlığa uğrasın ki, geride kalanlar iktidarın tüm isteklerini direnmeden yerine getirsinler!..”



Gerileme devri...
Güneydoğu’dan 7’li, 10’lu şehit haberleri gelmeye devam ediyor... Siz istediğiniz kadar barıştan, görüşmeden, müzakereden söz edin, terör örgütünün adam öldürmekteki hızında değişme gözlenmiyor...
Halkın yükselen acısı ve tepkisine çare arayan iktidar, terörle başa çıkamayınca tepkileri dindirmek için yeniden müzakere yöntemine sarılıyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin “Terör sorununun çözümü için Öcalan da sürece dâhil edilebilir” diyerek gerilemede gelinen son noktayı bildiriyor.
Basında da “ver kurtul” lobisi sesini yükseltiyor...
Bütün bu söylemlerin ortak noktası, “hangi siyasi tavizi verirsek terörü bitiririz” arayışıdır... Hangi siyasi tavizi verirseniz terörü bitirebilirsiniz?
PKK’nın asgari talebi “demokratik özerklik”tir.
Terör örgütü Ankara’nın geri adımları üzerine kuşkusuz taleplerini yükseltecektir...
Demokratik özerklik veya bunun ötesinde tavizler verecek misiniz?
Müzakere yanlıları bu sorunun yanıtını vermeli...
Çünkü halka sürekli kabahatin Ankara’da olduğu, Ankara uyumlu davrandığı takdirde PKK anlaşmaya hazırmış gibi bir hava yayılıyor.
Anlatın bakalım şu demokratik özerkliğin nemenem şey olduğunu halk ne diyecek?
Kabul mü edecek? Siz bizimle alay mı ediyorsunuz mu diyecek...?
* * *
Irak Parlamentosu Güvenlik Konseyi ne dedi önceki gün:
- Kandil’i vuran Türk uçaklarını düşürmek için Irak’ı silahlandıracağız.
Siz ise bir türlü onlara “Sınırdan terörist akınını kesin” uyarısı yapamıyorsunuz... Çünkü ABD’yi aşamıyorsunuz... Bunun yerine müzakere ile taviz vermek kolay geliyor. Çıkmaz yoldasınız... Çünkü istenen “taviz” ülkenin dörtte biridir...




İçişleri Bakanı Şahin’in samimi pozlar verdiği Angelina Jolie’nin ağır hepatit C hastası olduğu iddia ediliyor.
Eyvah!
“Turgut Özal zehirlendi” iddiası bitmeden “İdris Naim Şahin’e mikrop bulaştırıldı” iddiası başlayacak...
Akif Kökçe



Şimşek
Esprinin yeri ve zamanı var mıdır?
Eğer Yalçın Küçük söz konusu ise.. Hayır.. Espri her zaman her yerde yapılır...
Ergenekon davasında tanık olarak Haluk Yurtsever dinleniyor...
Yurtsever, Yalçın Küçük’le birlikte Bekaa Vadisi’ne giderek Abdullah Öcalan’la röportaj yapan gazeteci... Duruşmada Yalçın Küçük Yurtsever’e soruyor:
- İddianamelerde ben ağzımı açtığım zaman Abdullah Öcalan’ın beyninde şimşekler çakıyormuş, deniliyor. Mülakat sırasında siz de yanımızdaydınız. Şimşek gördünüz mü?
Yurtsever ne diyeceğini düşünürken Yalçın Hoca ekliyor:
- Ben konuşunca kimin beyninde şimşekler çakmıyor ki...



TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, “Tayyip Erdoğan’dan korkmuyorum” demiş.
Bu dönemde bunu diyebilen kadından korkulur arkadaş!
* * *
Hâkim ve savcılara taksitle silah verilecekmiş.
Eh, bundan sonra bazı hâkim ve savcılar sadece kararlarıyla değil silahlarıyla da konuşacak demektir!
Fahrettin Fidan



Neşet Ertaş
“Hak bildiğim yoldan ayrı gitmedim
Koğular getirip gıybet etmedim
Gönülleri kırıp can incitmedim
Bir Garip sazımı çaldım giderim...”
Sonsuzluğa uğurladığımız halk müziği ve şiir ustası Neşet Ertaş, sağlık sorunları nedeniyle 2000 yılı öncesinde 23 yıl Almanya’da kaldı. Bu süre zarfında tek bir devlet yetkilisinin kendini arayıp hatırını sormadığını anlatır dostlarına. Ölümünden sonra gösterilen ilgi ve sevgi ise şanına yaraşır düzeyde oldu. O kadar ki.. Başbakan bütün teamülleri bir yana bıraktı... İmam’ın cenaze namazından sonra eline mikrofonu alıp Neşet Ertaş’ı öven bir konuşma bile yaptı... Merhum hayretlerle uğurlandı.
Bir büyük halk sanatçısına sevgi ve saygıyla...



Balyoz tartışmalarını eleştiren Adalet Bakanı Ergin “Spor yazarları bile yorum yapıyor” diye dert yanmış.
Kararlarda bariz faul, ofsayt, haksız penaltı falan görünce onlar da dayanamayıp topa girdi demek...
Haldun Ertem

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)