Olmadı Süleyman Soylu, olmadı!


İnsanları insan yapan aklı kadar vicdanıdır. Analiz yapan bir akıl kadar vicdanlı bir ruh insanı diğer mahlûkattan ayıran en belirgin özelliklerdir.

Vicdan insanda ilk önce adalet, sonra şeref, ar, namus, haysiyet, tutarlılık, yardımseverlik v.b. gibi teraziler geliştirir.

İnsandan sözünün eri olması beklenir. Yalana, dolana sapmaması istenir. Yanlış yaptı mı özür dilemesi, fikrini değiştirdiğinde özeleştiri yapması da fıtratı gereğidir.

Son dönemde bu insani nitelikler üzerine bir kaç yazı yazdım. Neden? Her insanda bulunması gerekli bu “normal hasletler” hızla yok oluyor da ondan!

Kendisine yüce dinimizi referans aldığını ortaya koyan, Türkiye’yi salt İslami umdelere göre yönetmeye soyunduğu artık açıkça belli olan, muhafazakârlığı kendine şiar edindiğini her ortamda söyleyen bir hükümet döneminde Türkiye’yi yöneten bütün kurumlar yozlaşma yarışına girdiler. Ne yaman çelişki!

HSYK’sı, TSK’sı, iş dünyası, medyası, bürokrasisi artık tek bir saikle hal ve tavır alıyor:

“Tek adama biat!”

Artık akıl değil, güdüler yönetiyor. Güdüler de tek bir kelime etrafında şekilleniyor:

“Korku!”

***

Son günlerde beni sukut-u hayale uğratan bir isim oldu:

Demokrat Parti (DP) eski Genel Başkanı Süleyman Soylu!

Kendisini insan olarak çok severim. Bir aralar merkez-sağı toparlama gayretine girince yazılarımla kendisine karınca kararınca destek de vermiştim. Süleyman Soylu ve DP hakkında 2007-2009 arası bir sürü yazı kaleme aldım. (Bkz: Hürriyet web-arşiv)

1987 senesinden geçen haftaya dek Demokrat Parti- Adalet Partisi- Doğru Yol Partisi çizgisinde seyreden Soylu çok genç yaşta DP Genel Başkanı oldu.

Genel Başkan iken benim çok büyük takdirimi de kazandı. 2009 yerel seçimleri öncesinde, hedefinin 2007 Genel Seçimleri’nde elde edilen yüzde 5,4’lük oy oranının üstüne çıkmak olduğunu söyledi. “ yüzde 5,4’ün altında kalırsak çekilirim” dedi. Yerel seçimlerde il genel meclisi oylamasında partisi yüzde 3,72 oy alınca Süleyman Soylu, seçimin ertesi günü yaptığı açıklamada “ben bildiğiniz siyasetçilerden değilim” diyerek istifa etti. (Wikipedia)

Ben de “işte soylu ve haysiyetli siyasetçi böyle olur!”,diyerek kendisine alkış tutmuştum!

***

1987’den beri geçen haftaya dek merkez-sağ çizgide siyaset yapan Süleyman Soylu AKP’ye geçiverdi!

İnanın, buna çok şaşırmadım.

Her insanın özeleştiri yapmak kaydı ile fikir değiştirmesi haktır. Soylu da kendince neden merkez-sağ siyaseti terk ettiğini, neden artık İslamcı siyaseti tercih ettiğini topluma anlatmayı deneyebilirdi. Hatta AKP’nin merkez-sağa kaydığını da iddia edebilirdi.

Ama o şu sözleri ile beni şok etti:

“Kendim için normal olanı söylüyorum, esas nereye geldim, evime geldim… Ben sizlere, bu kadrolara, Sayın Başbakanımıza minnettarım... Kendisine minnettarım, Sayın Başbakanımıza, Allah ondan razı olsun. Biz ve bizim gibi insanları dışarıdan imrenerek seyrettiğimiz AK Parti’nin içerisine davet etti.” (Gazeteler)

“Evime geldim!”

İşte bu sözler beni şok etti.

“Dışarıdan imrenerek seyrettiğimiz…”

Elimde değil. Soruyorum Süleyman Soylu’ya:

1987’den beri babanla birlikte çıktığın merkez-sağ yolda Süleyman Demirel ile birlikte yürümeye başlamadın mı? 25 senedir seni herkes o yolun yolcusu zannetmiyor muydu?

Yoksa sen, 1987-2012 arasında başkasının evinde miydin?

Madem baştan beri AKP ve onun geçmişi (Milli Görüş) senin evindi, bunca sene başkasının evine çeki düzen vermek için neden uğraştın?

Başkasının evinden sana ne!

“Eve gelen” gurbetten gelir!

Neden gurbette bunca sene ter döktün?

***

Soylu AKP’deki evine giderken DP’li (eski) Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da Bodrum’da hemen herkesin AKP kumpası ile girdiğine inandığı hapisten çıkıp evine gidiyordu. Merak ettim, acaba Kocadon Soylu hakkında ne düşünür?

***

Soylu’nun nihayet kavuştuğu “evi” ve onun genel başkanı hakkındaki (eski) görüşlerini bizzat bilen bir insanım. “Hukuk ve Erdoğan”ı bir arada ele aldığımız konuşmaları da çok iyi hatırlıyorum.

***

Erdoğan BDP’nin kapatılması ile ilgili aynen şunları söyledi:

“Yargıya gerekeni söyledik, onlar da gereğini yapacaklar.”

HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur da bu sözler hakkında aynen şöyle dedi:

“Başbakan’ın dili sürçmüştür!”

Süleyman Soylu: Minnettar olduğun Erdoğan’ın ve dahi onun memurunun bir zamanlar meftun olduğun hukukun üstünlüğü hakkında görüşleri böyle!

Sılaya bir evin bacası olduğun için vicdanın rahat mı?

Söyle Süleyman Soylu: Soyadın vicdanına bir şeyler hatırlatıyor mu?

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)