Muamma (5)


Ne Uludere’de terörist diye akaryakıt kaçakçılığı yapan halkıma bomba yağdıranın kim olduğu saptandı...

Ne de Suriye kıyılarında keşif uçuşu yapan jetimizin nasıl düşürüldüğünü

öğrenebildik.

Muammalar yumağı!

İktidar, oh nihayet iki olay halkımızın zaten zayıf belleğinde kaybolmaya yüz tuttu diye rahat nefes alırken, bir haber jet muammasını yine gündemin ilk sıralarına alıverdi.

Pilotlarımızın cansız bedenlerini dip sulardan çıkaran ünlü Nautilus kaptanının son açıklamalarına göre; bizim asker-sivil otoritelerin açıklamalarının aksine, şehit pilotların su üstüne vuran kasklarını, botlarını Suriyeliler bulmuş.

Fakat cesetleri bulup çıkaran Nautilus, nedense jetin nasıl düşürüldüğünü saptamaya yarayacak değerde uçağın gövde parçalarını çıkarmadan birden Karadeniz’de başka göreve hazırlık gerekçesiyle olay yerinden ayrıldı.

Geminin kaptanı Bob Ballard, neden uçağın enkazının çıkarılmasında görev almadığı, alelacele olay yerini niçin bıraktıkları sorusuna “Bu konuda konuşmak istemiyorum” diye yanıt veriyor.

Nautilus gibi denizin 3-4 bin metre derinliğinde araştırma yapabilen, jetin nasıl dürüldüğünü aydınlatacak verileri toplama yeteneğine ve olanağına sahip bir geminin kaptanının olay yerini neden terk ettiklerini açıklamaktan kaçınması, doğal olarak kimi soruları akla getiriyor.

Örneğin Nautilus’un ayrılmasına, orada görevli askeri yetkililerle açıklanmasından özenle kaçınılan tartışmalar mı neden olduğu, gibi sorular…

***

Jetimizin düşürülmesiyle yakından ilgilenen okurlarımdan Mehmet Ali Duran’dan bir süre önce aldığım e-mail, hayli ilginç.

“Aşağıdaki düşünce acaba 5. muamma olabilir mi?” diye soruyor ve soruyu bir başka soruyla yanıtlıyor:

“Rahmetli Hacim Kamoy’u bilirsiniz. ASELSAN’ın kurucusu. Kendisinin sözlü yazılı çok kez ifade ettiği; ‘Eğer aldığınız uçakların elektronik kontrol ve kumanda sistemlerini siz yapmamışsanız, bir gün gerekli olduğunda hiçbir uçağınız havalanamayacağı gibi, havalananların da hiçbir kurşun atamadan veya kurşun yemeden düştüğü durumla karşılaşmanız mukadderdir’ ifadesi gerçekleşmiş olabilir mi’?”

İlginç değil mi?

***

Başka ilginç gelişmeler de izleniyor.

Suriye’de muhalefet kıpırdanmasının başladığı günden beri, Başbakan RTE TV’lere çıkıp “Suriye’deki ‘kardeşlerini’ Türkiye’ye gelmeye kışkırtan” konuşmalar yaptı.

Gel dedikçe RTE, geldiler ve sayıları 100 bine dayandı ve:

Dışişleri Bakanı Davutoğlu; komşu diğer devletlerle Suriye sorunu ile doğrudan ilgili devletlerin bakan düzeyinde katılmadıkları son BM Güvenlik Konseyi toplantısında sığınmacı sorununun ülkemize yüklediği ağır yükten yakınan bir konuşma yaptı.

Bugüne dek sığınmacıların 300 milyon dolara mal olduğunu, bu nedenle BM’nin yardım kanallarını açması gerektiğini söylüyor.

Yarını göremeyen bir dış siyasetin ilk acı meyvesi. Arkası gelecek!

***

Ne TBMM, ne kamuoyu yargısı, ne muhalefetin kimi gerçekleri açıklaması.

Umurunda değil; babasının çiftliği sanki bu ülke.

Hatay’ı askeri üs yapıyor Esad muhalifleri.

Emirlerine tahsis edilen özel donanımlı özel çadır, Suriye iç savaşını yöneten kaçak generallerle subayların karargâhı!

Meclis’ten izin almadan yabancı askerleri ülkeye kabul eden, yer gösteren, himaye eden kendi başına buyruk bir hükümet, bir iktidar.

Terör, Suriye belası, PKK’nin kimi illeri ilçeleri “kurtarılan bölgeler” ilan eden propagandası… bütün sorunları öylesine yoluna koydu ve gerekli önlemleri aldı ki hükümet; Başbakan’ı eylül ayında sürekli dış gezilerde.

Varsın Başbakan dışarılarda olsun. Çankaya’daki AKP’li kulağından rahatsız hastanede ama devletin ve milletin sorunlarıyla yatıp kalkıyor.

Kanıtı da orta yerde. TV haberlerinde, gazetelerde.

Bakın hastaneden özel fotoğrafçısına çektirdiği resimlere, rahatlayın…

Tabii rahatlayabilirseniz...

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)