Odatv davası çöktü


Barış Pehlivan, TÜBİTAK raporuyla birlikte Odatv davasının çöktüğünü belirterek "Soner Yalçın neden halen tutuklu?" dedi. Barış Terkoğlu ise "Yalnızca sanıklar gerçeğin peşinden koşuyorlar" diye konuştu.

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, TÜBİTAK raporu ve tahliyelerle birlikte Odatv davasının çöktüğünü belirterek “TÜBİTAK raporu diyor ki ‘bu iddianamedeki suç delilleri sanıklar tarafından oluşturulmamış, değiştirilmemiş ve hiç açılmamış’. O zaman bilgisayarında hiçbir veri bulunmayan Soner Yalçın neden halen tutuklu? Yalçın bir an önce tahliye olmalıdır” dedi. Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ise “Bu davalarda sanıklar dışında gerçeği arayan ne bir iddia makamı, ne de bir yargı makamı var. Yalnızca sanıklar gerçeğin peşinden koşuyorlar. Suç olan hiçbir faaliyet yok, peşin olarak tutuklama ve cezalandırmalar var. Biz peşin olarak bu davada cezalandırıldık” diye konuştu

Odatv davasında gazeteciliğin yargılandığını belirten Pehlivan, “Son tahliyelerle ve TÜBİTAK raporuyla birlikte Odatv davası çökmüştür” dedi. Pehlivan, şunları söyledi: “Bilgisayarında veri bulunan, iddianame dosyaları bulunan insanlar, Müyesser Yıldız, Barış Pehlivan şu an dışarıda. Üç önemli şey var. Dosyalar açılmamış, değiştirilmemiş, oluşturulmamış. Bilgisayarlarımızda bulunduğu iddia edilen bu belgelerin bize ait olmadığı ve bizlerin bu belgelerden habersiz olduğumuz TÜBİTAK raporunda da ortaya çıktı. O zaman bu belgeleri bize kim gönderdi, bizim bilgisayarlarımıza kim soktu? Bizim 20 ay tutuklu kalmamıza kimler neden oldu?”

‘Tartışılan davaların parçası’

Barış Terkoğlu ise “Odatv davası, Türkiye’de son dönem Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy gibi bir dizi tartışılan davaların parçasıdır. Odatv davasının bu davalarla benzer yanı ise ortadaki şüpheli deliller, suç tanımının kanuna uygun olmayacak şekilde yapılması ve meşru demokratik ifade haklarının suç sayılmasıdır” dedi. “Kim yaptı” sorusuna yanıt bulmaya çalışan bir irade olursa Türkiye’de hukuktan bahsedilebileceğini ve adaletin de geleceğini anlatan Terkoğlu, şöyle devam etti: “Yalnız bizim bilgisayarlarımıza virüsü gönderene kilitlenmemek gerekir, süreci tamamlayan güçlere de bakmak lazım. Türkiye’deki bu davalardaki komplonun sanılandan çok daha büyük olduğunu düşünüyorum. Örneğin Müyesser Yıldız’ın bilgisayarı henüz incelenmeden polis o bilgisayarın içinde bulunduğu iddia edilen belgelerle ilgili soru soruyor, nereden biliyor onları. Ortada körler sağırlar birbirini ağırlar durumu var. Ama sahte delillerle yapılmak istenen, amacı çok uyumlu sürdüren bir irade var, o irade bizi 20 ay içeride tuttu.”



Cumhuriyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)