‘Partidevlet’ Rejiminde CHP’den Beklenen


Seçimlere uzunca bir süre varsa, anketlerde birinci partinin adı şudur:

Kararsızlar!

Son anketler de bunu bir ölçüde

doğruluyor ama, önemli bir farkla; kararsızların büyük bir dilimi şu dileğini söylüyor:

Merkezde yeni bir parti lazım!

Bu istemin en çok etkileyeceği parti AKP. Zira AKP merkezin en sağından başlayıp adım adım içe doğru ilerledi. Daha doğrusu böyle bir iddiası vardı.

Gelinen noktada AKP, belki de Türkiye’nin en uç partisi! İktidar partisini temsil eden kişilerin söylemlerini alt alta koysak, isimlerini kapatıp Türkiye ile biraz ilgili birine sorsak:

- Bu sözler siyasi yelpazenin neresine oturur?

Vereceği yanıt şu olacaktır:

- Merkezin en dışındaki, uzlaşmasız, radikal söylemleri olan bir partiye!

***

Hem böyle bir söylemde olmak hem de yüksek oranda oy almak nasıl tarif edilebilir?

Dikkatimizi çekenleri sıralayalım.

AKP hem yönetimin, devletin mutlak hâkimi hem de hiçbir olumsuzluktan sorumlu değil!

Terör olayları giderek tırmanıyor. Buna karşılık şu propaganda etkisini sürdürüyor:

“Terörü bitirirse AKP bitirir!”

Böyle bir “algı yönetimini” gerçekleştirenleri kutlamak gerekir.

Başta medya ve ekonomi alanında olmak üzere, hükümeti eleştirme, denetleme sorumluluğundaki kurumların çoğu hükümetin denetimi altında.

Eğer azıcık eleştiriye yönelme eğilimi içine girmeye hazırlanan olursa hemen şöyle bir anımsatma yapılıyor:

“Geçmişteki dosyaların tümünü açmadık. Bizde öyle bilgiler var ki, yargının bile bunlardan haberi yok!”

Bu sözlerin ne anlama geldiği belli...

Halen sürmekte olan davaların ve soruşturmaların hangi amaçlarla uzatıldığı da belli...

Yukarıda sıraladıklarımız nasıl bir devlet yapısına karşılık gelir?

Yanıtı iki sözcüğün birleşimiyle verebiliriz:

Partidevlet...

Bu, iktidarın bir buluşu değil. Her alanı kontrol eden iktidar partisi ile devletin bütünleştiği rejimlerde “demokrasi süsü” vermek için başka partiler de açık tutulur. Onlar hiçbir zaman iktidara ortak edilmez ama ayakta kalmaları da sağlanır.

Bugün Türkiye elbette böyle bir noktada değil. Ne olursa olsun, demokrasi birikimimiz buna kolay kolay izin de vermez. Ancak iktidarın istediği böyle bir yapı.

Çokpartili rejimden sonra ulaşılmak istenen bu nokta şöyle tarif edilebilir:

Çok süslü rejim.

Medyada, çok kanallı tekseslilik olursa...

Ekonomide, her rakam övgü malzemesi olursa...

Üniversitelerde, her rektör devlet büyüklerine doktora dağıtırsa...

Yargı kararları, iktidar istemlerine göre çoktan seçmeli hale gelirse...

Eğitim sistemi, hava sıcaklığından daha hızlı değişirse...

Doğru ya da yanlış alınan her kararın adı reform olursa...

O ülkedeki rejimin adı ne olur?

***

Devlet kurumlarının ve toplumsal katmanları temsil eden örgütlenmelerin çoğunun refleksinin zayıflaması hem muhalefet partilerinin işini zorlaştırıyor hem de önemini artırıyor.

CHP açısından baktığımızda dikkati çeken unsurlardan birini paylaşmak istiyorum. İktidarın doğrudan içinde görünmeyen, yönetimde hangi parti olursa olsun işlerin iyi gitmesi için ona yardım etmek gerektiği anlayışına sığınan kesimler sık sık şu cümleyi kuruyorlar:

“Türkiye’nin güçlü bir CHP’ye ihtiyacı var, çünkü güçlü bir muhalefet partisi gerekli.”

İlk bakışta CHP’nin lehineymiş gibi görünen bu değerlendirme gerçekte başta vurguladığımız tek parti devletine giden yolun köşe başı.

CHP’nin başlıca hedefi muhalefet boşluğunu doldurmak değil, ülkenin yönetimine talip olmak. Türkiye’yi bugünkü iktidardan daha iyi yöneteceğini halka inandırmak.

CHP bunu yapabilecek birikime ve kadroya sahip.

Bugün Türkiye’de sağduyusunu yitirmiş bir iktidar var. Öyle ki, Türkiye’nin kuruluş temellerine, devleti ayakta tutan ana unsurların hiçbirine saygısı yok.

Bu gidişin karşısına konacak başlıca parti CHP’dir. CHP’nin böyle bir sorumluluğu üstlenip üstlenmediği, yerine getirip getiremeyeceği konusunda yakın-uzak çevresinden gelen pek çok eleştiri var.

Gönül, umduğuna küser.

Beklenti yüksekliği, eleştirinin dozunu da yükseltir.

Hakarete varmayan eleştiri, özünde sahip çıkmaktır.

CHP’den beklenen, bütün eleştirileri kucaklamak, Türkiye’nin büyük bir bölümünün ortak paydası haline gelen özlemleri gerçekleştirecek bir geleceğe hazırlanmaktır.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)